İstanbul Sözleşmesi mağdur ediyor: TEPKİ ÇOK ÇÖZÜM YOK

İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdiğinden bu yana toplumun yapısıyla uyuşmadığı için büyük tepkilere neden oldu. Zaman geçtikçe tahribatı daha çok hissedilen sözleşmeye her kesimden tepkiler çığ gibi. Şu ana kadar 750 bin erkeğin evden uzaklaştırıldığı ifade edilirken yaşanan sorunlara henüz bir çözüm bulunamadı.

Kamuoyunda ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” yaşattığı tahribatla büyük tepkilere neden oluyor. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hem kadın cinayetleri hem de boşanmalar arttı. Ayrıca bu süre zarfında 750 bin erkek evden uzaklaştırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İstanbul Sözleşmesi nas değildir’ sözlerinin üzerinden aylar geçmesine rağmen hiçbir adım atılmadı. Kamu başdenetçisi Şeref Malkoç ise ‘şikâyet gelirse gerekeni yaparız’ dedi. Kamuoyunun ısrarlı tepkilerine rağmen sözleşmenin yaşattığı tahribata çözüm bulunamaması ise tepki çekiyor.

KADIN CİNAYETLERİNİ ARTTIRDI

İstanbul Sözleşmesine dayandırılarak 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı ‘Aileyi Koruma ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’, kadına yönelik şiddeti azaltmadığı gibi kadın ölümlerini arttırdı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan verilere göre 2012 yılında 201 kadın öldürülürken, 2018 yılında bu sayı 440’a çıktı. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise koruma talep edilen davaların sayısı 2012 yılında 138 bin iken 2017 yılında bu sayının 207 bine yükseldiği görüldü.

BOŞANMALAR ARTTI EVLİLİKLER AZALDI

Boşanma sayısı, 2008 yılında 99 bin 663, 2009 yılında 114 bin 162, 2010 yılında 118 bin 568, 2011’de 120 bin 117, 2012’de 123 bin 325, 2013’te 125 bin 305, 2014’te 130 bin 913, 2015’te 131 bin 830, 2016’da 126 bin 164 düzeyindeydi. Böylelikle 10 yılda boşanan toplam çift sayısı 1 milyon 218 bin 458’e ulaştı.

750 BİN ERKEK EVDEN UZAKLAŞTIRILDI

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na yansıyan verilere göre son iki buçuk yılda tam 746 bin 336 baba evinden koparıldı. Kanun kapmasında 2017’de 295 bin 618, 2018’de 358 bin 499, 2019’da Nisan ayına kadar ise 92 bin 219 erkeğe evden uzaklaştırma cezası verildi. Bu sayının yılsonuna kadar 1 milyona yaklaşacağı tahmin ediliyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ İÇİN EYLEMLER YAPILDI

Bugüne kadar İstanbul Sözleşmesinin iptali için onlarca ilde yüzlerce kişinin katıldığı basın açıklamaları yapıldı. Aile çalıştayları ve konferanslar düzenlendi. Gazeteciler konuyu günlerce köşelerine taşıdı, gazeteler onlarca manşet attı. Ayrıca binlerce kişinin katılımıyla sosyal medyada kamuoyu oluşturuldu ve Türkiye’nin gündemine sözleşmenin zararları anlatıldı. Tüm bu çabalara rağmen tepkiler görmezden gelindi. Toplumu ifsad etmek için Avrupa Birliğinden fon alan sözde kadın derneklerinin sözleri dinlendi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NAS DEĞİLDİR

İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projelerinden duyulan rahatsızlık, İstanbul’da bazı STK’ların ve kanaat önderlerinin de katıldığı istişare toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletildi. Konuyla ilgili olarak toplumda oluşan rahatsızlık ve meydana gelen hassasiyeti anladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Bizim için ölçü değildir” sözlerini kullanmıştı. Bu sözlerin üzerinden yaklaşık altı ay geçmesine rağmen konuyla ilgili herhangi bir adım atılmadı.

“EŞLER AYRILSIN DİYE KANUN ÇIKARMIŞIZ”

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç geçtiğimiz aylarda “Eşler tartıştığında kadın, karakola telefon açıp şikâyette bulunduğunda koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor. Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız” demişti. Şeref Malkoç’un bu açıklamaları İstanbul Sözleşmesinin yaşattığı tahribattan dolayı mağdur olanlar tarafından takdir toplamıştı. Sözleşmenin iptali için umutlanan mağdurlar aradan aylar geçmesine rağmen umduğunu bulamadı.

“BİZE MÜRACAAT GELDİĞİ TAKDİRDE İNCELEMEYE ALIRIZ”

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, İstanbul Sözleşmesine ilişkin yeni bir açıklama yaptı. Malkoç, “Toplumda hangi sıkıntılar varsa biz de ister istemez alakadar oluyoruz. İstanbul Sözleşmesi konusunda bize müracaat geldiği takdirde incelemeye alırız. Resen inceleme yetkimiz yok ama vatandaş istediğinde müdahil oluyoruz. Çok konuşuldu ama bize başvuru gelmedi. Bir değişiklik yapılması gerekirse partilere ve TBMM’ye öneride bulunabiliriz. Buradaki problem sözleşme imzalanırken veya bununla ilgili yasa düzenlenirken toplumda yeterince tartışılmaması. Meclisin gündemine geldi ve geçti. Aileyi, çoluk çocuğu yani milyonları etkiliyor. Bulgaristan, Macaristan gibi ülkeler imzalamadı. ‘Uluslararası bir sözleşmedir tartışılmaz’ deniliyor. Tamam da bu toplumun yararına mı, değil mi? Bunu irdelememiz lazım. 50-100 şikâyet geldiği takdirde gerekli çalıştayları yaparız. Bu konuda ciddi bir raporlama bile yok. Sözlü kültüre sahibiz ama bunu yazıyla aktarmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

KDK’YE NASIL BAŞVURU YAPILIR?

Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuruları internet, posta, e posta veya faks yoluyla yapabilirsiniz. İnternet üzerinden şikâyetlerini iletmek için www.ebasvuru.ombudsman.gov.tradresinden girmeniz ve sayfadaki formu doldurmanız yeterli. Posta yoluyla şikâyetlerini iletmek isteyenler ise şikâyet dilekçelerini “Kavaklıdere Mah. Zeytindalı Caddesi No:4 Çankaya/ANKARA” adresine gönderebilir. Şikâyetini elektronik posta yoluyla yapmak isteyenler iletisim@ombudsman.gov.tradresine şikâyet dilekçelerini gönderebilir. Faks için ise (312) 465 22 65 numarasına şikâyet dilekçesini gönderebilirsiniz. Faks ve elektronik posta ile başvuru yapanların 15 gün içerisinde belgelerin aslını kuruma ulaştırması gerekiyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Türkiye ile birlikte, hali hazırda 13 ülkenin taraf, 25 ülkenin imzacı olduğu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) 1 Ağustos 2014 tarihi itibari ile yürürlüğe girdi. Sözleşmenin aileye yönelik içeriği ve eşcinsellikle ilgili kısımları birçok kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Tepkilere rağmen feminist kadın örgütlerinin desteğiyle yasalaştı. Yürürlüğe girdiği günden beri kadına yönelik şiddet ve boşanmalar da arttı.

Kayak: https://dogruhaber.com.tr/mobil/haber/625952-istanbul-sozlesmesi-magdur-ediyor-tepki-cok-cozum-yok/

6284 sayılı yasanın mimarından itiraf!

YÖK Başkan vekilliği/üyeliği, Saadet Partisi GİK üyeliği ve genel başkan Temel Karamollaoğlu’nun danışmanlığını yapan ve halen Hacı Bayram Veli Üniversitesinde öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak hazırlanan 6284 sayılı yeni devrim yasasının kendisi tarafından hazırlandığı/yazıldığını sonunda itiraf etti.

Aileleri dağıtan, şiddet olaylarını ve boşanmaları artıran, delil ve belge aranmaksızın uzaklaştırma (sürgün) ve tedbir kararları verilen, arabuluculuk ve uzlaşmayı yasaklayan, ceza hukukunda karşılığı bulunmayan yeni suç tipleri (psikolojik, duygusal ve ekonomik şiddet) ihdas eden, İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak hazırlanan 6284 sayılı yeni devrim yasasının kendisi tarafından hazırlandığı/yazıldığını Prof. Dr. İzzet Özgenç sonunda itiraf etti.

14.01.2020 tarihinde sosyal medyadan yayınladığı mesajında, “6284 sayılı kanunun redaksiyonu (hazırlayan/yazan) görevim dolayısıyla şahsım hakkındaki psikiyatrik bir vaka olarak ele alınması gereken tezviratlara…” şeklinde ifadelerde bulunarak, bugüne kadar defalarca yazmamıza, cevap beklememize, basının röportaj ve canlı yayın taleplerini reddetmesine, duymazlıktan/görmezlikten gelmesine rağmen “Mızrak çuvala sığmaz” misali 6284 sayılı kanunu hazırladığını itiraf etmek zorunda kalmıştır. Her ne kadar eleştirileri psikiyatrik vaka olarak tanımlasa da uzmanlık alanı olmadığından iddiası ciddiye alınmaz. Ancak erbabı ve uzmanının teşhis ve tespitleri önem arz eder.

6284 sayılı yasa ve yönetmeliği ile uygulama sonuçlarına yönelik itirazlarımıza/eleştirilerimize hukuki cevaplar verilmesi gerekmektedir. YÖK Başkan vekilliği/üyeliği, Saadet Partisi GİK üyeliği ve genel başkan Temel Karamollaoğlu’nun danışmanlığını yapan ve halen Hacı Bayram Veli Üniversitesinde öğretim üyesi, Bezmialem Vakıf Üniversitesinde mütevelli üyesi olan Sayın Özgenç’e mimarı olduğu yasa hakkında sorularımızı tekrarlıyoruz. Hukuk zemininde cevapladığı takdirde köşemizde yayınlayacağız:

6284 sayılı özel ceza yasası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile hukukun temel ilkelerine uyumlu mudur?

Masumiyet karinesinin bir sonucu olan Ceza Muhakemesinin temel prensiplerinden en önemlisi “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır”, (affirmanti incumbit probatio) ispat yükü, iddia eden üzerindedir, suçta ve cezada kanunilik ilkeleriyle, adil ve doğru yargılanma hakkı, lekelenmeme hakkı karşısında 6284 sayılı yasayla getirilen düzenlemelerle aykırılık oluşturmakta mıdır?

Hukuk tarihinde “delil-belge aranmaz” şeklinde başka bir yasada benzer bir hüküm mevcut mudur? Yerel mahkemelerin, tedbir talepleri üzerine delil ve belge aranmaksızın karar vermeleri karşısında açıklama, gerekçe veya yasada değişiklik yapılmasını düşünüyor musunuz?

2019 yılı itibariyle yılda 550.000 tedbir kararı verilmesi (uzaklaştırma/yaklaşmama vd.) yasanın amacına uygun mudur? 2016 tarihli Meclis Komisyon Raporu’nda açıklanan eleştiriler dikkate alınmalı mıdır?

İstanbul Sözleşmesi ve sözleşmenin gereği olarak hazırlanan 6284 sayılı yasanın yürürlüğü tarihinden itibaren işlenen kadın cinayet oranının yaklaşık % 500 artması ile boşanmaların artışı ve evliliklerin azalmasına bu sözleşme ve yasanın uygulanmasının etkisi bulunmakta mıdır?

Cinayet suçu faillerinin bir kısmının eşzamanlı intihar etmesi olgusu bu yasanın uygulanması sonucu ile bağlantılı mıdır?

6284 sayılı yasanın dünyada EŞİ ve BENZERİ var mıdır? Diğer ülkelerde uygulama örnekleri nelerdir?

Babayı/kocayı ve diğer erkek aile bireylerini konutundan/ailesinden/çocuklarından 1 aydan 6 aya kadar ve tekrarlanan her başvuruda yeniden aynı sürelerde uzaklaştırmak (sürgün) ve tazyik hapisleri kişiyi ıslah etmekte midir? Ailelerin dağılmasına ve şiddettin artmasına mı sebebiyet vermektedir?

6284 sayılı yasa ve yönetmeliğinde “UZLAŞMA ve ARABULUCULUK” hükümlerinin uygulanmasının yasaklanması ile inanç değerlerimizi nasıl tevil ediyorsunuz?

“Eğer karı koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah karı koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır.” (Elmalılı Hamdi Yazır Meali-Nisa 35)

Kanunlardaki 48 ayrı suç tipinde uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün iken, aile ve eşler arasında uzlaşma yasağının amacı nedir? Şikâyetten vazgeçme hakkının tanınmaması ile beklenen hukuki yarar nedir?

Kralların bile girmemesi gereken son kale olan ailenin içine kamu gücünün bu denli sokulması doğru mudur?

Feminist önderlerden Av. Canan Arın ve Hülya Gülbahar “ ..biz çıkartırdık, noktasına virgülüne kadar biz yazdık “ ifadelerine ne diyeceksiniz? Mimarı olduğunuz 6284 sayılı yasayı “Türk Ceza Hukuku Mevzuatı” kitabınıza almamanızın saiki nedir?

6284 sayılı yasada tanımlanan “psikolojik (duygusal) ve ekonomik şiddet” suçlarının ceza genel hükümlerinde karşılığı var mıdır? “Suçta ve cezada kanunilik ilkesi” ile bağdaşmakta mıdır? Aile çöküyor. Toplum atomize ediliyor. Ahlaki erozyon hızla devam ediyor. Parçalanan ailelerin çocuklarının feryatları yeri/göğü inletiyor. Babasız veya itibarı yerle bir edilen insanların çocuklarından sağlıklı bir nesil bekleyebilir miyiz? Sayın Prof. Dr. İzzet Özgenç beyefendi, 6284 sayılı yasanın mimarı olmanız hasebiyle halkımızın merak ettiği şimdilik bu soruları hukuki bir üslupla cevaplandırmanızı bekliyoruz.

Kaynak: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/sefa-saygili/6284-sayili-yasanin-mimarindan-itiraf-31103.html

Babasını ilaçlı sütle uyuttu ve…

Zonguldak’da evde bir erkekle yakaladığı kızına tokat atan temizlik işçisi babaya, kızının şikayetçi olması üzerine 740 lira para cezası verildi.

ZONGULDAK’ın Devrek İlçesi’nde belediye temizlik işçisi 43 yaşındaki Sefer B., evde bir erkekle yakaladığı kızı 19 yaşındaki E.B.’ye Tokat attı.

Kızının şikayeti üzerine, ’Basit kasten yaralama’ suçundan hakkında dava açılan Sefer B.’ye 740 lira para cezası verildi.

Geçen 1 Mart’ta meydana gelen olayda Sefer B., iddiaya göre Sabah kalktığında kızını odasında bir erkekle aynı yatakta gördü. Sefer B., yanına çağırdığı kızına tokat attı. Sefer B., daha sonra kızıyla karakola giderek o gün evde ilişkiye girdiği kişi ve daha önce ilişkiye girdiği 2 kişi hakkında şikayetçi oldu. Karakolda ifade veren kızı ise kendi isteği ile ilişkiye girdiğini söyleyip kendisine tokat atan babasından şikayetçi oldu.

DARP VE CEBİR İZİNE RASTLANMASA DA

Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonunda cinsel saldırı suçlamasında 3 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verirken, Sefer B.’nin, ’Alt soya karşı basit kasten yaralama’ suçundan cezalandırılmasını istedi. İddianamede, Sefer B.’nin kızı E.B.’yi tokat atarak dövdüğü, E.B. hakkında olaydan 2 gün sonra alınan adli raporda vücudunda darp ve cebir izine rastlanmasa da tokat atılması neticesinde oluşan yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte kabul edilmesinin gerektiği ifadesi yer aldı.

DURUŞMALARA KATILMADI

İddianame doğrultusunda Sefer B. hakkında, Sulh Ceza Mahkemesi’nde 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sefer B., kızına kızdığı için tokat attığını söylerken, E.B. iki duruşmaya da katılmadı. Karar duruşmasında hakim, zorla getirilme kararına rağmen adresi saptanamadığı için duruşmalara gelmeyen E.B.’nin ifadesinin dosyaya katkı sağlamayacağına hükmetti.

740 LİRA CEZAMahkeme, Sefer B.’ye önce 180 gün karşılığı 3 bin 600 lira verdiği para cezasını, daha sonra kızının davranışları nedeniyle haksız tahrik altında eylemi gerçekleştirdiği gerekçesiyle 37 gün karşılığı 740 liraya düşürdü.

kizina-tokat-atan-babaya-740-tl-ceza-4540270.jpg

’İLAÇLA BENİ UYUTUP EVE ERKEK ALMIŞ’

Karara tepki gösteren Sefer B., 15 yıl önce boşandığı ilk eşinden olan kızının velayetinin annesinde olduğunu ve yıllar sonra geçen Aralık’ta annesini terk edip yanına geldiğini söyledi. Sefer B., 2.5 yıl önce ikinci evliliğini yaptığı eşiyle kızını çok sevdiklerini, onu düştüğü durumun içinden kurtarmak için çabaladıklarını, ancak başlarına bu olayın geldiğini belirtti. Olay günü eşinin köye gittiğini, kızının sütüne uyku ilacı atarak kendisini uyutup eve erkek aldığını ileri süren Sefer B., şöyle konuştu:

“Sabah uyandığımda odada yakaladım. ’Niye böyle yaptın?’ dedim. ’İstemeyerek oldu’ dedi. Bir tokat attım. Emniyete giderek durumu bildirdim. Kızımı fuhuş bataklığından kurtarmak istedim. Ama o benden şikayetçi oldu. Duruşmalara hiç gelmedi. Ama mahkeme bana böyle bir ceza verdi. Kendi kızımı korumayacak mıyım? ’Bir tokat attım’ diye bu cezayı haketmedim. Haksız yere verilen bir ceza. Başka birisi aynı durum karşısında benim yaptığımdan daha kötüsünü yapardı. Hakime bunları söyledim. ’Öfkeyle bir tokat attım’ dedim. Hakim de ’Yasa bu şekilde’ dedi.”

’PARAYI ÖDEYEMEM’

Belediyede taşeron firmada 850 lira ücretle çalıştığını ve verilen para cezasını ödeyecek durumda olmadığını anlatan Sefer B., “220 lira kira veriyorum. Elektrik, su derken zor geçiniyoruz. Mümkün değil pu parayı ödeyemem. Zaten karara itiraz edeceğim. Kızım duruşmalara katılmadan hakimin bu kararı vermesi usulsüz. Yargıtay da kararı onarsa o zaman gerekirke 3-4 ay içeride yatacağım” diye konuştu.

Kızını 15 yıl sonra ilk kez gördüğünde çok sevindiğini belirten Sefer B., “Ama şimdi yaşadıklarımız beni çok üzdü. Olaydan sonra polis eşliğinde annesine teslim ettim. Ama oradan da ayrılmış. Kız arkadaşlarıyla bir evde kaldıklarını duydum. Polise bildirdim, bulamadılar” dedi.

Kaynak