Sahipsiz köpeğin saldırdığı vatandaşa belediye tazminat ödeyecek

Konya’nın Karatay ilçesinde yaşayan bir vatandaşın, kuduz olan sahipsiz köpekler tarafından saldırıya uğramasına ilişkin davada, ilçe belediyesinin yanı sıra büyükşehir belediyesi ile valilik de sorumlu bulundu. Mahkeme, sahipsiz hayvanların korunması ile bakım ve gözetiminin valilikler, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin sorumluluğunda olduğunu belirterek, başı boş köpeklerin saldırısına uğrayan vatandaşa 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Fatih Boğaz, 6-7 sahipsiz köpeğin saldırısına uğramıştı.

Kuduz tedavisi gördü
Köpekler tarafından ısırılan ve kuduz tedavisi gören Boğaz, belediyenin görevlerini yapmadığı gerekçesiyle, Karatay Belediyesi aleyhine Konya 1. İdare Mahkemesinde 3 bin TL’lik tazminat davası açmıştı.

Belediye tazminat ödeyecek
Yargılama sonucunda mahkeme, olayda ilçe belediyesinin hizmet kusuru bulunduğuna, başı boş köpeklerin saldırması sonucu yaralanan ve tedavi gören davacının yaşadığı acı, elem ile üzüntüsünün hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

“İdare görevini yerine getirmedi”
Yerel mahkemenin kararında, insan ve çevre sağlığı açısından tehdit mahiyetinde bulunan sokak hayvanlarını toplayıp rehabilite etme konusunda davalı idarenin görevini gereği gibi yapmadığı ve kusur sorumluluğu bulunduğu belirtildi.

“Hayvanların sorumluluğu belediyelerde”
Kararda, mevzuat hükümleri gereğince, başta köpekler olmak üzere sahipsiz hayvanların korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmesi, hayvan bakım evlerinin kurulması gibi birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğuna işaret edildi. https://www.yenisafak.com/amphtml/gundem/sahipsiz-kopegin-saldirdigi-vatandasa-belediye-tazminat-odeyecek-3650756

Sarıyer’de ‘başıboş köpek’ dehşeti: Ölümden dönen genç kız belediyeye isyan etti. https://www.yenisafak.com/hayat/sariyerde-basibos-kopek-dehseti-olumden-donen-genc-kiz-belediyeye-isyan-etti-3649270

Rabia’nın annesini, Pınar’ın babasını ikna edin de görelim!

13 Mar 2022, Pazar Ersin ÇELİK Yeni Şafak

Köpek saldırıları… Geride bıraktığımız aralık ayında iki yazı yazmıştım, bu üçüncüsü. Umarım son olur. Çünkü saldırılar seri vahşete dönüştü artık. Sokaklar hiç tekin değil. İnsanların canı yanıyor. Anneler, babalar evlat acısı yaşıyor. Ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olanlar var. Ya 4 yaşındaki Asiye’ye olduğu gibi ısırılarak parçalanma vakaları yaşanıyor ya da insanlar köpek saldırılarından kaçarken araçların, kamyonların altında kalıyorlar.

Isparta’da 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Rabia Kallı’ya arkadaşıyla yürürken sokak köpeği saldırdı. Köpekten kaçmaya çalışan Rabia’ya otomobil çarptı. Ağır yaralanan ve altı gün boyunca yaşam savaşı veren genç kız 11 Mart günü hayatını kaybetti. Antalya’nın Serik ilçesinde ise köpekten kaçarken yola çıkan 10 yaşındaki Mahra Pelin Pınar’a kamyon çarptı. Ağır yaralanan Pınar’ın sağ bacağı hastanede kesildi. Pınar günlerdir yoğun bakımda ve makine yardımı olmadan nefes alamıyor.

Bir ana kuzusu hayatının baharında soldu, bir diğer ana kuzusu yaşam savaşı veriyor. Çok acı örnekler var. Cumhurbaşkanı Erdoğan üç ya önce hayvanseverlere ve belediyelere çağrı yapıp ‘tedbir alın’ demişti. Tehlikeli ırklarla ilgili yasal düzenleme de yürürlüğe girdi. Ancak sokaklar vahşi köpeklerle dolu. 2022 yılının şubat ve mart ayının ilk on gününde medyaya yansıyan köpek saldırılarını taradım. Onlarca saldırı var.Birkaç vakayı sizlere aktarmak istiyorum. Yaşananlar korkunç.

13 Şubat: Bingöl’de imamlık yapan Mehmet Çakar, sabah namazının ardından evine dönerken sokak köpeklerinin saldırısına uğradı. Bacağından yaralanan Çakar, kendi imkanlarıyla köpeklerden kurtularak Bingöl Devlet Hastanesi’ne gitti. Sokak köpeklerinin aynı saatlerde aynı mahallede bir hastane personeli ile bir kadına daha saldırdığı öğrenildi.

16 Şubat: İstanbul Beyoğlu’nda ağızlıksız gezdirilen Pitbull cinsi köpek sokakta yürüyen Muzaffer Akçayır’a saldırdı. Ayağından, ellerinden ve sırtından ısırılan Akçayır’ı kurtarmak için gelen iki kişi daha köpek tarafından ısırıldı.

16 Şubat: Mardin’in Derik ilçesinde okuldan dönen 4 öğrenci ile yoldan geçen 3 kişiye sokak köpekleri saldırdı. Köpeklere mahalle halkı müdahale etti. Çeşitli yerlerinden ısırılan yedi kişi de hastaneye kaldırıldı.

18 Şubat: Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde sabah okula gittiği sırada başıboş köpek sürüsünün saldırısına uğrayan 11 yaşındaki Ali Yağmur’u o esnada arabasıyla yoldan geçen bir kişi kurtardı.

19 Şubat: Tokat’ın Sulusaray ilçesinde ekmek almak için fırına giden 12 yaşındaki Berat Sunar sokak köpeğinin saldırısına uğradı. Yüzü kanlar içinde kalan çocuk kuzeninin köpeğe müdahalesi ile kurtuldu.

Oturup liste yapsam sayfa yetmez. Haber merkezimize hemen her gün en az bir köpek saldırısı haberi düşüyor. Vahşet anlarının görüntüleri yayınlanıyor. Türkiye’de son 6 ayda 100’e yakın köpek saldırısı yaşanmış. İnsanlar canlarından olmuşlar. Hayatlarının geri kalanlarını engelli bir şekilde devam edecek olanlar var.

Tablo ortada ve nedense kimseler oralı olmuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan en yüksek perdeden söyledi. Belediyelere talimat verdi lakin görülüyor ki uygulamada sorunlar var. Nedeni ise baskı ortamı. Hayvansever dernekleri sokak köpeklerine yönelik tedbirler alan yetkilileri hedef gösteriyor. Bana da yazılarımdan sonra onlarca mesaj gönderdiler. ‘Cani’ ilan ettiler. Görseniz ne beddualar yazıyorlar. İnsan hayatının her şeyin üzerinde olduğunu anlatmaya çalışanı hayvan düşmanı ilan ediyorlar. İstanbul’da sokak köpeklerini barınağa götürmek için toplayan bir ilçenin belediye başkan yardımcısını hazırladıkları ‘katil’ yazılı afişlerle tehdit ettiler. Akıl almaz bir baskı var. Belediyeler sosyal medyaya düşmekten çekiniyorlar. Bu lobinin taarruzlarıyla uğraşmak istemiyorlar. Diğer taraftan “bu kadar saldırı var neden kamuoyu oluşmuyor” deniliyor. Oluşmaz tabi. Aksine kamuoyu, baskı altına alınmış vaziyette. Öyle bir sindirme ki bu, yetkisi olanlar bile “sokak köpeklerini toplarsak hayvan hakları savunucularının hedefi oluruz” korkusundan adım atamıyorlar.

Genç kızlar köpek saldırı yüzünden ölüyorlar. Çocuklar ağır yaralanıyorlar. Travmayı, şoku, dehşeti, vahşeti herkes izliyor. Ajanslara düşen haberler ve sosyal medyada birkaç tepki paylaşımı dışında gündeme gelmiyor köpek saldırıları. Televizyon programlarına çıkan hayvan hakları savunucuları, insanların köpek saldırılarından kaynaklı ölümlerini konuşmak bile istemiyorlar. O konulara hiç girmiyorlar ve aksine ‘sokak köpekleriyle neden yaşamamız gerektiğini’ güzel güzel anlatıp, vicdan satıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde İsmail Kılıçarslan da yazmıştı. Sokak köpekleri meselesine sadece hayvansever hassasiyetiyle bakmamalıyız. Bu köpekler bir yandan da sektöre dönüştürüldü. Çıkarılan yaygaranın altında ekonomik rant var. ‘Mama lobisi’ denilen mekanizma sokaklara, vicdanlara ve hatta belediyelere çökmüş vaziyette. Bu mesele kontrolden çıkmaya başladı. Sosyal medyada linç edilmeyi göze alarak yazıyorum; Türkiye kamuoyu ve yerel yöneticileri sokakları yaşanmaz hale getiren sokak köpeği lobilerine teslim olmuş durumda. O önlenemez, bastırılamaz, insandan yüce tuttukları köpek sevgilerini; Rabia’nın yüreği kor ateş gibi yanan annesine, Pınar’ın bir nefes sıhhat bekleyen babasına anlatsınlar, acılarını dindirsinler de görelim. Maalesef umurlarında bile değil. Bu ülkede bir genç kız sokak köpeklerinden kaçarken hayatını kaybetti. Birileri çıkıp ‘artık yeter, bu vahşetler son bulsun’ demeli.

Kaynak: https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/rabianin-annesini-pinarin-babasini-ikna-edin-de-gorelim-2062266

Hayvan hakları yasası ve hayvan mağdurları

Hayvan hakları yasası ve hayvan mağdurları
Tartışmalı hayvan hakları yasası gündemde iken, günden güne dokunulmazlık kazanan hayvanların mağdur ettiği insanlar göz ardı ediliyor.

12 Temmuz 2021 Pazartesi 11:58
HAKSÖZ-HABER

Hayvanlara yapılan muamelelerle ilgili tartışmalı hayvan hakları yasası bir yandan gündemi işgal ederken, öte yanda hayvanların mağdur ettiği insanlar hiçbir şekilde öne çıkarılmıyor.

Sosyal medya mecralarında artık “köpekten korkuyorum” demek bile linç sebebi haline gelirken Büyükçekmece’de sokak köpeğinin havlaması sonucu kendisini tırın önüne atan ve hayatını kaybeden genç, haberlerde hak ettiği yeri bulamadı.

#EkremBinak isimli genç, köpeğin kendisine saldırması sonucunda bir anda yola ayağını atınca yoldan geçen bir tır kendisine çarpmış, ağır yaralanmıştı. Bugün Binak’ın hayatını kaybettiği duyuruldu.

Benzeri durumlar Türkiye’nin her yerinde yaşana geliyor. Özellikle sabah ve gece karanlık saatlerde işlerine-okullarına giden insanlar tenha yollarda köpek saldırılarına uğruyorlar fakat belediyelerin ilgili birimleri şikayetlere kör-sağır davranıyor.

İnsanların kediden, köpekten, kuştan ve hatta karıncadan korkabileceği bir gerçek, hiç kimse yaşam alanını bir hayvan ile paylaşmak zorunda değil. Neredeyse tüm çevreyi hayvanlara göre dizayn etme çabası ne fıtridir ne de kabul edilebilir. İnsan ve insanın yaşam koşullarını esas kabul etmek de hayvan hakları ihlali olmamalıdır.

Bu arada hayvan hakları yasasında kurban ibadetinin istisna olarak yer alması da günü gelince bu istisnanın bir kalem hareketiyle ortadan kaldırılabileceği riskini doğurmaktadır.

https://www.haksozhaber.net/hayvan-haklari-yasasi-ve-hayvan-magdurlari-144948h.htm

Danıştay: Köpek saldırısında valilik ve belediyeler sorumlu

Danıştay: Köpek saldırısında valilik ve belediyeler sorumlu

Danıştay 8. Dairesi, sokak köpekleri tarafından bir vatandaşın ısırılmasında, ilçe belediyesinin yanı sıra büyükşehir belediyesi ile valiliğin de sorumlu olduğuna hükmetti.
Konya’nın Karatay ilçesinde yaşayan bir kişi, sahipsiz köpekler tarafından saldırıya uğradı. Köpeklerin ısırdığı kişi, kuduz tedavisi gördü.

Yaşanan olay nedeniyle idarenin hizmet kusuru bulunduğunu ileri süren kişi, Karatay Belediye Başkanlığı aleyhine Konya 1. İdare Mahkemesi’nde 3 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açtı.

Yargılama sonucunda mahkeme, olayda ilçe belediyesinin hizmet kusuru bulunduğuna, başı boş köpeklerin saldırması sonucu yaralanan ve tedavi gören davacının yaşadığı acı, elem ile üzüntüsünün hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Yerel mahkemenin kararında, insan ve çevre sağlığı açısından tehdit mahiyetinde bulunan sokak hayvanlarını toplayıp rehabilite etme konusunda davalı idarenin görevini gereği gibi yapmadığı ve kusur sorumluluğu bulunduğu belirtildi.

Danıştay Başsavcılığı ise kararı kanun yararına temyiz talebiyle Danıştay 8. Dairesi’ne taşıdı.

Başsavcılığın temyiz isteminde, köpek saldırısını ve tedaviyi doktor raporuyla ortaya koyan davacıya manevi tazminat ödenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ancak Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığının da hasım konuma eklenmeden sadece Karatay Belediye Başkanlığı husumetiyle karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediği ifade edildi.

Hukuki sonuçları kalkmamak koşuluyla kanun yararına bozuldu

Dosyayı görüşen Danıştay 8. Dairesi, Başsavcılığın kanun yararına temyiz istemini kabul ederek, hukuki sonuçları ortadan kalkmamak üzere kararı bozdu.

Dairenin kararında, Karatay Belediye Başkanlığı’nın yanı sıra olayın özelliğine göre müteselsilen sorumluluğu bulunan valilik ile büyükşehir belediye başkanlığının da hasım konumuna eklenmesi gerekirken, sadece Karatay Belediye Başkanlığı husumetiyle karar verilmesinin yürürlükteki mevzuata aykırı olduğu belirtildi.

Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Belediye Kanunu ve Hayvanları Koruma Kanunu’nun ilgili maddelerine atıfta bulunulan kararda, mevzuat hükümleri gereğince, başta köpekler olmak üzere sahipsiz hayvanların korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmesi, hayvan bakım evlerinin kurulması gibi birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğuna işaret edildi.

Kararda, hizmetlerin gereği gibi ifa edilmesinin yanı sıra hizmetin işleyişinin kontrol edilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasının da kamu idarelerinin yükümlülükleri arasında yer aldığı aktarıldı.

İdarece, söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi suretiyle hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da gereği gibi işlememesi sonucunda bir zarara sebebiyet verilmiş olmasının, idareye hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen maddi veya manevi zararları tazmin sorumluluğu yükleyeceği belirtilen kararda, bunun idare hukukunun yerleşmiş ilkeleri arasında yer aldığı vurgulandı.

Danıştay 8. Dairesi’nin kararında, “Olayda, ilgili mevzuat gereği sahipsiz hayvanların kontrolünü takip etmek, sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunların tespiti ve bu sorunların çözümlerini karara bağlama konusunda görevli ve yetkili bulunan Konya Valiliğinin ve sahipsiz hayvanlara barınak yapmak, yaptırmak ve işletmek, işlettirmek görev ve sorumluluğu bulunan Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığının da hasım mevkiine alınması gerekmektedir.” denildi.

Ekin ve Nesil Derneğinin 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Değerlendirme Raporu

Son zamanlarda sıkça gündeme gelen ve Meclis te görüşülmesi beklenen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifindeki yanlışlıklara ve ilerde ortaya çıkabilecek telafisi çok zor ve sakıncalı durumlara dikkatinizi çekmek amacıyla Ekin ve Nesil Derneği tarafından bir rapor hazırlanmıştır.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Değerlendirme Raporu

Ekin ve Nesil Derneği olarak, yaptığımız araştırmalar, kamuoyunun yaklaşımı, hukukçu, ziraat mühendisi ve eğitimcilerden aldığımız görüşler neticesinde, Kanun Tasarısının hayvan ve insan ilişkisine ilişkin tanımlar, öneriler ile metin bölümlerinde, insanın ve hayvanın doğasına aykırı yaklaşımlar tespit edilmiştir.

Özetle; Kanun Tasarısının genel gerekçesi, 1 inci, 2 nci, 5 inci maddeleri ve bu maddelerin gerekçelerinde düzenlenen ve tasarının tümüne hakim olan yaklaşım ile hayvanların insanlar gibi bizatihi bağımsız, hak sahibi varlıklar olarak tanımlanması insan ve hayvan fıtratı ile bağdaşmayan bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Şöyleki;

Son zamanlarda basında öne çıkarılan bazı hayvanlara karşı yapılan eziyet ve kötü muamelelerin önlenmesi amacıyla kamuoyunda bir kanun çıkarılması isteğinin güç kazandığı görülmektedir.
Öncelikle, insanın fıtratında ve toplum genelinde zaten var olan hayvanları sevme ve korumaya yönelik merhamet ve şefkat duygularının güçlendirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Hayvanlara eziyet edilmesinin, aç ve susuz bırakılmasının, çirkin muamele edilmesi ve canice öldürülmesinin önlenmesi amacıyla var olan cezai düzenlemelerin gözden geçirilerek caydırıcı cezai müeyyideler ve tedbirler getirilmesi çalışmalarını destekliyoruz.
Kanun Teklifinin Adı “Hayvanların Korunması Kanunu Olarak Kalmalıdır.”
“Hayvan Hakları” kavramı hayvanların emanet olarak kabul edilip korunması yerine, insanlarla yarışan haklarının olduğunun kabul edilmesi iddialarını getirebilir. Toplum hayatını olumsuz etkileyeceğini, insan hayatı için ciddi tehlike oluşturan var olan durumu daha da ağırlaştıracağını, karışıklıklar oluşturacağını ve kargaşaya yol açacağını öngörmekteyiz.
Sorumluluk yüklenemeyen hayvanların insanların da üstünde bir mertebeye çıkarılmasının, hayvan haklarını koruma derneklerinin yaptıkları lobi faaliyetleri sonrasında yasalaştırılması düşünülen tasarının uygulamada problemlere yol açacağı kanaatindeyiz.
Kanun Teklifinde yeni getirilen suçlar ve cezalarda suçun açıklıkla tanımlanmamış ve muğlak olması, adli kurumların zaten var olan yoğunluğunu daha da artıracak, sistemin tıkanmasına sebep olacaktır.
Başıboş hayvanlar, bakımı yapıldıktan sonra yeniden alındığı yere bırakılmamalı, kontrol altına alınmalıdır.
“Hayvan Hakları” kavramı, hayvan kaynaklı ürün tüketiminin aleyhindeki akımlara güç verecek, insanların temel gıda kaynağı olan hayvansal gıdaların tüketilmesinin engellenmesi ile insanların yetersiz ve dengesiz beslenme trendleri hız kazanacak, çocukların sağlıklı gelişimi ile gelecek nesillerin ve toplumun sağlığı riske girecektir.
Kurban kesme ibadetinin yerine getirilmesine karşı çıkılmasına dayanak oluşturacak, dini inanç sahiplerinin hayvan düşmanı, hayvanfobik gibi suni üretilen kavramlarla yaftalanmalarına yol açılmış olacaktır.
İnsanların yararlanması için yaratılmış hayvanları insanın eşiti ya da efendisi konumuna yükselten aşırı ve dengesiz düşüncelerden endişe edilmektedir.
Türkiye’de satış yapan köpek maması firmalarından komisyon alan hayvan dernekleri, belediye personeli ve devlet memurlarının bulunduğu bilgisi düşündürücüdür.
Sokaklarda başıboş dolaşan hayvanların kısırlaştırma yolu ile kontrol altına alınmasını destekliyoruz.
İlişikte gönderdiğimiz haber örneklerinde de görüleceği üzere, sokaklarda başıboş dolaşan köpeklerin, küçük büyük demeden birçok insanın canına ve malına zarar verdiğini, kitle iletişim araçları ve sosyal medyadan sürekli olarak izlemekteyiz. Başıboş sokak köpeği korkusundan sokağa çıkamayan çocuklarımız bulunmaktadır. ABD ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde hiç bir hayvanın sokaklarda başıboş bırakılmadığı, Hindistan gibi hayvanı kutsayan ülkelerde sokaklarda hayvanların dolaştığı malumdur.
Başıboş hayvanlar trafik kazalarını ve buna bağlı olarak mal ve can kaybını artırmaktadır. Sokaklara sahipsiz köpek bırakılması, kontrolsüz bir şekilde beslenmesi çevre kirliliğine de sebep olmaktadır

Hayvan Hakları versus İnsan Hakları

Yazımızla alakalı olarak bir siyasi parti temsilcisinin açıklaması ile yazımıza başlayalım. Ak Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan 23 Aralık 2020 tarihinde hayvan hakları yasası ile ilgili yaptığı açıklamada “MÜJDE!! Konunun tüm tarafları ile müzakere edilerek, uluslararası standartlarda hazırlanan Hayvan Hakları Yasası yeni yılda Meclise geliyor.” diyordu.

Yine grup başkan vekili Özlem Zengin hanımefendi de benzer bir müjdeden bizleri mahrum bırakmıyordu. ( https://www.haber7.com/siyaset/haber/3036138-ozlem-zengin-katildigi-programda-mujdeyi-verdi )

AK Parti Tokat Milletvekili ve Grup Başkanvekili Özlem Zengin, programda, Hayvan Hakları Kanunu için müjdeyi verdi.

 
Zengin, “Bütçe kanunundan sonra Hayvan Hakları Kanunumuzu yapacağız!” dedi. 

Bu kadar müjdeleri hak edecek (!) bir konuyla ilgili ilk paragraflarını okumaya başladığınız bu yazımızda hayvan düşmanlığı yapacağımızı öngörerek vazgeçmek isteyen okurlar var ise behemehal bu yazıyı okumayı bırakabilirler. Çünkü bundan sonra anlatacaklarımız bir hayvan düşmanlığı üzerinde değerlendirmeye tabi tutulacak cümleler zinhar olmayacaktır. Peki ne olacak öyleyse diyen iç sesinizi duyar gibiyim.

Öyleyse asıl konuya gelelim. Nedir bu hayvan hakları meselesi. Ayrıca bu konu bir mesele yani problem midir? Bu meseleyi mesele haline getirmek kimin ekmeğine yağ sürecek, kimler kazançlı çıkacak, kimlerin hanesinden eksilecek. Evet hayvan hakları gibi masum gözüken bir ifadeden nelerin kimler aleyhine eksileceğini hangi hanenin artısı yazılacağını irdelemeye çalışacağım.

Konuya Öğr. Gör. Dr. Mücahit Gültekin‘in son yıllarda hatta son günlerde medyada artış gösteren hayvana şiddet haberlerinin psiko-politik arka planını yazdığı yazı hakkında kısa bir bilgi ile başlayalım. (https://islamianaliz.com/h/65872/mucahit-gultekinden-hayvana-siddet-haberleri-ne-anlama-geliyor-yazisi-bu-kez-bedeli-insanligimiz-olabilir)

HAYVAN HAKLARI YASASI TEHLİKELERLE DOLU / Vedat Kat

Benim Önerilerim var:Hayvan hakları yasası tabiri de kanaatimce yanlıştır. Hayvanlar, ekolojinin bir parçasıdır. Ekolojik sistemin işlemesinde önemli bir yeri vardır. Hayvanların ekolojik bütünlükten koparılması ve ayrı bir yasasının yapılması doğru değildir. Hayvan hakları yasası yerine Ekoloji yasası yapılmalıdır.

Eğer hayvan haklarını çıkarırsanız bu işin ucunun nereye varacağını tahmin bile edemezsiniz. Yarın birileri çıkar , kurban kesmeyi, büyükbaş , küçükbaş, kümes hayvanlarının kesimini, balıkların avlanmasını bile bu haklar ileri sürülerek yasaklayabilir.
Gidişat o noktaya doğru gidiyor. Kimse bu hayvanları kesemeyince “Yapay Et” i yemek zorunda kalacak.
Hayvan eti yiyemeyen toplumlar proteinden mahrum kalacak ve beyinleri gelişemeyecek. Ayrıca kas iskelet sistemi zayıf olacak, bağışıklık sistemi de zayıflayacak. Bu bilinçli korkunç bir tuzaktır.

Hayvan haklarını yapacağız diye çocuklarımızın güvenliği ihmal ediliyor. Hayvanlar tarafından saldırıya uğrayan çocukların bir kısmı ölüyor, bir kısmı sakatlanıyor, bir kısmı ise ağır travma geçiriyor, dışarı çıkıp oynamaya korkuyor. Bu çocukların güvenliği, hakları hayvan haklarından daha aşağı değildir.

İnsan hakları ile hayvan haklarının eşit görülmesi bazı inancımız açısından mümkün değildir. İnancımıza göre; hayvanlar, insanların emrine verilmiştir. İnsanlar, hayvanlardan üstün yaratılmıştır. Asla eşit olamazlar.
Bu durum, hayvanlara zulmetme, işkence etme hakkını vermez. Hayvanlara şefkatle muamele etme, koruma ahlakı öğretilmeli.

Tehlikeli hayvanların sayılarının çoğaltılması, öldürülmelerinin yasaklanması başka ciddi problemleri de beraberinde getiriyor. Ayrıca bu tehlikeli hayvanlara yeni barınakların yapılması, üremelerinin teşvik edilmesi de çok yanlış bir tutumdur. Tehlikeli hayvan ırkları, başta çocuklar, hamileler olmak üzere tüm insanların güvenliğini tehlikeye atıyor. Yapılması gereken en acil iş, bu tehlikeli hayvan ırklarının üretimini , çoğalmasını sınırlamaktır. Yoksa sokağa bile çıkamayacağız.

Bir pitbul köpeği bir çocuğa saldırsa ne yapacağız? Üstelik pitbul ısırdı mı kolay kolay bırakmıyor? Şimdi bu saldırıda Aman köpeğe birşey olmasın mı diyeceğiz yoksa çocuğumuzu kurtarmaya mı çalışacağız? Hiçbir insan ilk önce köpeği düşünmez, önce çocuğu düşünür. Öncelik çocuğun yaşama hakkınadır. Burada eşitlik olmaz. Şimdi bir anne, evladını pitbulun elinden kurtarmak için pitbulu öldürse ve hayvan hakları dernekleri anneye dava açsa sizce kim haklı çıkacak? Yeni yasa bu sorunu görmezlikten gelemez.

Hayvanlardan insanlara geçen bir çok tehlikeli hastalık var ve bu hastalıkların bir kısmı salgın hastalığa dönüşebiliyor, ölümlere yol açabiliyor. Bu konuda insan haklarını ve güvenliğini, sağlığına öncelik vermeliyiz.

Mülteci çocuklar, göçmen çocuklar, ağır yoksulluk altında yaşayan açlık içinde kıvranan, sağlıklı beslenemeyen çocuklar ve yetim çocukların sayısı gittikçe artıyor. Bu çocukların hakkı ne olacak? Bunlara öncelik vermemiz gerekmez mi? Bu konuda bir sorumluluğumuz yok mu?
Pitbulu ve diğer tehlikeli hayvanları besleyip milyarlarca para harcayacağımıza bu çocukları doyursak, sahip çıksak daha iyi olmaz mı?

Hayvan alıp geçici bir süre bakıp sonra sokağa atanlara ağır ceza verilmeli. Bakacaksa sorumluluğuna katlanmalı. Belediyeler, sokağa atılan bu hayvanlara bakmak zorunda bırakılmamalı.
Bir hayvan barınağının masrafları çok para tutuyor. Mesela; 20 köpeğin bulunduğu barınağa yiyecek dayanmaz, et dayanmaz. Bu durum belediye bütçesine de ağır külfet getiriyor.
Tehlikeli hayvanların üremesi ve çoğalmasının durdurulması gerekir. Bu konuda kısırlaştırma tedbiri alınmalı. Kısırlaştırma tedbirlerine karşı çıkan hayvan dernekletine de “o zaman alın siz bakın besleyin” deyip bu tehlikeli hayvanları bu derneklere havale edelim. Onlar baksınlar.

Sahipli bir köpek tarafından saldırıya uğrayan bir insanın hakkı ne olacak?
Bence bu köpeğin sahibine de ağır ceza verilmeli ki sorumsuz keyfi davranışların önüne geçilmiş olsun.

Hayvan derneklerinden AK Parti hükümetine tehdit! “İnsanlar ölecek, çatışmalar ve kaos çıkacak”

Hayvan derneklerinden AK Parti hükümetine tehdit! “İnsanlar ölecek, çatışmalar ve kaos çıkacak”

Hayvan derneklerinden AK Parti hükümetine tehdit! “İnsanlar ölecek, çatışmalar ve kaos çıkacak”
Köpek ve kedileri yavruyken alıp ardından büyüyünce sokağa salan ve sokakların tehlikeli hale gelmesine neden olan sözde hayvanseverler, AK Parti hükümetini hem vatandaşı hem de hayvanları korumayı amaçlayan hayvan hakları yasası üzerinden hedef aldı. Kaos peşinde koşan hayvan dernekleri, yapılacak düzenlemeyle vatandaşını korumayı da amaçlayan hükümete “İnsanlar ölecek, çatışmalar ve kaos çıkacak” tehdidinde bulundu.

2021-06-16 20:08:31
Hayvan derneklerinden AK Parti hükümetine tehdit! “İnsanlar ölecek, çatışmalar ve kaos çıkacak”
yeniakit.com.tr

Köpek ve kedileri yavruyken alıp ardından büyüyünce sokağa salması nedeniyle sokakların tehlikeli hale gelmesine neden olan sözde hayvanseverler, AK Parti hükümetinin hem vatandaşı hem de hayvanları korumayı amaçlayan ‘hayvan hakları yasası’nı hedef aldı.

Ülkede kaos çıkarmayı hedefleyen hayvan dernekleri ve üyeleri, sosyal medyada “#BiziSokağaDökmeyin” etiketiyle AK Parti Hükümeti’ni ‘kaos çıkarma’ tehdidinde bulundu.

Provokasyonun ilk fitili Haykonfed yaktı
Vahşileşerek çocuklara saldıran sokak hayvanlarının şehirlerde cirit atmasını isteyen Haykonfed Başkan Yardımcısı Haydar Özkan, organize kaos çıkarmak için ilk paylaşımlardan birini yaparak provokasyonu başlatması dikkat çekti.

“Evdeki hayvanlara göz dikildi” ifadesiyle vatandaşları kışkırtmaya çalışan Haydar Özkan sokak hayvanlarının belirli alanlarda beslenmesine karşı çıkarak şu tehditleri savurdu:

“Sabır bitti!!!
Hayvan katilleri, tecavüzcüleri para cezası ile salınıyor. Belediyeler barınakta öldürüyor, şehir dışına ölüme atıyor ceza yok. Evdeki hayvanlara göz dikildi. Şehirdekiler ise muhtar ve belediyenin belirlediği odaklar ile şehir dışına sürülüyor.
#BiziSokağaDökmeyin”

Bunu diyen bir dernek koordinatörü! “İnsanlar ölecek, çatışma ve kaos çıkacak”
HAYKURDER Yasama İzleme Koordinatörü Dilek Özkan da kaos çıkarma itirafında bulunarak, insanların öleceğini ve çatışmaların yaşanacağı tehdidinde bulundu. Kamu düzenini bozmaya yönelik

“İnsanlar ölecek, çatışacak ama belediye zulmünden kurtarıp evini açtığı, sokaklardaki canları vermeyecek. Bu arbedeler, bu acılar, bu kaos sandığa yansıyacak!”

Savcılar göreve!
Öte yandan kamu düzenini hedef alan bu girişimlere yönelik Cumhuriyet başsavcılıkların harekete geçmesi bekleniyor.

Savcılıkların bu organize girişim karşısında dış mihrakların da etkisi olup olmadığına yönelik soruşturma başlatacağı değerlendiriliyor.

Sert tepki: Neymiş, yeni yasada rastgele yerde besleme yapılamayacakmış
Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Gazeteci Mehmet Ali Önel, bu tehditlere sert tepki gösterdi.

Önel, sokak hayvanlarının rastgele beslenerek şehirde cirit atmasını isteyen Özkan’a tepkisini şu ifadelerle dile getirdi:

“Bu da yasa için görüşü alınan dernek başkanı:

Sabır bitti diye tehdit ediyor. Neymiş, yeni yasada rastgele yerde besleme yapılamayacakmış.

Bunların kimseye saygısı yok! İnsanların evinin iş yerinin önünü köpek besleme yeri yapıyor, itiraz edenleri de terörize ediyorlar.”

“Azgın bir azınlığı tatmin için yasa çıkarırsınız, onlar da yetinmez sizi tehdit eder”
“Devletin görevi önce can güvenliğini sağlamaktır”diyen Önel, kaos peşinde olan Dilek Özkan’a da tepki göstererek şu ifadelerde bulundu:

Böyledir işte!

Azgın bir azınlığı tatmin için yasa çıkarırsınız, onlar da yetinmez sizi tehdit eder.

Bir kere daha yüksek sesle tekrarlayalım!

Başıboş köpekler insanları parçalıyor. Devletin görevi önce can güvenliğini sağlamaktır.

Köpekler barınaklara,
çocuklar sokaklara…

Köpek durduk yere saldırmaz diyenlere ve sosyal medyada hayvan hakları aktivizmi yapanlara cevap

Köpek durduk yere saldırmaz diyenlere ve sosyal medyada hayvan hakları aktivizmi yapanlara cevap
yazar Köpek Sorunu
Ocak 12, 2019

Kayseri’de okul çıkışında iki öğrencinin sokak köpeklerinin saldırısına uğraması ve birinin ölümüyle sonuçlanması olayını paylaşan Anadolu Kedisi’nin ana sayfasında hakarete varacak yorumlar okudum. Toplum olarak rehabilite edilmemiz, muhakkak eğitilmemiz gerekiyor.

Öncelikle Anadolu’nun genetik mirasını taşıyan ve sokaklarımızı paylaştığımız kedilerle köpekler arasında davranışsal farklar var. Burada hepsinden bahsetmek yersiz, olaya konu olan davranışsal tepkiyi açmak yeterli olacaktır. Köpekler kurt ataları gibi sürü hayvanları olarak evrimleşmiştir (kedigillerde ise sadece aslanlar sürü halinde yaşarlar.). Sürü davranışı nedeniyle, eğer ailede bir insanı sürü lideri olarak görüyorlarsa uyumlu hayvanlardır, parçası olduğu sürüyü yani aileyi sahiplenirler ve savunurlar, aileyle yaşadıkları alanı/bölgeyi korurlar. Sokak köpekleri söz konusu olduğunda bölge savaşları başlar. Köpekler yemek bulacakları, su içecekleri ve uyuyacakları alan için diğer sokak köpekleri ile rekabete girmek zorunda kalırlar, bu birbirlerini öldürmelerine bile neden olabilir.

İçgüdüsel olarak köpek olmayan türlere de saldırırlar, örneğin kedileri boğup bırakırlar ve böylece sahiplendikleri bölgede hem daha fazla yemek ve su erişimine sahip olurlar hem de zaten köpeklerle rekabet ediyorken fazladan bir türle rekabete girmemiş olurlar.

İnsanlara da saldırırlar, köpeklerin kesinlikle diğer hayvanlar gibi net hafızaları vardır ve gördükleri zararı yeniden görmemek için kendi halinde bir insana saldırabilirler fakat saldırının nedeni bölgesini korumak da olabilir. Köpekler bile bizim yakıştırdığımız kadar zeki hayvanlar değildir, yani hiçbiri “Kedileri kovalayım ama öldürmeyeyim.” ya da “İnsanları ısırayım ama uzuvlarını koparmayayım.” diye düşünmez. Bir de hayvanlar şehirde, bizimle yaşadıkları için uygar olmuyorlar, tıpkı çocuğumuz olmadıkları gibi….

Köpekler eğer bir lider etrafında sürü haline geldilerse, şiddetlerinin sonucu kedi popülasyonunu tehdit edebilir ya da Kayseri’de yaşandığı gibi bir insanın ölümüyle sonuçlanabilir. Köpek sürüleriyle sanırım karşılaşmayan yoktur, liderleri havlamaya başlayınca diğerleri de havlar, işler kızışınca da birlikte saldırırlar….

İnsanlar köpek saldırılarına sebep olarak açlığı ve şiddet görmüş olmayı sayıyorlar. Peki, her yerde her köpeğe yetecek kadar mama, su ve yatabilecekleri alan olsa yahut insanlar eğitimli, sevgi dolu, şiddet karşıtı olsa köpekler saldırmazlar mı? Saldırırlar… Şunu kabul etmek zorundayız, kendi türümüz olan insanların yaptıkları kötülükler, başka türleri melek yapmaz.

Bu gezegeni paylaştığımız canlıların içgüdüleri var, insanlar sürü yaşamına uygun oldukları için köpekleri eğitseler de içgüdülerinin önüne geçemiyorlar. Yaşam alanı sokaklar olan köpekler, bölgelerini korumak için şiddetli davranışlar sergilemekten çekinmezler.

Son olarak Anadolu Kedisi’nin sayfasını şikayet eden, tartışma kültüründen uzak, bir insanın hayatını kaybetmiş ve birinin hastanede tedavi görüyor oluşu üzerinden kara kalplerinden, kara cahil beyinlerinden geçen mesnetsiz ve haddini aşan söylemleri şaşkınlıkla okuyorum.

İnsanlardan göremediklerini sevgiyi, hayvanların masumiyetleriyle doldurmaya çalışan; türünün önemi olmaksızın tüm hayvanları zevkine, keyfine göre şekillendirmeyi hak gören; “sahip” oldukları hayvanları “mal” yerine koyup pet sektörüne hizmet eden; kendini “hayvansever” olarak lanse eden ama “cins” hayvanları üzerinden ırkçılığın, türcülüğün âlâsını yapan kişilere doğru, bilimsel, akılcıl çözümleri öneren sayfa yetkililerini tebrik ediyorum.

Köpek durduk yere saldırmaz diyenlere ve sosyal medyada hayvan hakları aktivizmi yapanlara cevap

Türkiye’nin konuşamadığı problem: Başıboş köpek sorunu!

Türkiye’de birçok kişinin dert yandığı ama kimsenin gündeme getiremediği konulardan biri de ‘başıboş köpek sorunu’. Bu haberde başıboş köpeklerin hayattan kopardığı canları ve başıboş köpek sorununa ilişkin çözüm önerilerine yer vereceğiz.
08.06.2021

Türkiye’nin konuşamadığı problem: Başıboş köpek sorunu!

Başıboş köpek sorunu ile ilgili yapılan açıklamalar maksatlı bir şekilde bağlamından koparılıyor ve sorunun çözülmesi istenmiyor. Ancak bu konu Türkiye’nin konuşması gereken ve acilen çözülmesi gereken sorunları arasında yıllarıdır duruyor.

BELEDİYELER İLGİSİZ!

Kedi, köpek gibi evcil hayvanları alıp daha sonra sokağa terk edenler bu sorunun ortaya çıkmasında büyük rol oynuyor. Evcil hayvanları sokağa terk edenleri belediyelerin bu soruna ilgisiz kalması da başıboş sorununu tetikliyor. Erken vakitte okula giden çocuklar evlerinden ‘köpek saldırır mı’ korkusuyla çıkıyor. Yine işten geç saatlerde dönenler de benzer bir kaygıyı yaşıyor.

SALDIRYA UĞRAYANLAR YILLARCA ETKİSİNDEN KURTULAMIYOR

Nitekim haberlerde sıkça denk geldiğimiz ‘başıboş köpekler saldırdı’ haberleri de bunun artık kaygı ve korkudan öteye geçtiğini doğruluyor. Zira başıboş köpeklerin saldırısı sonrası onlarca kişi hayatını kaybediyor, yine binlercesi de hayatı boyunca vücudunda taşıyacağı izlerle bu köpeklerin saldırılarından ‘kurutuluyor’ Kurtuluyor ifadesini tırnak içerisinde kullanıyoruz çünkü saldırıya uğrayan –ki bu kişiler genellikle çocuklar oluyor- vücudundaki izler ve psikolojisinde bıraktığı derin yaralar maalesef tam anlamıyla kurtulmadığını gösteriyor.

İşte başıboş köpeklerin saldırılarından bazıları:

Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Beyüzümü Mahallesi’nde yaşayan Kolcu ailesinin 4 çocuğundan Ruken Kolcu, evlerinin yakınlarındayken ortadan kayboldu. Minik Ruken’in evlerine yaklaşık 500 metre mesafede küçük Ruken’in cansız bedeni bulundu. Ruken Kolcu’nun köpekleri saldırısında yaşamını yitirdiği tespit edildi.

Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde yolda yürüyen adama köpekler saldırdı. Yaşlı adam kanlar içinde kaldı!

Elazığ’da sokakta dolaşan başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan yaşlı kadın, doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti.

Adana’nın Seyhan ilçesinde bir kişi portakal bahçesine giderken başıboş köpeklerin saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Köpeklerin saldırısında ölen 60 yaşındaki Hatip Sayılgan’ın köpekleri yavruyken beslediği belirtildi.

Bursa’da kaybolduktan 2 saat sonra cesedi arazide parçalanmış halde bulunan 2 yaşındaki Aleyna Şenol’un başıboş köpekler tarafından vahşice öldürüldüğü adli tıp raporunda belgelendi.

Hatay’da kuduz olduğu belirlenen bir sokak köpeği tarafından saldırıya uğrayan ve ağzından ısırılan 4 yaşındaki minik Hayrunnisa Gök kurtarılamayarak öldü.

Şanlıurfa’da evlerinin önünde oyun oynarken kuduz olduğu belirlenen bir sokak köpeği tarafından saldırıya uğrayan ve ısırılan 8 yaşındaki minik Hüseyin Erçal öldü.

Antalya’nın Kemer İlçesi’nde 16 yaşındaki Çetin Varilci köpekten kaçmaya çalışırken kalp krizi geçirerek öldü.

İran vatandaşı Majid Yakyakhanı’nın 26 Mart 2012’de başıboş köpeklerin saldırısı nedeniyle Ankara’nın Etimesgut ilçesinde öldü. Yakınlarının açtığı davada Anakara Büyükşehir Belediyesi ve Etimesgut Belediyesi 243 bin lira tazminat ödedi.

İZMİR’DE 400 BİN İSTANBUL’DA 130 BİN BAŞIBOŞ KÖPEK VAR!

İzmir’de 400 bin sokak köpeği olduğu bilgisini paylaşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Şube Müdürü Hande Özyoğurtçu Gültekin, günde 60 kişinin kuduz şikayetiyle sağlık kuruluşlarına başvurduğunu belirtiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Hizmetleri Müdürü Muhammet Nuri Coşkun, 2017 yılında yaptığı bir açıklamada kent genelinde sahipsiz 130 bin köpek olduğu bilgisini paylaşıyor. 2008 yılında yapılan bir habere göre ise Ankara’da Sokak köpeklerinin sayısının 100 bini geçtiği ifade ediliyor.

“KÖPEKLER YÜZÜNDEN DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUMU KAYBETTİM”

Gazetemize konuşan ve başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan, Özlem hanım ise başından geçenleri şöyle anlattı: “2018 yılında Tekirdağ Malkara yolunda sokak köpeğinin yolumuza çıkması nedeniyle trafik kazası geçirdik, karnımdaki doğmamış bebeğimi kaybettim. İstanbul Sarıyer Ayazağa’daki köpek sonunu nedeniyle gece uyku uyuyamadığımız için 30 senedir oturduğum mahallemi terk ettim. Şimdi tekrar hamileyim, yürüyüş yapmam gerekiyor ama köpek kovaladığı için artık çıkıp yürüyemez haldeyim. Köpekler yüzünden doğmamış çocuğumu kaybettim, haber olmadım.”

Ne var ki yukarda belirttiğimiz saldırılara rağmen ne yerel yönetimler ne de hükümet nezdinde bir adım atılmıyor. Adım atılmadığı gibi ‘hayvan hakları yasası’ adı altında sokak köpeklerine dokunulmazlık getirecek yeni bir zırh getirilmek isteniyor.

Bu konuda getirilecek bazı çözümler, hayattan koparılan canların artmaması için bir adım olabilir. Öncelikle hayvan sahiplenmenin zorlaştırılması gerekiyor. Meclise getirilecek yasada mutlaka petshoplardaki hayvan satışının sınırlandırılması ve köpek alımının belli şartlara bağlanması gerekiyor. Yine sokağa hayvan bırakılanların tespit edilerek caydırıcı cezalar verilmesi gerekiyor. Çünkü sokak köpeklerinin büyük kısmını bir hevesle alınıp daha sonra türlü gerekçelerle sokağa atılan köpekler olduğu biliniyor.

Yine bir diğer öneri ise kısırlaştırma olarak öne çıkıyor. Sokak köpeklerinin sayısını azaltmak için en etkili yöntemlerden biri de yerel yönetimlerin etkin bir mücadele yaparak sokak köpeklerini kısırlaştırmasıdır.

Yine uzun vadede çözüm olmasa da başıboş köpeklerin sokaklardan toplanarak barınaklara yerleştirilmesi de bu sorunun ortadan kalkması için yardımcı olacaktır.

En önemlisi ise artık hükümetin ve yerel yönetimlerin insan hayatını tehdit eden bu problemi bir sorun olarak kabul etmesi ve bunun çözümüne yönelik çalışmayı kendilerine dert edinmesi gerekiyor. Yoksa artık çocuklarımız daha rahat sokağa çıkamayacak, zaten güvenli olmayan sokaklar giderek daha güvensiz bir hale gelecektir.

“SOKAK HAYVANLARINA BİR ÇÖZÜM BULUNMALIDIR”

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam Ekim 2020’de yaptığı açıklamada sahipsiz sokak hayvanlarının şehir merkezlerinde ve toplu yaşam alanlarında artan yoğunluğu, insan sağlığını ve güvenliğini tehdit eder bir boyuta ulaştığını ifade etmişti. Bu durumun, aynı zamanda sahipsiz hayvanlar için de ciddi bir tehlike olduğunu söyleyen Sağlam, “Zira önemli bir kısmı arabaların altında kalarak veya farklı sebeplerle telef olmaktadır. Tüm kısırlaştırma önlemlerine rağmen sayıları hızla artan sokak köpekleri, özellikle park, bahçe, mezarlık ve bazı tenha alanları sahiplenerek sürü psikolojisi içerisinde zaman zaman saldırgan bir tutum alabilmektedirler. Bu nedenle gece saatlerinde yürüyüş yapan, hava aydınlanmadan işe giden, sabah namazı için camilere ulaşmaya çalışan vatandaşlar tedirgin olmakta, özellikle çocuklar saldırıya uğramaktadır.” dedi.

“SOKAK HAYVANLARINA MESKÛN MAHALLERDEN UZAKTA DAİMİ BARINAK VE YAŞAM ALANLARI YAPILMALI”

Sağlam, “5199 sayılı kanun ve ilgili yönetmelik, sahipsiz hayvanların belediyeler tarafından kalıcı olarak meskûn mahallerden uzaklaştırılmasını ve daimi barınaklara alınmalarını yasaklamaktadır. Dünyanın gelişmiş şehirlerinde sokaklarda sahipsiz bir hayvana, hele ki bu hayvanlar sebebiyle yaşanan saldırılara, can kayıplarına ve trafik kazalarına rastlamak mümkün değildir. Hem insanlar hem de sokak hayvanları için ciddi sorun haline gelen mevcut duruma çözüm bulma anlamında; sokak hayvanlarına meskûn mahallerden uzakta daimi barınak ve yaşam alanları inşa edilmelidir. İlgili mevzuat da bu doğrultuda revize edilmelidir.” ifadelerine yer verdi.

https://dogruhaber.com.tr/amp/haber/757042-turkiyenin-konusamadigi-problem-basibos-kopek-sorunu/

Sokak köpeği saldırısında yaralanalar, kime dava açabilir?

02 Kasım 2019 Cumartesi 07:00 Atakan Şen/Star

Sokak köpeklerinin saldırısı sonrası yaralanalar, karşılarında bir kişi yada kurum olmadığı gerekçesi ile hukuki süreç başlatılmadığını belirten Avukat Zeynep Vildan Algur, ‘Vatandaş kimle muhatap olacağını bilmediği için hukuki süreç başlatamıyor. Sokak köpeği saldırısında yaralanan kişi, sokak köpeklerinden sorumlu olan belediyeye dava açabilir, maddi ve manevi tazminat isteyebilir’ dedi.

Büyükşehirler başta olmak üzere şehirlerde sokak köpekleri, her köşe başında yer alıyor. Sokak köpekleri bazen saldırgan tavırlar sergileyip yoldan geçen vatandaşlara saldırabiliyor. Sokak köpeğinin saldırısı sonrası yaralanan kişi, karşında muhatap bulunmadığı düşüncesi ile hukuki bir süreç başlatamıyor. Sokak köpeği saldırısına uğrayan mağdur kişinin, maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunuyor. Saldıran köpeğin sahipli olması halinde hukuki ve cezai sorumluluk köpeğin sahibine yöneltilmekteyken, sahipsiz bir sokak köpeği söz konusu olduğunda, sorumlu kişi belediye oluyor.

Avukat Algur; ”Sahipsiz hayvanların bakımı ve gözetiminden yerel yönetimler olan belediyeler sorumlu tutulmuştur”

Sahipli bir köpeğin kişiye ya da onun malvarlığına zarar vermesinde köpek sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğu söz konusu olmaktaysa sırf zararı verenin sahipsiz bir köpek olması nedeniyle mağduriyetin giderilmeyeceği düşünülmemesi gerektiğini belirten İzmir Barosu avukatlarından Zeynep Vildan Algur, ”Bu durumda çoğu mağdur kişi, kime başvuracağını tespit edemediğinden zararının tazmin edilmesini de isteyememektedir. İşte bu noktada Danıştay’ın istikrarlı bir şekilde vermiş olduğu kararlarda sahipsiz köpeğin gerçekleştirdiği saldırılarda sorumluluğun ilgili Belediye’ye ait olduğu ve Belediye’nin tazmin yükümlülüğünün bulunduğu karara bağlanmıştır. Buna göre 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na ve yine bu kanuna bağlı olarak çıkartılan 26166 sayılı resmi gazetede yayımlanan Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliğine göre sahipsiz hayvanların bakımı ve gözetiminden yerel yönetimler olan belediyeler sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle sahipsiz hayvanların vermiş olduğu zararlardan da belediyenin üzerine düşen özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır” dedi.

Belediyeye maddi ve manevi tazminat açılabiliyor

Esas olarak idari bir kurum olan belediyelerin Türk hukuk sistemimiz içerisinde iki tip sorumluluğu bulunduğunu ifade eden Avukat Algur, ”Bunlar idarenin kusura dayanan sorumluluk halleri ile idarenin kusursuz sorumluluğudur. Kusursuz sorumluluk halinde, idarenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın zarardan doğan mağduriyetin karşılanması sağlanırken, kusura dayanan sorumluluk hallerinde idarenin sağladığı hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi ya da kötü işlemesi hallerine dayanılmaktadır. Danıştay’da sahipsiz bir köpeğin vatandaşa vermiş olduğu zararı belediyenin köpek üzerindeki denetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğu gerekçesiyle idarenin hizmet kusuru saymış ve ilgili belediyenin kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik, aksaklık ve düzensizliğinin hizmet kusuru oluşturduğu gerekçesiyle tazminat sorumluluğu bulunduğuna karar vermiştir. Bu nedenle sahipsiz bir köpeğin saldırısına uğrayan mağdur kişi idari hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi ya da kötü işlemesi şeklindeki hizmet kusuru hallerine dayanarak idari hizmette yetersizlik, eksiklik ve düzensizlik bulunduğu gerekçesiyle, idarenin hizmet kusurunun bulunduğunu iddia ve ispat ederek idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir” dedi.

Süre aşımına dikkat

Mağdur kişinin ilgili davayı, zararın oluştuğu belediye sınırları içerisindeki varsa ilçe yerel yönetimiyle birlikte yine varsa büyükşehir belediyesine karşı birlikte tam yargı davası olarak yöneltmesi gerektiğini belirten Avukat Zeynep Vildan Algur, ”Bu noktada zarardan ilçe yönetimi ve büyükşehir yönetimi birlikte sorumlu tutulmalıdır. Tam yargı davasının açılması ise 2577 sayılı yasanın 13. maddesine göre belirtilen yazılı başvuru usulüne ve 1 yıl, 5 yıl ile nihayetindeki 60 günlük dava açma sürelerine riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde kişinin belediyeye başvuru hakkı süre aşımı nedeniyle reddedilecektir” dedi.

Belediye sahipsiz hayvanların denetimlerini aksatmamaması gerekiyor

Sahipsiz köpeklerin saldırması sonucunda ülkemizde binlerce kişinin yaralanması ve ölümü söz konusu olduğunu belirten Avukat Algur, ”Bu nedenle belediyelerin kanun ve yönetmeliklerle kendilerine tevdi edilmiş olan yükümlülüklerine riayet etmesi, sahipsiz köpeklerin bakım ve denetimini aksatmaması, insan hayatına ve malvarlığına zarar verecek şekilde köpeklerin yada sahipsiz hayvanların denetimlerini aksatmaması gerekmektedir” dedi.

https://m.star.com.tr/amp/guncel/sokak-kopegi-saldirisinda-yaralanalar-kime-dava-acabilir-haber-1490880/?__twitter_impression=truehttps://m.star.com.tr/amp/guncel/sokak-kopegi-saldirisinda-yaralanalar-kime-dava-acabilir-haber-1490880/?__twitter_impression=true

Hayvanperestlik, Ege Cansen

Hayvanperestlik, Ege Cansen

27/01/2019

Bugün kendimi sansürlemekten vazgeçip netameli bir konuya gireceğim. Yaklaşık yirmi yıl önce sokak hayvanları daha doğrusu “sokak köpekleri” üzerine bir yazı yazmıştım. O yazıda, medeni bir ülkede sokaklarda meydanlarda ve parklarda başıboş köpek olamayacağını söyledim.

Başıboş köpeklerin, belediyeler tarafından toplanıp bir barınma merkezine götürülmesi ve belli bir süre içinde sahiplenilmeyenlerin uyutulması gerektiğini yazdım.

Aslında önerim, “Ben böyle uygun görüyorum” şeklinde kişisel tercihini topluma dayatma içeren bir model değildi. Üyesi olmak için anlaşma imzaladığımız Avrupa Birliği ülkelerindeki mevzuatı zikretmekten başka bir şey yapmamıştım. Bu uygulama, hayvan sevmemek de değildi. Bu, bir insan sağlığı konusuydu. İşitmediğim laf kalmamıştı.

YİRMİ YIL ÖNCE YİRMİ YIL SONRA

Geçen yirmi yıl içinde sokak köpekleri meselesi çözülmedi. Aksine ana caddelerin kaldırımları üzerinde, dükkân önlerine veya apartman girişlerine birbirinden pis, mikrop yuvası kartondan köpek yatakları veya kulübeleri konmaya başlandı. Kulübelerin önü de hayvan sevenlerin getirdikleri yağlı yemek artıklarıyla doldu.

Tabii onların hemen yanı başında köpek pislikleri yer aldı. Toplum tedricen bu tabloya alıştı. O kadar sevdi ki, birisi bu sağlıksız ve gayri medeni ortamı düzeltmeye kalksa aforoz edilecekti.

Türkiye’de adeta “köpeği kutsallaştıran” yeni bir din oluşmuştu. Nadiren tek dolaşan sokak köpekleri, birlikten kuvvet doğar inancıyla, eskiden “it sürüsü” denilen formatta çeteler oluşturup, mahalleleri kendi aralarında bölüştüler. Sokak köpekli yaşam tarzı “yeni normal” oldu. Vay karşı çıkana!

SOKAK KEDİLERİ

Son on yıl içinde sokak hayvanları içinde en büyük nüfus artışı kedilerde oldu. Kedi, sidik kokusu hariç, köpeğe göre daha düşük zekâlı olmakla birlikte, onunla kıyaslanamayacak kadar temiz ve selim bir hayvandır. İnsanları farelerden koruduğu için faydalıdır da.

Kediler de bir arada yaşar ama “sürü” olarak hareket etmez. Şimdiye kadar kediler tarafından ısırılıp kuduz olan kişi veya kediler tarafından parçalanan bir çocuk duymadım. Bütün bu iyi vasıflarına rağmen sokak kedileri de İstanbul’da bir sorun haline gelmiş bulunmaktadır. Her sabah on binlerce kadın, kocaman el çantalarının içinde veya arabalarının bagajlarında plastik poşetlerde kedi maması taşımakta, gezi parkuru üzerinde bellediği noktalara bunları koymaktadır.

Mamaları, kediler, köpekler, kargalar ve martılar yemektedir. Onların pisliği yetmiyormuş gibi görevi kenti temiz tutmak olan bazı belediyeler, kartondan “kedi evleri” yaptırıp bunları otobüs duraklarına yerleştirmiştir. Pislik diz boyudur. Hindistan’a değil, Avrupa’ya benzeyelim.

Son söz: Kedi ve köpek, sokak değil ev hayvanıdır.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/ege-cansen/hayvanperestlik-3281100/amp/?__twitter_impression=truehttps://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/ege-cansen/hayvanperestlik-3281100/amp/?__twitter_impression=true

SOKAK KÖPEKLERİ SORUNUNA İNSAN HAKLARI PENCERESİNDEN BAKABİLMEK

Mücahit Altınay

Bu gün ülkemizde başıboş sokak köpekleri konusu (stray dog problem) bir insan hakları ihlali sorununa dönüşmüştür. Özellikle Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerde sokakları saran manzaralar ülkemizde de başkentte özellikle Çankaya ilçesinde ve ülkemizin pek çok şehrinde ciddi bir feryat konusu haline gelmiştir. Bu durumun temel sebebi 5199 sayılı kanun ve uygulaması.

Başıboş sokak köpekleri tek başına iken çok sevimli ve zararsız olabilirler. Ancak sürü haline geldiklerinde en azılısının (alfa köpek) huyu tüm sürüye sirayet eder ve hepsi birden saldırganlaşırlar. İzahat yapana kadar canınızdan olabilirsiniz. Vücut bütünlüğünüz ve ruh bütünlüğünüz zarar görebilir. Çocuk iseniz işiniz daha da zor. Kediler de sokakta ise zarar görürler.

Bir grup saldırgan sokak köpeği ile karşılaşırsanız korkmadan beklemekten ve kaderinize razı olmaktan başka çareniz yoktur. Kaçabiliyorsanız kaçın ancak çocuk, kadın ve yaşlıların şansı çok az.

Bu durumda kurtulsanız bile belediyeye şikayet etmeniz hiç bir işe yaramaz. Belediyelerin de eli kolu bağlıdır. Onlar besleme yapmak zorundalar, barınaklarda uzun süre tutmaları cezaevi işkence alanları gerekçesi ile yasak, alınıp aşıları ve yapabilirlerse kısırlaştırmaları yapılıp aldıkları yere bırakılmaları zorunludur. Bu sizin evinizin önü de olsa değişmez.

Bir kısır döngü ile karşı karşıyayız. Dilsiz hayvancağızlar dan başlayıp onlar da CANdır, onlar da hissederler, insanlardan farksızdıra hatta “türcülük yapmayın” şeklinde görüş ve “Vaganizm” gibi felsefi yaklaşıma kadar uzanan bir hareket ile karşı karşıyayız. Burada sözkonusu olan köpekler tarafından parçalanan kediler, keçiler koyunlar, yabani hayvanlar, okula giden çocuklar, hamile kadınlar, yaşlı insanlar hülasa insanlar vs değildir. Burada söz konusu olan başıboş sahipsiz sokak köpekleridir. Ayrıca bu hayvanlara zarar veren, eziyet eden ve nadiren tecavüz eden insanlar söz konusudur. Evet kısır döngü buradan tekrar başa dönüyor. Bu hayvanları sokakta besleyen insanlar, sokakta beslemeden kazanan devasa mama sektörü, sokakta zarar gören zavallı hayvanları can diyerek barınaklara almayan onları sokaklarda beslemeye devam eden belediyeler, ısırılan, zarar gören hatta öldürülen insanlar bu kısır döngünün taraflarıdır. Bu kısır döngüyü bozacak olan sihirli kelime “önce insan hakları” sloganıdır.
Hayvanlar candır mal diyen zihniyet hayvanları koruma amacıyla yaklaşmıyor bu konuya. Hayvanları özellikle köpekleri insanın seviyesine çıkartarak bir düşünceyi hakim kılma amacıyla hareket eden felsefi görüş hayvanların durumları üzerinden yardım kampanyaları ile paralar toplanmakta ve dünya çapında gelişen ve detaylanan devasa bir mama sektörü bu alanda büyümeye devam etmektedir.
Bu şuursuz sözde hayvanlara can diyerek merhamet beslediğini iddia eden felsefi akımın yol açtığı insan hakları ihlalleri acilen önlenmelidir.

Burada öncelikle yaşam hakkı ihlali söz konusudur. Ayrıca insanların hatta kedilerin vücut bütünlüğü, insanların seyahat özgürlüğü, eğitim hakkı, çocukların oyun hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, sokak köpeklerinin tehdidi sonucu sabah namazına gidemeyen insanların ibadet özgürlüğü hayvanları telef olan köylünün mülkiyet hakkının ihlali söz konusudur.

Tüm bunlardan kim sorumludur?
Öncelikle TBMM yasama görevini yerine getirerek insan haklarını koruması gerekmektedir. Hayvanların korunması yine TCK kapsamında değil kabahatler kanunu kapsamında ele alınmalıdır. Aksi takdirde hayvanların zararından sorumlu olacak hayvanlar değil o hayvanların varsa sahipleri olacaktır. Örneğin PİTBULL sahibi bir kişi bu köpeği silah olarak kullanmışsa bu hayvan silah gibi bir mal olarak kabul edilecektir. Peki başıboş sokak köpeklerinden kim sorumlu olacaktır. O halde bu konuda belediyeler sorumlu olmalıdır. Başıboş sokak köpekleri barınaklarda beslemeleri yapılarak bakımları yapılmalı muhakkak kısırlaştırılmalıdır. Sahiplenenler sahip oldukları sokak köpeklerinin, yılanların, hayvanların zararlarından bizatihi sorumlu olmalıdırlar.

Bu sorun “önce insan hakları” anlayışıyla çözülür.

Unutmayalım ki bu gün dünya üzerinde köpekler yaşıyorsa insanoğlu sayesindedir. İnsanoğlunun merhameti ve şefkatinden daha fazla hayvanlara şefkat gösteren başka canlı yoktur. ç beş kendini bilmezin hayvana yaptıkları ile insanların hayatları tehlikeye atacak düzenlemelere geçit verilmemelidir.

Bunun için öncelikle sahipsiz hayvan tabiri ortadan kaldırılmalı. unun önündeki engel hayvana mal olarak değil sözde “can” olarak bakan zihniyettir. Yönetmelikte yeralan “Sahipsiz hayvan: Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanları,” tanımı iptal edilmelidir.

Bir diğer tehlikeli tanım da ne anlama geldiği belirsiz Yerel hayvan koruma görevlisidir. “Yerel hayvan koruma görevlisi: Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekânlarında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşam sorumluluğunu üstlenen ve il hayvan koruma kurulunca yetkilendirilen gönüllü kişileri,” tanımı da kaldırılmalıdır. Sokakta besleme Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yasaklanmalıdır. Evinde sahibi olduğu köpek ve kedilerinden sorumlu kişilerin sahibi oldukları birer mal olan hayvanların zararlarından sorumlu olmalıdırlar. Sokağa bıraktıklarında bu hayvancağızlara gelecek zararlardan söz konusu kişiler sorumlu olmalıdırlar. Tüm bunlar insan hakları için yapılmalıdır.

Ayrıca ilgilenenler için şu makaleleri okumalarını şiddetle öneririm.
Hayvana şiddet haberleri ne anlama geliyor?
https://islamianaliz.com/m/3636/hayvana-siddet-haberleri-ne-anlama-geliyor-yukselen-hayvan-sevgimizin-psiko-politik-bir-analizi

Biri hayvan hakları yasasını durdursun.
http://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/biri-hayvan-haklari-yasasini-durdursun/

Köpek Sorunu: https://www.facebook.com/kopeksorunu

Büyük Tartışma: Sokak Köpekleri: https://www.youtube.com/watch?v=3oioYtpKhWw
https://www.youtube.com/watch?v=3oioYtpKhWw&list=RDCMUCClO1RgRkaOcC9cLj-bLuEw&start_radio=1&t=33

Belediye ‘kanun var’ vatandaşlar ise ‘çocuğum var’ diyor! https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/belediye-kanun-var-vatandaslar-ise-cocugum-var-diyor-5584759/

Hayvan Hakkı Değil Hayvan İstismarı Kanunu https://insanhaklari.wordpress.com/tag/hayvanlar/

Hükûmet sokak köpeği terörünü çözemezse halkın sesini ıskalayacak!http://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/617862.aspx

Türkiye’de birçok kişinin dert yandığı ama kimsenin gündeme getiremediği konulardan biri de ‘başıboş köpek sorunu’. Bu haberde başıboş köpeklerin hayattan kopardığı canları ve başıboş köpek sorununa ilişkin çözüm önerilerine yer vereceğiz.

https://dogruhaber.com.tr/amp/haber/757042-turkiyenin-konusamadigi-problem-basibos-kopek-sorunu/?__twitter_impression=true