Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş


Haberler / Yorum – Analiz
Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş
09.05.2024

Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş
    
Sokakta sahipsiz başıboş köpek olmaz, olmamalı. Bu vakıa, tabiata fıtrata, medeniyete, en basit evrensel trafik kurallarına, insan hakları evrensel değerlerine aykırıdır. Tüm kanunlar başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarını korumalıdır, bu anayasal zorunluluk ve haktır. Kanunlar hiyerarşisine göre eş durumda olan kanunlardan insanların yararına olan önceliklidir. Hayvanları merhamet adına koruyacağız, onları sokakta besleyeceğiz diye insan yaşamını hiçe sayamayız. Bu insan haklarına anayasaya uymaz. Eğitim müfredatı da insan yaşamını öncelemelidir. Hayvan sevgisi; evet bir erdem olabilir ancak sokakta başıboş köpek beslemek erdem ve fazilet değil medeniyet dışı bir olgudur. Eğitim müfredatı matematikten sosyal bilgilere kadar tüm belgeleri sokakta köpeği kutsayan metinlerden örneklerden ayıklanmalıdır.

Bu yazımızda milli eğitim bakanlığının hazırlamış olduğu Türkiye Yüzyılı Müfredat modelinde yer alan ve başıboş köpek sorunu yol açan merhamet sapmasını besleyen metinler, kavramlar tespit edilerek önerilerde bulunulmuştur. Belki tüm kaynaklar satır satır incelense de gözden kaçan hususlar olabilir. O yüzden her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021 yılının Aralık ayında yaptığı “Maalesef medyada sık sık çocuklara saldıran başıboş köpeklerin yol açtığı facialarla ilgili üzüntü verici haberlere rastlıyoruz. Öncelikle sahipsiz hayvanların yerinin, sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” beyanları Türkiye Yüzyılı müfredat modelinin içeriği ile ilgili bize yol göstermektedir.



Sorunun Kaynağı Merhamet Sapması

Sokakta insanlara, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere saldıran, zarar veren, parçalayıp öldüren sahipsiz, başıboş köpekleri besleyen kişiler, yaptıkları eylemi merhamet, vicdan gibi erdem ve fazilet değerleri ile açıklıyor hatta hayvanlar (köpekler) “Allah’ın sessiz kulları”, “onlar da sizin gibi bir ümmet” gibi cümlelerle soslu dini argümanlar kullanarak kamuoyunu toplum vicdanını manipüle ediyorlar. Hâlbuki ki irade ve akıl sahibi eşref-i mahlûkat, Allah’ın halifesi olan insanın yaşamından daha değerli ne olabilir. Yüce yaratıcı açlıktan ölmek üzere iken haram kıldığı domuz etinden insanın ölmeyecek kadar yemesine izin vermişken, insan ile köpeği bir tutan zihniyeti merhamet sapması olarak tanımlamak daha doğru olur.

Başıboş köpekler okullarda öğrencilere zarar verirken köpek beslemeyi bir erdem gibi gösteren müfredat metinleri var. Okul yolunda pek çok öğrenci hayatını kaybetti. Örneğin 2019 yılında Kayseri Hacılar ilçesinde 14 yaşında lise öğrencisi Mehmet Özer, 25 başıboş köpek tarafından parçalandı. 2023 te Bitlis’te Mustafa Erçetin, okuldan eve dönerken bir kuduz köpek tarafından ısırıldı, kuduz olup can verdi. Ankara Pursaklar ilçesinde Cahit Zarifoğlu imam Hatip Lisesi öğrencisi Enes Koca, köpekler tarafından parçalandı. Yine 2023 yılında Ankara Keçiören ilçesinde Tunahan Yılmaz, okuldan eve dönerken 25 başıboş köpek tarafından parçalandı, hayatta kaldı ancak yenilmedik uzvu kalmadı.



Sayın Cumhurbaşkanımız, medeni şehirleri olan ülkelerde olduğu gibi sokakta sahipsiz başıboş köpeklerin toplanması taraftarı. Muhtemelen yakın zamanda kanun bu yönde değişecek. Nitekim Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da başıboş sokak köpeği açıklaması yaptı ve 4 bakanlıkla çalışma olduğunu, İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik, Tarım Bakanlığı ile birlikte sokak köpeklerine bir çalışma yaptıklarını açıkladı. Yılmaz Tunç, şunları kaydetti:

“Elbette ki insanımızın can güvenliği her şeyden önemli. Bu konuda hem hayvanlarımızı koruyacak hem de insan sağlığını tehdit etmeyecek bir düzenlemeyi yapmak gerekiyor. Bu konuda Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, İçişleri ve Adalet bakanlıkları olarak ortak bir taslağımız, çalışmamız var. Bu çalışmayı gündeme getirmemiz lazım. Burada belediyelerimize, kamu kurumlarına düşen görevler var. Bu görevleri kanunda belirlemek ve ona göre hareket etmek lazım.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da başıboş sokak köpekleri konusunda yürütülen çalışmaların Meclis’in tatile girmesinden önce ele alınacağını ifade etti. Bakan Yumaklı, bu çalışmanın Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle yürütüldüğünü belirtti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Çalışma dâhilinde dünyadaki örnekler incelendi ve taslak hazırlandı. Herkes sorumluluklarını yerine getirecek, kanuni düzenleme gerekiyorsa yapacak, şimdi biz o kısımdayız” dedi.



Bu sebeple sahipsiz başıboş köpeklerin sokakta beslenmesini bir erdem, fazilet gibi göstermek insan haklarına İslam’ın eşrefi mahlûkat anlayışına aykırıdır.

Son 5 yılda sahipsiz başıboş köpekler tarafından 450 ye yakın insan öldürüldü. Başıboş köpekler yol kenarında beslendiği için 2700 trafik kazasına sebep oldu, 30 vatandaşımız kuduz nedeniyle hayatını kaybetti.

Tüm bunlar göz ardı edilip, sokakta vicdan, erdem adına öğrencilere köpek besleme, bir kap su bir kap mama mottosu ile merhamet sapmasına yol açılması kabul edilemez.

Bu yüzden matematik kitaplarında bile onlarca örnekte yer verilen sokakta köpek besleme dâhil sahipsiz başıboş köpek sorununu besleyen tüm örnek ve önermeler iptal edilmelidir. Sokak hayvanı hayvan hakları gibi hukuki olmayan tabirlerin kaldırılması sahipsiz ille de köpek örnekleri olacak ise başıboş köpek ve hayvan koruma tabirleri kullanılmalıdır.

Müfredatta yer alan sokak hayvanı/sokak hayvanları ibaresi geçen tüm metinler evcil hayvan, sahipli evcil köpek, hayvan hakkı tabiri hayvan koruma veya hayvan refahı ile “köpek maması” tabiri “köpek yemi veya köpek yiyeceği” şeklinde değiştirilmelidir.



Müfredat Belgelerinde Tespit edilen Bazı Örnekler:

1) ORTAOKUL MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi teşvik edilmektedir. Bunun yerine evcil sahipli köpek denilebilir.

Metin: “Ayrıca Sokak hayvanlarına eşit büyüklükte paketler hazırlama gibi bağlamlar ile öğrencilere hayvanlar için şefkat göstermenin ve merhamet değerinin önemi vurgulanabilir (SDB2.3, D9.3).” Sayfa 31

“Öğrencilerden ilgi duydukları toplumsal bir konu hakkında (sokak hayvanlarının barınma ve beslenme sorunu, tüketiciler için gıda güvenliği gibi) istatistiksel araştırma sürecini yürütebilecekleri toplumsal fayda veya sosyal farkındalık kazandırabilecek bir proje oluşturmaları istenebilir.”  Sayfa 156

2) SOSYAL BILGILER DERSI ÖĞRETIM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi önermesi sokak hayvanı tabiri yerine evcil köpek denilebilir.

Metin: “SB.5.4.4 Beyin fırtınası tekniği kullanılarak öğrencilerden muhtarlık, belediye, kaymakamlık veya STK ile iş birliği yapılarak giderilebilecek (okul bahçesinde ve okul yolunda güvenlik için konulması gereken tabelalar, kasisler, mahallenin güzelleştirilmesi ve temizliği, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, sokak hayvanları ile ilgili beslenme, barınma ve güvenlik önlemleri vb.) ihtiyaç veya sorunları belirlemeleri istenir ve bu ihtiyaç ve sorunlar listelenir. Öğrencilerden listedeki sorun veya ihtiyaçlardan birini seçmeleri istenir. Belirlenen sorunların giderilmesinde toplumsal dayanışma ile bireysel davranış ve tutumların önemli olduğu vurgulanarak yardımseverlik (D20.2) ve duyarlılık (D5.2) değerleri üzerinde durulur. Seçilen ihtiyacın giderilmesi veya sorunun çözüm yolları hakkında bilgi toplaması için başvurabilecekleri yazılı, görsel veya dijital kaynakları belirlemeleri istenir (SDB1.2, OB1, OB2, OB4). Sayfa 55”



3) OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemeyi teşvik eden cümle gözden geçirilmelidir. Barınaklarda veya kendi evinin bahçesinde besleme önerilebilir.

Metin: “Belirli gün ve haftalara uygun olarak örneğin, hayvanları koruma gününde hayvan barınaklarına mama toplamak. Yaşadığı mahallede hayvanların barınmasına yönelik kedi evi, köpek kulübesi, kuş yuvası gibi besleme ve korumaya yönelik etkinlikler düzenlemek.” Sayfa 125

Sonuç olarak yukarıda verilen örnekleri göz önüne alarak hükümetin 5199 sayılı hayvanların korunmasına dair kanunda yapacağı düzenleme, medeni şehirleri olan tüm ülkelerde olduğu gibi sokakta bir tane bile sahipsiz başıboş köpek olmayacağı üzerine olacaktır. Başıboş bir köpeğin bir insanı özellikle de çocuğu öldürdüğü, okul civarında köpek ısırması sonucu kuduz olup ölen çocuklar olduğu göz önüne alındığında sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemek suç olacaktır. Nitekim dünyanın her yerinde bırakın sokakta köpek beslemeyi yabani hayvanların, sincapların beslenmesi yasaktır. O halde son beş yılda 500 e yakın insanımız ölmüş, 30 kişi köpek ısırığı nedeniyle kuduz olmuş, başıboş köpekler nedeniyle 2700 trafik kazası olmuş ise eğitim müfredatımızda sokakta başıboş köpek olmaması gerektiği, sokakta başıboş köpek beslemenin merhamet değil merhamet sapması olduğunu öğretmemiz gerekiyor. Başıboş köpekler okullarından evlerine dönerken çocuklarımızı parçalarken köpek beslemeyi bir erdem gibi gösteren müfredat metinleri kabul edilemez.

Son olarak eğitim müfredatının baştan aşağı sokakta sıfır başıboş köpek politikası doğrultusunda gözden geçirilmesi elzemdir. Aksi halde Türkiye Büyük millet meclisi 5199 sayılı kanunu sokakta başıboş köpek olmaması için sıfır başıboş köpek politikasına göre değiştirdiğinde Türkiye Yüzyılı müfredat modeli, sokak hayvanı, sokakta köpek besleme, sokakta köpek kulübesi, sokak hayvanlarına mama toplama vesaire örnekleri önermeleri boşlukta kalacaktır. Bu yüzden sokakta hatta hastane ve “her okula bir can dost” projesi ile okul bahçelerinde köpek beslemenin hayvan severlik olmadığını anlatmaya başlamalı ve bir an önce bu hatadan dönülmelidir.

Mehmet Altuntaş

https://hertaraf.com/haber-basibos-kopek-sorunu-ve-turkiye-yuzyili-milli-egitim-mufredat-modeli-mehmet-altuntas-13205

Başıboş köpek sorunu – Hakan Işık

Başıboş köpek sorunu
Değerli katılımcılar köpek saldırıları ve başıboş köpekler nedeniyle yaşanan elim olayları artık sıklıkla duymaktayız. Bu nedenle Yaşanabilir Şehir Platformu olarak başıboş köpek sorununu gündemimize aldık.
Öncelikle bizim konuya eğilmemize neden olan kısmı bu nedenle yaşanan ölümlerin durmasını istememizdir. Sadece 2022 yılında bu nedenle tam 29 insanımızı kaybettik.
Allah cc. Maide suresi 32. Ayette buyur du ki! “Kim bir cana karşılık veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak sebebiyle olmaksızın bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kimseyi (ölümden kurtarırsa) bütün insanları kurtarmış gibi olur.”
Rahmetli Mahra Melin Pınar’ın annesi Derya hanımın söylediği şu sözleri asla unutmayacağım. “Bize köpeğe bir şey yapmazsanız oda size zarar vermez dediler, inandık ve bedelini kızımızın canıyla ödedik eğer köpeklerin doğası gereği saldırabileceğini bilseydim ben evladımı köpeklerin bulunduğu alana bile isteye gönderir miydim?” demişti. Bu ve benzeri olaylardan ders almak zorundayız. İnsan aklı ve mantığı ile hareket eder. 
Her yerde ve sürüler halinde dolaşan başıboş köpekler insan yaşam alanlarında serbestçe gezerken insanlar özellikle gece ve sabah erken saatlerde dışarıya bile çıkmaya çekinir oldu. Kimse ortalama 50 kilo olan bir ısırıkta insan kemiğini parçalama kabiliyetinde bir canlıyla bire bir savunmasız kalmak istemez. Doğal olarak bizlerin de hayatta kalma güdüsü ile bundan sakınmak istememiz gayet doğaldır. Biliyoruz ki tüm hayvanlar ve elbette köpekler iç güdüleriyle hareket ederler ve ne zaman nerede ne yapacakları da belli değildir. Bizim de bu tehdidin ortadan kalkmasını istememiz de gayet doğaldır.
Öncelikle sizlere yaşanan örnek teşkil edebilecek bazı olayları anlatmak istiyorum.
İlk olarak Mehmet Özer’den bahsetmek istiyorum. Kayseri’nin hacılar ilçesinde yaşayan genç bir lise öğrencisi okuldan evine dönerken arkadaşıyla birlikte yaklaşık 20 başıboş köpeğin saldırısına uğradı. Arkadaşı derin yaralara rağmen hayatta kalmayı başarsa da Mehmet maalesef hayatını kaybetti.
Benzer bir olay Ankara’nın göbeği Yenimahalle’de Semra Işık’ın başına geldi. Günün erken saatinde işine gitmek için evinden ayrılan iki çocuk annesi Semra servis beklediği sırada 15 başıboş köpeğin saldırısına uğradı ve yaşamını yitirdi.
Özellikle bu iki olayı anlatmamdaki sebep belli bir yaşın üzerinde olması ve kendilerini koruyabilecek yaştaki insanların bile bu durumda korumasız kaldığını anlatmak içindi.
Elbette yaşananlar bununla da sınırlı değil. Van da 4 yaşında Ruken Kolcu, Urfa da 6 yaşında Davut Sana, Ağrı da 2 yaşında Ali Asaf Alptekin, Karaman da 65 yaşındaki Dudu Berk, Gaziantep de 72 yaşındaki Mustafa Topal da başıboş köpeklerin saldırması sonucu yaşamlarını yitirdiler.
Ölümle sonuçlanan olaylar sadece köpeklerin saldırmasıyla da yaşanmıyor. Bir de asli unsur olarak köpeklerin neden olduğu kazalarda yitip giden canlarımız var. En yakın örneği İstanbul un göbeğinde Bakırköy de başıboş köpekler tarafından kovalanırken karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı sırada araba çarpması sonucu hayatını kaybeden Zana Rojhat CANYOVAY, henüz on yaşındaydı.
Başta da bahsettiğim, Antalya da 9 yaşında ki Mahra Melin Pınar evinin yakınındaki arsada oynarken orada bulunan 2 köpek tarafından yola kovalandı ve kamyon bacağının üzerinden geçti. Uzun süre yoğun bakımda kalan Mahra maalesef hayata tutunamadı.
Minik yavrumuzun babası Murat Pınar ve annesi Derya Pınar ın kuruculuğunu yaptığı Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği ülkemizde köpek sorunu üzerine kurulmuş ilk ve tek dernek olma özelliğini taşıyor.
Yine benzer şekilde Isparta da psikoloji bölümünde başarılı bir öğrenci olan Rabia Kallı köpeklerin kovalaması sonucu yola atladı ve geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirdi. Rabia’nın ailesi konuyu yargıya taşıdı, aldıkları raporda köpeklerin asli unsur oldukları mahkeme tutanaklarına geçti. Görüyorsunuz ki köpeklerin sokaklarda başıboş olması ısırmasa bile can kayıplarına yol açabiliyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün fakat köpeklerin yol açtığı kazalar sadece yayaları yola sürükleyip araç altında kalmasıyla sınırlı değil. Aynı zaman da başıboş köpekler nedeniyle oluşan kazalarda da her yıl birçok vatandaşımızın hayatını kaybettiğini gazete ve televizyonlarda görmekteyiz. Özellikle iki teker üzerinde yolculuk yapan insanlar nereden çıkacağı belli olmayan ve çıktıklarında gür sesle havlamaları nedeniyle temas olmasa bile ani refleks göstererek dengesini kaybederek düşebiliyor ve bu kazalarda ciddi yaralanmalar hatta ölümlere neden olabiliyor.
Bu olayların tamamında sahipli sahipsiz fark etmeksizin köpeklerin başıboş olması asli nedendir. Arada ki fark ise sahipli bir köpekte başıboş bırakıldığında insanlara zarar verirse TCK da bu bir suçtur ve karşılığında köpeğini tehlike yaratacak şekilde serbest bırakan kişi ceza alır. Fakat başıboş sahipsiz köpeklerin yol açtığı vakalarda sorumlu olan belediye, büyükşehir belediyesi ve valilik ölümlerde dahi sadece maddi tazminat yükümlülüğü altındadır. Giden bir canın maddi bir karşılığı olabilir mi?
Başıboş köpekler saldırarak sadece insanlara zarar vermiyor. Gün geçmiyor ki bir köpek sürüsü bir ağıla girmesin, bir kümese dalmasın. Özellikle küçükbaş koyun ve keçiler başta olmak üzere kanatlı hayvanları da boğarak telef ettiklerini artık sıklıkla duymaktayız.
Şehirlerimizde her isteyen bir parka kümes koyup tavuk besleyemez cezaya tabidir. Bırakın parkta beslemeyi kendi evinde, bahçesinde ya da apartman ve sitesinin ortak alanlarında bunu yaparsa hem hayvanlara el konur hem de cezai işlem uygulanır. Fakat bir istisna var ki başıboş köpekler! Bazı dernek ve stk lar bu konuyu o kadar sahiplenmiş ve köpekleri o kadar dokunulmaz kılmış ki size saldıran bir köpeği bile yaşam alanı olduğu gerekçesiyle sadece kısırlaştırma ve sözde rehabilitasyon amacıyla yerinden alıyor ve tekrar alındığı noktaya geri bırakıyor.
Bu durumu yaşayan herkes öncelikle garipsiyor elbette. Fakat 5199 sayılı kanun nedeniyle belediyeler bunu yapmak zorunda olduğunu söyleyerek insanları bu tehdit ile baş başa bırakıyor. Elbette sadece belediyelerin sorumluluğu değil, kanunun verdiği yetkiyle hayvan koruma dernekleri ve gönüllülerinin de bu konuda uyguladıkları akıl almaz baskıları belediyelere bu konuda fazla bir seçenek bırakmıyor.
Başıboş köpeklerin bire bir saldırıları ve kazaya neden olmaları dışında yarattığı başkaca sorunlara da değinmemiz gerekir ki bu aslında bir halk sağlığı sorunudur. Zoonoz ve zoonetik hastalıklar kontrolsüzce dolaşan evcil hayvanlardan insanlara birçok hastalık taşımaktadır. En çok bilineni kuduz ki daha çok kısa bir süre önce Bitlis’te 10 yaşındaki Mustafa Erçetin maalesef kuduz nedeniyle yaşamını yitirdi. Kuduz dışında kist hidatik vb birçok hastalığı da hem insanlara hem de çiftlik hayvanlarına bulaştıran başıboş köpekler halk sağlığını da ciddi anlamda tehlikeye atmaktadır.
Ben size buradan bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
İlk olarak kuduz riskli temas sayıları burada çok dikkat çekiyor. Kuduz yönetmeliği gereği kuduz riski taşıyan bir hayvan tarafından ısırılır ya da tırmalanırsanız dört doz da kuduz aşısı vurulmanız gerekiyor. Bu temaslar da kedi fare tilki gibi hayvanlar olmakla birlikte büyük çoğunluğunun köpek saldırısı sonucu olduğu hem dünya sağlık örgütü verilerinde hem de sağlık bakanlığı istatistiklerinde mevcut. Yıllara göre katlanarak artan bu temaslar köpek popülasyonun da artmasıyla yıllık 300 bin rakamını geçmiş durumda. Bu temasların iyimser bir bakış açısıyla yarısının köpekler tarafından olduğunu düşünseniz bile bu günde en az 250 insanımızın köpekler tarafından saldırıya uğradığı gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Tabi ki bir çizik bile bu teması sağlamaya yeterli olsa da vücuduna 80 dikiş atılan Ömer Efe yavrumuz da kuduz riskli temas sayılıyor, uzuv kaybı yaşayan bir vaka da kuduz riskli temas sayılıyor. Mesela yine Ankara Pursaklar’da neredeyse vücudunda ısırılmadık tek bir yer kalmayan Enes Koca yavrumuzda kuduz riskli temas kategorisine giriyor. Tabi ki bu başarılı olmuş saldırılar haricinde belki de ömür boyu bir travma yaşatacak olan fakat bir şekilde kaçmayı başaran insanlarımız ve kaçarken ağır yaralar alan hatta ölen insanlarımız bu temas kategorisin de bile değiller.
Değerli katılımcılar bu aslında küçük gibi görünen devasa bir sorun. Buradaki konuşma süreme sığmayacak birçok ayağı var. Öncelikle bu sorunun mücadelesinde köpek dediğimiz canlının bir hayvan olduğunu idrak etmek geriyor. Bir keçi koyun inek de başıboş olmayacağı gibi bu hayvanın da başıboş olmaması gerektiğini anlamalıyız. Bu bağlamda çözüm önerimizi kısaca anlatmak istiyorum.
Elbette ki bu sorunun tamamen çözümü diğer medeni ülkelerde olduğu gibi sıfır başıboş köpek politikasıdır. Elbette bugünden yarına olamayacağını bildiğimiz için ilk aşama olarak 5199 sayılı kanunun 6. Maddesinin ivedilikle insan yararına revize edilmesini talep ediyoruz. Elbette ki yaban hayatta uygulanması gereken aldığı yere geri bırakma opsiyonu evcil bir hayvan olan köpekler için istisna tutulmalı öncelikle hayvan refahı yerine insan canı korunmalıdır. Her kapının önünü besleme noktasına çeviren bir kap su bir kap mama politikası ivedilikle terk edilmeli sorumsuzca ve her yerde besleme yapılması kesinlikle yasaklanmalıdır.
Buradaki köpekler ya başka kontrol edilebilir bir besleme odağı oluşturularak oralara taşınmalı besleme odaklarının dışına çıkışları engellenmeli bulundukları alanlar doğal yaşam haline getirilerek insanlarla temasının kesilmesi sağlanmalıdır
Şunu kabul etmeliyiz ki hiçbir yasa insan canını tehlikeye atamaz atmamalı. Eğer yasada bir aksaklık var ve bu aksaklık insanların canına mal oluyorsa öncelikle insan canını korumak için gerekli çalışma acil olarak yapılmalıdır.
Elbette süreç içerisinde bu durum konusunda uzman kişilerle bir araya gelinerek sıfır başıboş köpek konusu en uygun zeminde tartışılmalı nasıl ve ne şartlarda yapılacağı uzmanlar tarafından değerlendirmelidir.
Talebimiz Anayasanın 17. Maddesinde de anlatıldığı gibi “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” o nedenle biz Devletimizden bizi ve evlatlarımızı korumasını bu tehdidi ortadan kaldırmasını talep ediyoruz. 
Bütün katılımcılardan bu konuda duyarlı olmalarını konuyu gündeme almalarını ve konu hakkında ellerinden geldiğince kamuoyu oluşturmalarını ulaşılabilecek her yere ulaşarak konunun çözümü için acil aksiyon almaları konusunda yetkilileri uyarmalarını istirham ediyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. H. Işık 18.11.2022

Kısırlaştırma bilimsel ve kanıtlamış bir yöntem değildir

Kısırlaştırma bilimsel ve kanıtlamış bir yöntem değildir. Türkiye’de kısa ve uzun vadede köpek saldırılarını önlemek için hiçbir uygulama bulunmamaktadır.  “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak” metodu sadece köpek popülasyonunu “kontrol altına alınmasını” söz veriyor, yani sokakta başıboş köpek olmasını savunuyor. “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak”, kısa adı YKB, hakkında çok fazla belirsizlik bulunmaktadır. Birincisi, başıboş köpek popülasyonunun ne kadar büyük olduğunu bilinmiyor. Yalnızca İzmir’de 2017 yılında 500.000 başıboş köpek olduğu tahmin ediliyordu (53).  İkincisi, başıboş köpek sayısının bilinmemesiyle beraber, hedef de belli değil – kaç tane köpek kısırlaştırılması gerektiğine dair hiçbir fikir yok, “kontrol altına almak” cümlesinde ifade edilenler yoruma açık.  Üstelik kedileri ve köpekleri kısırlaştırma oranları (“sokak hayvanları”) adıyla bilerek  birleştiriliyor, bu durum YKB metodunu daha da anlamsız bir hale getiriyor. Herkes verileri  isteği gibi manipüle edebiliyor. “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak” metodu gerçekten köpeklerin sayılarını azaltıyor mu, yoksa emek, zaman ve para kaybı mıdır? Bilim insanları matematiksel bir başıboş köpek popülasyonu modeli hazırladı (54). 30 yıl içinde başıboş köpek popülasyonunun ne kadar artacağını, kısırlaştırmanın etkisini ve her şeyi öne koydu. Diyelim ki, bir şehirde 35 bin başıboş köpek var.
Birinci senaryoda, her ayda en az 750 kısırlaştırma yapılacaktır, çoğu köpek (%95) kolay yakalanacaktır. Başıboş köpek sahiplendirme oranı çok düşük olduğu için, sahiplendirme popülasyonda her hangi bir değişim yaratmayacaktır. İkinci senaryoda, başıboş köpekler kendi haline bırakılacak, kısırlaştırma yapılmayacak. 10, 20 ve 30 sene sonra ne olacak bakalım: 15 sene sonra köpeklerin sayısı azalacak, fakat 30 senede tekrar artışa geçecek! İlginç bir şekilde, başıboş köpekleri kısırlaştırmazsak bile, sayılar astronomik seviyede olmayacaktır, çünkü köpekler sonsuz yaşamıyor, her yavru hayatta kalmıyor. Yani, köpek popülasyonu çizgi bozmadan düzenli olarak artacak. Birinci senaryoda, hem kısırlaştırma oranı yüksek, hem de yakalama oranı gerçek hayatın çok üstünde (mevcut yakalama oranı, popülasyon bazında en fazla %10‐20). Ona rağmen, köpek popülasyonu artacak. Eğer beslemeleri de resme katarsak, Türkiye’de başıboş köpek sayıları bu popülasyon modelinden çok daha yüksek olacağını öngörebiliriz. Sonuç olarak, maalesef ideal koşullarda bile, “Yakala‐Kısırlaştır‐Geri bırak” metodu hiç etkili değildir. Eğer Türkiye’de 10  milyon başıboş köpek olduğunu düşünürsek, 30 sene sonra sayı en az 20 milyona kadar ulaşabilir. Bu kadar emek, para ve zaman harcadığınızda alınan sonuca baktığımızda, hiçbir şey yapmamanın daha az kayıp anlamına geldiği görülmektedir. Her hangi durumda, sokaktabaşıboş köpek olduğu sürece, insanlar zarar görmeye devam edecekler. 


Yıllardır başıboş köpek sorunu anlatamadık!

Aksine yasa ile sokak köpeklerine sınırsız özgürlük tanındı, çocukların can güvenliği yok sayıldı.

Düzce’de 5 yaşındaki çocuğa pitbull saldırdı. Kafa derisi parçalanan çocuğa 4 saatlik ameliyatta 300 dikiş atıldı.

Yazıklar olsun! https://t.co/Qg3JKXLIOA

Kendilerine asla oy vermeyecek antidepresan müptelası mutsuz kadınlara ve mama tüccarı çakallara kurban ettiler milletin çocuklarını. İşin özeti bu, bütün partiler yasada uzlaştı hatta muhalefet daha fazlasını istedi. Acınası bir durum, utanç verici. Failed State işareti.

Sahipsiz köpeğin saldırdığı vatandaşa belediye tazminat ödeyecek

Konya’nın Karatay ilçesinde yaşayan bir vatandaşın, kuduz olan sahipsiz köpekler tarafından saldırıya uğramasına ilişkin davada, ilçe belediyesinin yanı sıra büyükşehir belediyesi ile valilik de sorumlu bulundu. Mahkeme, sahipsiz hayvanların korunması ile bakım ve gözetiminin valilikler, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin sorumluluğunda olduğunu belirterek, başı boş köpeklerin saldırısına uğrayan vatandaşa 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Fatih Boğaz, 6-7 sahipsiz köpeğin saldırısına uğramıştı.

Kuduz tedavisi gördü
Köpekler tarafından ısırılan ve kuduz tedavisi gören Boğaz, belediyenin görevlerini yapmadığı gerekçesiyle, Karatay Belediyesi aleyhine Konya 1. İdare Mahkemesinde 3 bin TL’lik tazminat davası açmıştı.

Belediye tazminat ödeyecek
Yargılama sonucunda mahkeme, olayda ilçe belediyesinin hizmet kusuru bulunduğuna, başı boş köpeklerin saldırması sonucu yaralanan ve tedavi gören davacının yaşadığı acı, elem ile üzüntüsünün hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

“İdare görevini yerine getirmedi”
Yerel mahkemenin kararında, insan ve çevre sağlığı açısından tehdit mahiyetinde bulunan sokak hayvanlarını toplayıp rehabilite etme konusunda davalı idarenin görevini gereği gibi yapmadığı ve kusur sorumluluğu bulunduğu belirtildi.

“Hayvanların sorumluluğu belediyelerde”
Kararda, mevzuat hükümleri gereğince, başta köpekler olmak üzere sahipsiz hayvanların korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmesi, hayvan bakım evlerinin kurulması gibi birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğuna işaret edildi. https://www.yenisafak.com/amphtml/gundem/sahipsiz-kopegin-saldirdigi-vatandasa-belediye-tazminat-odeyecek-3650756

Sarıyer’de ‘başıboş köpek’ dehşeti: Ölümden dönen genç kız belediyeye isyan etti. https://www.yenisafak.com/hayat/sariyerde-basibos-kopek-dehseti-olumden-donen-genc-kiz-belediyeye-isyan-etti-3649270

Rabia’nın annesini, Pınar’ın babasını ikna edin de görelim!

13 Mar 2022, Pazar Ersin ÇELİK Yeni Şafak

Köpek saldırıları… Geride bıraktığımız aralık ayında iki yazı yazmıştım, bu üçüncüsü. Umarım son olur. Çünkü saldırılar seri vahşete dönüştü artık. Sokaklar hiç tekin değil. İnsanların canı yanıyor. Anneler, babalar evlat acısı yaşıyor. Ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olanlar var. Ya 4 yaşındaki Asiye’ye olduğu gibi ısırılarak parçalanma vakaları yaşanıyor ya da insanlar köpek saldırılarından kaçarken araçların, kamyonların altında kalıyorlar.

Isparta’da 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Rabia Kallı’ya arkadaşıyla yürürken sokak köpeği saldırdı. Köpekten kaçmaya çalışan Rabia’ya otomobil çarptı. Ağır yaralanan ve altı gün boyunca yaşam savaşı veren genç kız 11 Mart günü hayatını kaybetti. Antalya’nın Serik ilçesinde ise köpekten kaçarken yola çıkan 10 yaşındaki Mahra Pelin Pınar’a kamyon çarptı. Ağır yaralanan Pınar’ın sağ bacağı hastanede kesildi. Pınar günlerdir yoğun bakımda ve makine yardımı olmadan nefes alamıyor.

Bir ana kuzusu hayatının baharında soldu, bir diğer ana kuzusu yaşam savaşı veriyor. Çok acı örnekler var. Cumhurbaşkanı Erdoğan üç ya önce hayvanseverlere ve belediyelere çağrı yapıp ‘tedbir alın’ demişti. Tehlikeli ırklarla ilgili yasal düzenleme de yürürlüğe girdi. Ancak sokaklar vahşi köpeklerle dolu. 2022 yılının şubat ve mart ayının ilk on gününde medyaya yansıyan köpek saldırılarını taradım. Onlarca saldırı var.Birkaç vakayı sizlere aktarmak istiyorum. Yaşananlar korkunç.

13 Şubat: Bingöl’de imamlık yapan Mehmet Çakar, sabah namazının ardından evine dönerken sokak köpeklerinin saldırısına uğradı. Bacağından yaralanan Çakar, kendi imkanlarıyla köpeklerden kurtularak Bingöl Devlet Hastanesi’ne gitti. Sokak köpeklerinin aynı saatlerde aynı mahallede bir hastane personeli ile bir kadına daha saldırdığı öğrenildi.

16 Şubat: İstanbul Beyoğlu’nda ağızlıksız gezdirilen Pitbull cinsi köpek sokakta yürüyen Muzaffer Akçayır’a saldırdı. Ayağından, ellerinden ve sırtından ısırılan Akçayır’ı kurtarmak için gelen iki kişi daha köpek tarafından ısırıldı.

16 Şubat: Mardin’in Derik ilçesinde okuldan dönen 4 öğrenci ile yoldan geçen 3 kişiye sokak köpekleri saldırdı. Köpeklere mahalle halkı müdahale etti. Çeşitli yerlerinden ısırılan yedi kişi de hastaneye kaldırıldı.

18 Şubat: Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde sabah okula gittiği sırada başıboş köpek sürüsünün saldırısına uğrayan 11 yaşındaki Ali Yağmur’u o esnada arabasıyla yoldan geçen bir kişi kurtardı.

19 Şubat: Tokat’ın Sulusaray ilçesinde ekmek almak için fırına giden 12 yaşındaki Berat Sunar sokak köpeğinin saldırısına uğradı. Yüzü kanlar içinde kalan çocuk kuzeninin köpeğe müdahalesi ile kurtuldu.

Oturup liste yapsam sayfa yetmez. Haber merkezimize hemen her gün en az bir köpek saldırısı haberi düşüyor. Vahşet anlarının görüntüleri yayınlanıyor. Türkiye’de son 6 ayda 100’e yakın köpek saldırısı yaşanmış. İnsanlar canlarından olmuşlar. Hayatlarının geri kalanlarını engelli bir şekilde devam edecek olanlar var.

Tablo ortada ve nedense kimseler oralı olmuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan en yüksek perdeden söyledi. Belediyelere talimat verdi lakin görülüyor ki uygulamada sorunlar var. Nedeni ise baskı ortamı. Hayvansever dernekleri sokak köpeklerine yönelik tedbirler alan yetkilileri hedef gösteriyor. Bana da yazılarımdan sonra onlarca mesaj gönderdiler. ‘Cani’ ilan ettiler. Görseniz ne beddualar yazıyorlar. İnsan hayatının her şeyin üzerinde olduğunu anlatmaya çalışanı hayvan düşmanı ilan ediyorlar. İstanbul’da sokak köpeklerini barınağa götürmek için toplayan bir ilçenin belediye başkan yardımcısını hazırladıkları ‘katil’ yazılı afişlerle tehdit ettiler. Akıl almaz bir baskı var. Belediyeler sosyal medyaya düşmekten çekiniyorlar. Bu lobinin taarruzlarıyla uğraşmak istemiyorlar. Diğer taraftan “bu kadar saldırı var neden kamuoyu oluşmuyor” deniliyor. Oluşmaz tabi. Aksine kamuoyu, baskı altına alınmış vaziyette. Öyle bir sindirme ki bu, yetkisi olanlar bile “sokak köpeklerini toplarsak hayvan hakları savunucularının hedefi oluruz” korkusundan adım atamıyorlar.

Genç kızlar köpek saldırı yüzünden ölüyorlar. Çocuklar ağır yaralanıyorlar. Travmayı, şoku, dehşeti, vahşeti herkes izliyor. Ajanslara düşen haberler ve sosyal medyada birkaç tepki paylaşımı dışında gündeme gelmiyor köpek saldırıları. Televizyon programlarına çıkan hayvan hakları savunucuları, insanların köpek saldırılarından kaynaklı ölümlerini konuşmak bile istemiyorlar. O konulara hiç girmiyorlar ve aksine ‘sokak köpekleriyle neden yaşamamız gerektiğini’ güzel güzel anlatıp, vicdan satıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde İsmail Kılıçarslan da yazmıştı. Sokak köpekleri meselesine sadece hayvansever hassasiyetiyle bakmamalıyız. Bu köpekler bir yandan da sektöre dönüştürüldü. Çıkarılan yaygaranın altında ekonomik rant var. ‘Mama lobisi’ denilen mekanizma sokaklara, vicdanlara ve hatta belediyelere çökmüş vaziyette. Bu mesele kontrolden çıkmaya başladı. Sosyal medyada linç edilmeyi göze alarak yazıyorum; Türkiye kamuoyu ve yerel yöneticileri sokakları yaşanmaz hale getiren sokak köpeği lobilerine teslim olmuş durumda. O önlenemez, bastırılamaz, insandan yüce tuttukları köpek sevgilerini; Rabia’nın yüreği kor ateş gibi yanan annesine, Pınar’ın bir nefes sıhhat bekleyen babasına anlatsınlar, acılarını dindirsinler de görelim. Maalesef umurlarında bile değil. Bu ülkede bir genç kız sokak köpeklerinden kaçarken hayatını kaybetti. Birileri çıkıp ‘artık yeter, bu vahşetler son bulsun’ demeli.

Kaynak: https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/rabianin-annesini-pinarin-babasini-ikna-edin-de-gorelim-2062266

SOKAK KÖPEKLERİ Mİ SOKAK MAGANDALARI MI?

M. Ziya Gümüş

SOKAK KÖPEKLERİ Mİ SOKAK MAGANDALARI MI?

Bir dönem Twitter’da haftanın her günü için açılan taglar vardı. #Pazartesi #Salı… gibi… Ülkede de aynen buna benzer gündem maddeleri veya sabiteler vardır. Mesela dünya ana dil gününde herkes anadilini hatırlar, yazarlar bu konuda yazılar yazarlar, çizerler çizgi çizerler, ozanlar türkü söylerler…

Dünya barış günü gelir, barış yazıları yazar, barış türkülerini söyleriz. Kısacası günün anlam ve önemine binaen yazar, çizer senenin sonunu getiririz.

Bir de küllenmeye yüz tutan gündem maddelerimiz vardır. Bir rüzgâr gelir, küllenmeye yüz tutan bu ateşe körük olur, kor ateş haline çevirip yüreklere düşürür, gündem olur. Buna misal de zaman zaman sağa sola saldıran şu sokak köpeklerini ve pitbull gibi köpek cinslerini getirebiliriz. Birkaç hafta önce Gaziantep’te köpek saldırısına maruz kalıp yüzü parçalanan kız çocuğu nedeniyle şu başıboş, avare köpekler yine gündem maddelerimizden bir tanesiydi.

Hepimiz “Gündeme takılmamak gerekir” diye bir cümleyi duymuşuzdur. Ben de gündeme takılmayayım, gündemde sokak köpekleri yokken şu köpekler meselesine değineyim dedim; ama o da ne! Yazımın bu kısmına geldiğimde yukarıda sözünü ettiğimiz rüzgâr esti, yine çok sayıda saldırı haberleri ajanslara düştü.

Kendi aramızda da zaman zaman sokak köpeklerini konuşuyoruz. Bu sohbetlerde mutlaka “Arkadaş! Köpeklere dokunamıyoruz. Köpekler insanlardan daha fazla değere bindi” benzeri bir cümle de kuruyoruzdur.

Toplumun büyük kesiminde ülkede bir şeylerin ters gittiği kanısı vardır. Şu ters giden şeylere şu avare, sokak köpekleri meselesini de eklemek mümkün.

Mesela fıkraların gerçeğe dönüşmesi bir şeylerin ters gittiğinin işaretidir. Anlatılır ki adamın biri donun düştüğü, soğuk bir kış günü yabancısı olduğu bir köye gider. Köpekler bu yabancıyı görünce ona doğru gelip havlamaya başlarlar. Adam kendini korumak için yerden bir taş almaya çalışır. Ama ne görsün! Soğuktan taşlar yere yapışmış. İşte o zaman da tarihe geçen ve hepinizin bir şekilde duymuş olduğu o antika sözü söylemiş; “Burada taşları bağlamışlar, köpekleri salıvermişler”

Elimiz bağlı olsa da dilimiz bağlı değil. Öyleyse;

1-Sahipsiz sokak köpekleri konusunda gürültü çıkaran,  sahipsizlerin sahibiyiz diyen güruha birer köpek zimmetlenmelidir.

2-Sokak köpekleri iktidar boşluğundan istifade ederek örgütlenmişler. Sokak köpekleri ülkeyi parçalamasa da, insanımızı parçalayan birer terörist olmuş, alan kapmışlardır. Terörle Mücadele Kanununa bir ekleme yapılmalı, yaptıkları eylemler karşılıksız bırakılmamalıdır.

3- 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu diye bir kanunumuz varmış. İnsanları köpeklerden koruyacak bir kanun da çıkarılmalıdır.

4-Sokak köpekleri sorunu, bir güvenlik ve asayiş sorunu halini aldığı bilinmelidir.

5-Köpek saldırılarına karşı TSK hareket geçmelidir.

6-Türkiye’nin büyümesi ile köpeklerin çoğalıp büyümeleri arasında görülen düz orantı hayra yorumlanmamalıdır.

7-“Önce İnsan” mottosu, yerini “Önce Hayvan” mottosuna bırakmamalıdır.

8-Daha önce köpeğin insanı ısırması haber değildi, insanın köpeği ısırması haberdi. Artık köpeklerin insanları sık sık ısırmaları üstelik haber olmaları onların da sosyolojileriyle beraber psikolojilerinin bozulmasının işareti olduğu cihetiyle üzerinde düşünülmelidir.

9-Sokak köpeklerinin koskoca ülkenin ana gündem maddelerinden biri haline gelmesi, ülkeye yakışmamakta ve 2053 hedeflerini riske ettiği görülmelidir.  

10-Millet “Sokak köpekleriyle yaşamayı öğrenmeliyiz” çaresizliğine itilmemelidir.

11-“Sokak köpekleri… hastanelik etti” gibi haberlerden köpeklerin sadece terörist olmadıklarını aynı zamanda çete-maganda oldukları da görülmelidir.

12-Sokak köpekleriyle senkronize havlayan köpekler arasına bir set çekilmelidir.

13-Zenginlerin sitelerinde sokak köpeklerine pek rastlanmaması bir zenginin, bir kodamanın çocuğuna saldırmamaları dikkate değerdir. Bu nedenle zenginlerin sesi çıkmamakta, fakiri de kimse duymamaktadır. Sosyal devlet üzerine düşeni yapmalı, köpeklere ve zamlara karşı fakirin elinden tutmalıdır.

Konumuz köpekler iken zam da nereden çıktı? diye soracak olursanız, aklımızdan çıkmıyor ki!

https://dogruhaber.com.tr/yazar/m-ziya-gumus/18225-sokak-kopekleri-mi-sokak-magandalari-mi/

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan 81 ile sahipsiz hayvanlarla ilgili genelge

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, son dönemde insan yaşamını tehdit eden sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla ilgili önlemler kapsamında hazırladığı genelgeyi 81 il valiliklerine ve tüm belediyelere gönderdi. Genelgede, 17 önleme yer verildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; son dönemde insan yaşamını tehdit eden sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla ilgili önlemler kapsamında hazırladığı genelgeyi 81 il valiliklerine ve tüm belediyelere gönderdi.

17 ÖNLEM

Genelgede belediyelerce alınması istenen önlemler şöyle sıralandı:

1- 5199 sayılı Kanun uyarınca üretimi, sahiplenilmesi, sahiplendirilmesi, barındırılması, beslenmesi, takas edilmesi, sergilenmesi, hediye edilmesi ve ülkemize girişi, satışı ve reklamı yasak olan tehlike arz eden hayvanlar (Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully) ile ilgili belediyelerimizce denetimlerin 7/24 esasıyla yapılması; bu hayvanlardan sahiplenilmemiş olanlara ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde el konulması ve belediyelerimizce hayvan bakımevine götürülerek rehabilite edilmesi ve bakımevlerinde tutulması,

AĞIZLIK VE TASMA TAKMA ZORUNLULUĞU

2- Tehlike arz eden bu hayvanlardan 5199 sayılı Kanunda ve Tarım ve Orman Bakanlığının 7.12.2021 tarihli ve 2021/48 sayılı Genelgesinde gösterilen usulde sahiplenilmiş olanlar bakımından ise ağızlık ve tasma takma zorunluluğu ile halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ve çocuk oyun alanları ve parklarına girme yasağına kati suretle uyulmasının sağlanması; bu yasağın ikinci defa ihlalinde ise bu hayvanlara ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde el konulması ve bu hayvanların hayvan bakımevine götürülerek rehabilite edilmesi ve bu bakımevlerinde tutulması,

3- Tehlike arz eden bu hayvanların sahiplerinin kendi istekleri ile en yakın bakımevine bırakılmak istenmesi halinde taleplerinin geciktirilmeksizin yerine getirilerek rehabilite edildikten sonra bakımevlerinde tutulması,

REHABİLİTE EDİLMEDEN HİÇBİRİNİN ALINDIKLARI ORTAMA BIRAKILMAMASI…

4- Sahipli veya sahipsiz olması fark etmeksizin tehlike arz eden hayvanlarla ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde denetimlerin sıklaştırılarak herhangi bir mağduriyete veya suistimale mahal verilmemesi,

5- Hayvan barınaklarına getirilen sahipsiz hayvanların tedavi ve parazit mücadelesinin yapılması, aşılanması, kısırlaştırılması ve dijital kimliklendirme yöntemleriyle işaretlenmesi yoluyla rehabilitasyonunun yapılması,

6- Bakımevlerinde rehabilite edilen hayvanların ilgili veri tabanına kaydedilmesi ve rehabilite edilmeden hiçbirinin alındıkları ortama bırakılmaması,

7- Henüz rehabilite edilmemiş sahipsiz köpeklerin, belediyelerce hayvan bakımevlerinde veya geçici ünitelerde kısırlaştırılarak veri tabanına kaydedilmesi; geçici ünitelerde yapılan kısırlaştırmalar sonrasında, hayvanların alındıkları ortama bırakılmadan önce sağlıklarına kavuşmaları için gerekli tedbirlerin alınması,

8- Belediyelerimizin sahipsiz hayvan toplama ekibinin çalışması veya herhangi bir ihbar sonucu sahipsiz hayvanların tespiti halinde bu hayvanların barınaklara götürülmesi, hayvan bakımevi kurma zorunluluğu bulunmayan belediyelerimizin ise en yakın bakımevine götürüp teslim etmesi,

ÇABUK BOZULMAYAN YİYECEK VE SU BULUNDURULMASI…

9- 5199 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi uyarınca belediyelerin bütçelerinden ayırmak zorunda olduğu kaynağın sahipsiz hayvanların kısırlaştırma işlemlerinin yürütülmesi amacına yönelik kullanılmasına önem verilmesi; konuyla ilgili belirlenen oranlar asgari oranlar olduğundan belediyelerimizce konunun önemine binaen hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, malî durum ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak bu payların daha yüksek oranlarda belirlenmesine öncelik verilmesi,

10- Sahipsiz hayvanlardan yiyecek bulmakta zorlananlar için konutlar ve insan ikametine mahsus diğer yerler ile trafik güvenliğini tehdit etmeyecek noktalarda düzenli olarak hayvanlara uygun, çabuk bozulmayan yiyecek ve su bulundurulması,

11- Sahipsiz hayvanların beslenmesi amacıyla, bölgesinde bulunan gıda üretimi veya tüketimi faaliyetiyle iştigal eden yerlerde oluşan hayvan beslemeye elverişli besin maddelerinin toplanarak bunların hayvanların tüketimine uygun hale getirilmesi için gerekli çalışmaların yürütülmesi,

SAHİPSİZ VE TEHLİKE ARZ EDEN HAYVANLARIN YAŞAMA HAKKININ İHLAL EDİLMEMESİ…

12- Bakımevlerinde bulunan sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesi için ilân panoları ile internet ortamı ve diğer uygun görülen yayın organlarında duyuru yapılması,

13- Sahipsiz hayvanlarla ilgili icra edilecek faaliyetlerde il hayvanları koruma kurulu ile eşgüdüm ve gönüllü kuruluşlarla iş birliği içinde hareket edilmesine özen gösterilmesi,

14- Hayvan bakımevlerinin kurulması ve işletilmesi ile ilgili bedelsiz taşınmaz tahsisi dâhil Bakanlığımız görev ve yetki alanında kalan hususlarda Bakanlığımızca gerekli destek ve kolaylık sağlanacak olup bu doğrultuda belediyelerimizin süreci Bakanlığımızla iş birliği içinde yürütmesi,

15- Belediyelerimizce hayvan bakımevlerinin bir an önce yapılması, personelin temin edilmesi ve tefrişi ile ilgili varsa eksikliklerin hızlıca giderilmesi ve hayvan bakımevlerinin tam kapasitede hizmet vermesinin sağlanması,

16- İlgili Kanunlar ve bu Genelge kapsamında kendilerine tevdi edilen görev ve sorumlulukları yerine getirmediği veya bunlara aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilen belediyelerin hukuki ve/veya cezai sorumlulukları doğacağından, belediyelerimizce konuyla ilgili görev ve sorumlulukların titizlikle ve öncelikle yerine getirilmesi,

17- Belediyelerimizce bu genelge hükümlerinin uygulanmasında alınacak tedbirlerle sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanların yaşama hakkının ihlal edilmemesi, bununla beraber son dönemde bu hayvanların sebep olduğu ve insan yaşamını tehdit eden üzücü hadiselerin tekrar yaşanmaması ve vatandaşlarımızın bilhassa çocuklarımızın can güvenliğinin temini amacıyla bu tedbirlerin uygulanmasında herhangi bir aksaklığa kesinlikle mahal verilmemesini arz ederim.

https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/cevre-ve-sehircilik-bakanligindan-81-ile-sahipsiz-hayvanlarla-ilgili-genelge-6852417/

Emekli öğretmen Muhammet Ebik’i Başıboş köpekler yatağa mahkum etti!

Başıboş köpekler yatağa mahkum etti! Hayalleri paramparça oldu
Emekli öğretmen Muhammet Ebik, köyünde şirin bir ev yapmıştı. Hayatının geri kalanını orada geçirecekti. Ancak başıboş köpeklerin saldırısından kaçarken düştü ve beyin kanaması geçirdi. İki yıldır da yatağa mahkum yaşıyor.

Karabük’te bankamatikten para çekmeye gittiği sırada başıboş köpeğin saldırısına uğrayan emekli öğretmen Muhammet Ebik, o günden sonra felçli olarak devam ettiği hayatına eşi Mübarra Ebik’in desteğiyle tutunuyor. Kaderlerini ‘O yatağa ben ona mahkûm oldum’ diye tanımlayan Ebik, “Eşim emekli öğretmendi fakat artık adını dahi yazamıyor.” dedi.

Türkiye’de başıboş sokak köpeklerinin hayattan kopardığı insanların sayısı her geçen gün artıyor. Yiten canların yanı sıra bu saldırılardan ağır hasarlar alıp, hayatlarında açılan derin çukurlarda yaşam mücadelesi verenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Emekli öğretmen Muhammet Ebik’de bu mağdurlardan sadece birisi. Sokak köpeğinin saldırısından kaçarken düşerek beyin kanaması geçiren Ebik, artık eşi Mübarra Ebik’in yardımıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Diriliş Postası olarak Mübarra Ebik’e mikrofon uzatıp, eşinin yaşadıklarını ve hayat mücadelelerinin nasıl devam ettiğini sorduk.

“SESLENDİM AMA BENİ DUYMADI”

Olay nasıl ve nerede gerçekleşti?

Eşimle beraber 16 Nisan 2019 tarihinde Karabük Merkez’de bulunan Güven Kavşağı’nda bankamatiğe gittik. Ben arabada bekliyordum. Orada 2 bekçi ve bir polis nöbet tutuyordu. Biraz sonra polislerden biri saat 22.30 arabanın dörtlü ışıklarının yanmasından birini beklediğimi tahmin edip yanıma geldi ve haber verdi. Eşimin yanına vardığımızda şoka girdiğini, yüzünün ve çenesinin şiştiğini gördüm. Seslendim ama beni duymadı. Oradakilerim çağırdığı ambulansla Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittik. Şoktan kurtuldu ama çene kırığından ağzına spanç konmuştu. Bunun için konuşamıyordu. Ancak beyin cerrahi olan doktorun komutlarına uydu. Çekilen tomografi sonucunda beyin kanaması olduğunu ve müşahede altına kalması gerektiği söylendi. Daha sonra yoğun bakıma alındı.

“BANA GÖZYAŞLARIYLA CEVAP VERDİ”

Hastanedeki süreçte neler yaşadınız?

Yoğun bakımdayken bilinç bulanıklığı ve kusma belirtisiyle kanama çoğalmış. Acil ameliyata aldılar. Üç saat sonra ameliyattan çıktı. Doktor ameliyattan çıktıktan sonra ‘Her şeye hazırlıklı olun, çok ciddi bir kanama geçirdi’ dedi. Kafatası karın boşluğuna konulmuştu. Uzun süre hayati riski devam etti. 46’ncı güne kadar bilinci yerinde değildi. Uzun süre yatmaktan vücudunda ikinci derece yanıklar oluşmaya başladı. O gün yoğun bakımda yanına girdim. Onunla konuşurken yüzüme bakıp ağladı. Biraz da olsa bilinç oluştuğuna dair sinyaller verdi.

“ARABAYLA GİTTİĞİMİZ KARABÜK’TEN AMBULANSA DÖNDÜK”

67’nci günün sonunda arabamızla gittiğimiz Karabük’ten ambulansla İstanbul’a döndük. Uzun bir süre birini gördüğünde ağladığından bilincinin olduğunu anlıyorduk. Gözleri yine boş bakıyordu. Hatta doktor bile hâlâ gördüğünden emin değildi. Uzun süre Bahçelievler Fizik Tedavi Hastanesi’nde tedavi oldu. Bu arada yavaş yavaş normal beslenmeye başladı. Tedavilerle biraz oturma pozisyonu kazandı. Biraz da bizim desteğimizle yürümeye başladı.

‘O ANI TEKRAR YAŞIYORUM’
BENZER saldırıları duyunca aynı anları yeniden yaşadığını belirten Müberra Ebik, “Yoğun bakımın kapısında 47 gün beklemek anlatılamaz. Her kapı açıldığında ölüm haberi mi verecekler sanıyorsunuz. Adınız başka sebeple çağırdıklarında ölüm haberi sanıyorsunuz. İmkânım olsa benzeri olay yaşayan herkesin yanına giderim. Hangi şehirde olursa olsun. Eşimi bırakamam, yoksa mesafenin önemi yok.” diye konuştu.

“BİR HAFTA İKİ BEYİN AMELİYATI GEÇİRDİ”

12 Aralık 2019’da tekrar Karabük’e gittik. Kafatası karından alıp tekrar yerine konulacaktı. Ameliyat gerçekleşti. Ancak ikinci gün yeni bir kanama oldu. Tekrar yoğun bakıma kaldırıldı. Bir hafta ilaçla kanamayı durdurmaya çalıştılar. Ama sonuç vermedi. 19 Aralık 2019’da doktor tekrar ameliyata almaları gerektiğini ve çok acil olduğunu söyledi. ‘Kim görmek istiyorsa görsün, ameliyattan sağ çıkması çok zayıf ihtimal.’ dedi. Ve acil ameliyata alındı. Sanki vedalaşmıştık. Yeniden kafatası alındı ve yeniden ameliyat edildi. Bir haftada iki kere beyin ameliyatı geçirdi.

“KATETTİĞİMİZ MESAFE SIFIRLANDI”

İkinci ameliyat sonrası sağlığında değişim oldu mu?

Son ameliyattan da güçlü bir şekilde çıktı. Ama kat ettiğimiz o mesafe tekrar sıfırlandı. Oturma pozisyonunu bile kaybetti. Bu defa da bir ay hastanede kaldık. Hastanede bir de enfeksiyon kaptı. Bir ayın sonunda tekrar ambulansla İstanbul’a döndük. Zira Karabük’e ikinci gidişimizde de aracımızda oturur pozisyonda gitmiştik.

“EŞİM BANA BAĞIMLI”

Şuan eşimin sağ tarafı felçli. Baston ve tabi ki benim desteğimle ancak 20 adım kadar yürüyebiliyor. Önüne gelen yemeği ve suyu sol kolu yardımıyla tüketiyor. Beni anlıyor ama tam değil. Konuşamıyor. İhtiyaçlarını işaret ederek bile ifade edemiyor. Eşim emekli öğretmen fakat adını dahi şuan yazamıyor. Oturduğu yerde hareket edemiyor. Yüzde yüz bana bağımlı. Bundan daha iyi olacağını sanmıyorum. Geriye gitmesin diye mücadele ediyorum.

‘HER CANLI KENDİ ALANINDA YAŞAMALI’
YETKILILERIN her köşe başına mama konmasını yasaklaması gerektiğini ifade eden Ebik, “Adım başı mama konmasa bu kadar çoğalmazlar. Mutlaka bu hayvanların kısırlaştırılması gerekiyor. Tabii ki her canlının yaşama hakkı var. Ama kendi alanlarında yaşamalılar. Evimize fare gelse yok etmeyecek miyiz? Köpeklerin ne üstünlüğü var diğer hayvanlardan? Düpedüz yaşam alanlarımızı işgal ediyorlar.” ifadelerini kullandı.

“İMKÂNSIZLIK YÜZÜNDEN ENGELLERİ AŞAMIYORUZ”

İstanbul’a geldikten sonra yeniden fizik tedaviye başladık. Maddi imkânlar dâhilinde fizik tedaviye hala devam ediyoruz. Şu anki halinden geriye gitmemesi için haftada en az 4 gün fizik tedavi yapılması gerekiyor. Fizik tedavinin seansı 250 lira. Bu da imkan meselesi. Konuşma terapisti ile biraz mesafe alınabildik. Daha önce üç seans almıştık. Anlaması güçlendi. Fakat onundan seansı da 250 lira. Maalesef bu da imkân meselesi.

“TÜM HAYALLERİNİ EMEKLİLİĞE SAKLAMIŞTI”
Kaza yaşanmadan önce nasıl bir hayatınız vardı?

Eşim meslek lisesinde metal bölümünde öğretmendi. Bütün hayallerini emekliliğine saklamıştı. Köyde bahçe içinde minik şirin bir ev yaptı. Planından, projesine, işçiliğinde bizzat çalıştı. Bir çocuk heyecanı ile gece gündüz ev bitsin diye uğraştı.

‘O YATAĞA, BEN ONA MAHKÛM OLDUM’
ÇOK heves ederek yaptığı evde eşiyle beraber sağlıkla şekilde 21 gün oturabildiklerini söyleyen Epik, “21’inci gün de maalesef bu kaza oldu. Ve hayatımızın tüm akışı değişti. O yatağa ben ona mahkum oldum. Uyuma saatime varana kadar ona bağlıyım. Onu bırakıp bir yere gitmem mümkün değil. Konuşamıyor bile. Yani aynı zamanda yalnızlaştım. Bu da manen kaybettiklerim. Kısacası eşimdi çocuğum oldu. 62 yaşında bir çocuk.” şeklinde konuştu.

Kaynak:https://m.haber7.com/guncel/haber/3176798-basibos-kopekler-yataga-mahkum-etti-hayalleri-paramparca-oldu

Y.Akit: “Sosyal medyada #KöpekSorunu gündem oldu.”

Daha binlerce mağdur var, vatandaşlardan büyük tepki! Sosyal medyada #KöpekSorunu gündem oldu.

Son günlerde yaşanan köpek saldırılarının ardından minik Asiye Ateş’in de ağır yaralanması vatandaşların tepkisini çığ gibi artırdı.

Gaziantep'te 4 yaşındaki kız çocuğu, başı boş bir şekilde site yöneticisi tarafından sitede beslenen iki pitbull cinsi köpeğin saldırısı sonrası hastanede yaşam mücadelesi verirken sosyal medyada büyük tepkiler gelmeye devam ediyor.

Gaziantep’te 4 yaşındaki kız çocuğu, başı boş bir şekilde site yöneticisi tarafından sitede beslenen iki pitbull cinsi köpeğin saldırısı sonrası hastanede yaşam mücadelesi verirken sosyal medyada büyük tepkiler gelmeye devam ediyor.

Şarkıcı Ayça Tekindor’un “Bak bir daha sek söylüyorum: Hepimiz ölelim, hayvanlar yaşasın” paylaşımıyla “hayvansever” maskeli “itçi” tayfanın, ölen ve yaralanan çocukların umurlarında olmadığı alenen görüldü.

Batı tarafından fonlanan ve sokakları terörize etmeyi amaçlayan hayvan derneklerinin dikkate alınmamasını isteyen vatandaşlar, sosyal medyadaki hesaplarından yaşanan köpek saldırılarına olan tepkilerini dile getiriyor.

Batı tarafından fonlanan ve sokakları terörize etmeyi amaçlayan hayvan derneklerinin dikkate alınmamasını isteyen vatandaşlar, sosyal medyadaki hesaplarından yaşanan köpek saldırılarına olan tepkilerini dile getiriyor.

Onbinlerce tweet atılan

Onbinlerce tweet atılan “#KöpekSorunu” etiketiyle yaşanan saldırıları gözler önüne seren vatandaşlar, çocuklar için güvenli sokaklar ve parklar istediklerini vurguluyor.

Köpek sorununun Türkiye'nin dört bir yanında sürdüğünü söyleyen sosyal medya kullanıcıları, asıl sorumluların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bahsettiği 'Beyaz Türkler'in satın aldıkları köpekleri sokaklara bırakmasıyla ortaya çıktığını belirtiyor.

Köpek sorununun Türkiye’nin dört bir yanında sürdüğünü söyleyen sosyal medya kullanıcıları, asıl sorumluların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bahsettiği ‘Beyaz Türkler’in satın aldıkları köpekleri sokaklara bırakmasıyla ortaya çıktığını belirtiyor.

İşte vatandaşların gösterdiği o tepkilerden bazıları...

İşte vatandaşların gösterdiği o tepkilerden bazıları… Aşağıdaki linki tıklayınız..👇👇

https://m.yeniakit.com.tr/foto-galeri/daha-binlerce-magdur-var-vatandaslardan-buyuk-tepki-sosyal-medyada-kopeksorunu-gundem-oldu-33594/6

Prof. Dr. Şağdan Başkaya: “Başıboş köpeklerle ilgili yasal düzenleme şart”

Prof. Dr. Şağdan Başkaya: “Başıboş köpeklerle ilgili yasal düzenleme şart”

Türkiye’de son dönemde yaşanan köpek saldırıları ile ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Uzmanı Prof.
Türkiye’de son dönemde yaşanan köpek saldırıları ile ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Uzmanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, başı boş köpeklerle ilgili yasal düzenleme getirilmesini istedi.

Başıboş köpekler, insanları ve yaban hayatını yani bütün ekosistemi tehdit ettiğine dikkat çeken Başkaya “Başıboş köpekler insan desteğini arkalarına alarak, hem insanlara, hem de yaban hayvanlarına ciddi zararlar veriyorlar. 2004 yılında çıkan Hayvanları Koruma Kanunumuzda, daha yeni, Temmuz 2021’de yapılan değişiklikler ile, konu daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Bu yasal düzenlemeyle, köpeklerin bakımı yapılıp, aşılayıp, çipleyerek tekrar sokağa salınmaları, eskisinden daha güçlü bir yapıya büründürülmüştür. Böylece, sorunların daha da büyümesine çok büyük destek verilmiştir. Yasamızdaki tanımlamalar yanlıştır. Sahipsiz evcil hayvan diye bir tanımlama olmaz. Evcil hayvan sahipsiz ve başıboş olmaz. Doğal ekosistemlerde, şehirlerde veya kırsalda dolaşmaz. Başıboş köpekler, insanları doğrudan veya dolaylı olarak öldürüyorlar, yaralıyorlar, travmalara sebep oluyorlar, korkutuyorlar, hastalıklara sebep oluyorlar, sosyal çatışmalara yol açıyorlar, ilave iş yüküne ve ekonomik kayıplara sebep oluyorlar. Ayrıca, başıboş köpekler, yaban hayvanlarını avlıyor, ekosistemin dengesini bozuyor, diğer yırtıcılarla rekabet ediyor, kendilerine yakın türlerin genetik yapısını bozuyorlar ve insanlar ile hayvanlara ölümcül hastalıklar bulaştırıyorlar” dedi.

“Ne zaman ki bir insanımızın başına istenmeyen bir olay geliyor”

Başıboş köpeklerin sokaklarda beslenmesi ile ilgili olarak, yazılı, görsel ve işitsel bütün basın araçlarında, yıllardır son sürat yanlış reklamlar yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Şağdan Başkaya “Yasa çıkmadan da, bu konunun ciddiyetini son 30 yıldır derslerde, toplantılarda, basında ve bilimsel ortamlarda sürekli dile getirmemize rağmen söylediklerimizi duyuramadık. Ne zaman ki bir insanımızın başına istenmeyen bir olay geliyor, konu o zaman tekrar kamuoyunun gündemine cılız bir biçimde geliyor. Ardından, konu soğutularak tekrar unutuluyor ve maalesef sokakta köpek besleme reklamları tekrar başlıyor. Öyle ki, ilgili Bakanlık, Belediyeler, Jandarma Teşkilatımız, Milli Eğitim Bakanlığımız ve diğerleri sokaklara köpek kulübesi ve suluk koyma yarışına girmiş durumdalar” diye konuştu.

“Başıboş köpek sorunu konusunda, maalesef, üniversitelerimiz de çok suskun” diyen Başkaya “Şahsen, her açıklamamamızdan sonra, CİMER gibi birçok mecrada, hakkımızda yapılan tuhaf ve bomboş şikayetlere cevap yazmak epey zamanımızı ve emeğimizi çalsa da, susacak değiliz. Hocalar olarak susmamalıyız, destek veya karşıt görüşümüz varsa söylemeliyiz. Hükümetimizin onca güzel icraatı yanında, yanlış olduğunu düşündüğümüz başıboş köpek sorununu derinleştiren icraatlarını eleştirebilmeliyiz. En önemlisi, çözüm önerileri sunmalıyız” şeklinde konuştu.

“Başıboş köpek olmamalıdır”

Bakanlıkların, Belediyelerin ve STK’ların sokaklarda veya kırsalda başıboş kedi ve köpek beslemesine son verilmesi gerektiğini kaydeden Başkaya “Başıboş kedi ve köpek bakımı belediyelerin ve devletin bir icraatı olmaktan çıkarılmalıdır. Devletimiz, alım, satım, üretim, besleme gibi her konuda genel olarak denetleyici konumunda olmalıdır. Gerekli yerlerde, gerçek hayvanseverlerin, devlet kontrolünde barınak işletmesi desteklenmelidir. Belediyeler, alan gösterme, su giderleri gibi konularda barınaklara yardımcı olabilmelidir. Barınaklardaki standartlar, bakım koşulları ve sahiplendirme konularında Batı Avrupa ve ABD’deki uygun örneklerden istifade edilmelidir” ifadelerini kullandı.

Kaynak:https://www.iha.com.tr/trabzon-haberleri/prof-dr-sagdan-baskaya-basibos-kopeklerle-ilgili-yasal-duzenleme-sart-3413355/

Başıboş sokak köpekleri güvenlik sorununa dönüştü

Başıboş sokak köpekleri güvenlik sorununa dönüştü

Başıboş sokak köpekleri ülkenin birçok noktasında güvenlik sorunu haline geldi. Sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan çocuk ve öğrencilerin sayısı son günlerde giderek artarken sadece 1 ay içerisinde Kayseri, Ankara Manisa ve Tokat’ta 4 çocuk köpeklerin saldırısı ile ağır yaralandı. Vatandaşlar başıboş köpeklerle ilgili belediyeleri şikayet yağmuruna tutarken, yetkililer ise kısa süre önce hayata geçirilen hayvan hakları düzenlemesi nedeniyle ellerinin kollarının bağlı olduğu cevabını veriyor. 2021-12-14 09:49:00

Başıboş sokak köpekleri güvenlik sorununa dönüştü
Yeni Akit Gazetesi

Türkiye genelinde her yerde sürüler halinde gezen ve savunmasız küçük çocuklara, yaşlılara saldıran sokak köpekleri, artık bir güvenlik sorunu haline geldi. Son zamanlarda sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan çocuk ve öğrencilerin sayısı giderek artmaya başladı. 4 Kasım’da Kayseri’nin Tomarza ilçesinde 11 yaşındaki bir kız çocuğu köpeklerin saldırısından vatandaşlar tarafından kurtarılırken Ankara’nın Pursaklar ilçesinde 12 yaşındaki Enes Koca da okuldan eve dönerken başıboş köpeklerin saldırısıyla ağır yaralandı. 30 Kasım’da ise Manisa’nın Yunusemre ilçesinde 3’üncü sınıf öğrencisi Mert Dilek başıboş köpeklerin saldırısına uğrayarak ölümden döndü. Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi’nde de 6 Aralık akşamı evine giden 14 yaşındaki Sude Ceylin Ertuğrul, sokak köpekleri tarafından yaralandı. Kız çocuğunu vatandaşlar ölümden kurtardı.

Korku salıyorlar!

Sabahları çocuğunu okula yalnız başına gönderemediğini söyleyen anne M.H, “Sabahları çocuğum okula giderken yürüdüğü yol üzerinde sürü halinde köpekler geziyor. Belediyeye konuyla alakalı 10 defa şikayette bulunduk. Bize köpekleri topladıklarını söylüyorlar ancak toplanan köpekler yine o bölgede gezmeye devam ediyor. Haberlerde her gün bir çocuğun köpekler tarafından saldırıya uğradığını okuyoruz. Bu duruma bir çözüm bulunmalı” dedi. Sabah 6’da işe gittiğini söyleyen T.B de, “Mecburen işe gitmek için sabah 6’da kalkıyorum. O saatlerde hava karanlık, sokaklar tenha oluyor. İşe otobüsle gidip gelen bir insan olarak ister istemez korkuyoruz. Allah muhafaza birine saldırsalar paramparça ederler. Bir tane değil, iki tane değil sürü halinde geziyorlar. Bir insan 5 tane köpekle nasıl başa çıkabilir ki” ifadelerini kullandı.

Şikayetlerin hedefi haline gelen belediyeler ise “Yapılan ihbarlar dikkate alınıyor. İhbar edilen hayvanın kulağında küpe varsa yasa gereği herhangi bir işlem yapamıyoruz. Eğer yakalanan hayvanda küpe yoksa bu hayvana küpe takılıyor, sisteme işleniyor, 10 gün hayvan barınağında kalıyor, aşıları yapılıyor daha sonra sahiplendirmeye çalışıyoruz. Eğer hayvanı kimse sahiplenmiyorsa yasa gereği yakalandığı yere geri bırakmak zorunda kalıyoruz. Yakalanıp rehabilite edilen hayvanlar sokaktaki diğer hayvanlarla karşılaştığı için ister istemez saldırgan olabiliyor. Bu konuyla alakalı mevcut yasada köpeklerin barınaklara alınabilmesi için bir düzenleme gerekiyor. Yoksa yakaladığımız hayvanlarla ilgili prosedür bu şekilde işliyor” bilgisini aktarmaktan başka bir şey yapamıyorlar.

Yetkililerin eli kolu bağlı

Vatandaşlar daha fazla çocuk ve savunmasız vatandaşın köpek saldırısına uğramadan gerekli düzenlemenin yapılmasını beklerken belediyelerin elleri kolları ise 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinde belirtilen, “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanlar öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” ibaresi nedeniyle elleri kolları bağlanmış durumda.

Başıboş sokak köpekleri güvenlik sorununa dönüştü

Türkiye genelinde her yerde sürüler halinde gezen ve savunmasız küçük çocuklara, yaşlılara saldıran sokak köpekleri, artık bir güvenlik sorunu haline geldi. Son zamanlarda sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan çocuk ve öğrencilerin sayısı giderek artmaya başladı. 4 Kasım’da Kayseri’nin Tomarza ilçesinde 11 yaşındaki bir kız çocuğu köpeklerin saldırısından vatandaşlar tarafından kurtarılırken Ankara’nın Pursaklar ilçesinde 12 yaşındaki Enes Koca da okuldan eve dönerken başıboş köpeklerin saldırısıyla ağır yaralandı. 30 Kasım’da ise Manisa’nın Yunusemre ilçesinde 3’üncü sınıf öğrencisi Mert Dilek başıboş köpeklerin saldırısına uğrayarak ölümden döndü. Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi’nde de 6 Aralık akşamı evine giden 14 yaşındaki Sude Ceylin Ertuğrul, sokak köpekleri tarafından yaralandı. Kız çocuğunu vatandaşlar ölümden kurtardı.


Korku salıyorlar!
Sabahları çocuğunu okula yalnız başına gönderemediğini söyleyen anne M.H, “Sabahları çocuğum okula giderken yürüdüğü yol üzerinde sürü halinde köpekler geziyor. Belediyeye konuyla alakalı 10 defa şikayette bulunduk. Bize köpekleri topladıklarını söylüyorlar ancak toplanan köpekler yine o bölgede gezmeye devam ediyor. Haberlerde her gün bir çocuğun köpekler tarafından saldırıya uğradığını okuyoruz. Bu duruma bir çözüm bulunmalı” dedi. Sabah 6’da işe gittiğini söyleyen T.B de, “Mecburen işe gitmek için sabah 6’da kalkıyorum. O saatlerde hava karanlık, sokaklar tenha oluyor. İşe otobüsle gidip gelen bir insan olarak ister istemez korkuyoruz. Allah muhafaza birine saldırsalar paramparça ederler. Bir tane değil, iki tane değil sürü halinde geziyorlar. Bir insan 5 tane köpekle nasıl başa çıkabilir ki” ifadelerini kullandı.

Şikayetlerin hedefi haline gelen belediyeler ise “Yapılan ihbarlar dikkate alınıyor. İhbar edilen hayvanın kulağında küpe varsa yasa gereği herhangi bir işlem yapamıyoruz. Eğer yakalanan hayvanda küpe yoksa bu hayvana küpe takılıyor, sisteme işleniyor, 10 gün hayvan barınağında kalıyor, aşıları yapılıyor daha sonra sahiplendirmeye çalışıyoruz. Eğer hayvanı kimse sahiplenmiyorsa yasa gereği yakalandığı yere geri bırakmak zorunda kalıyoruz. Yakalanıp rehabilite edilen hayvanlar sokaktaki diğer hayvanlarla karşılaştığı için ister istemez saldırgan olabiliyor. Bu konuyla alakalı mevcut yasada köpeklerin barınaklara alınabilmesi için bir düzenleme gerekiyor. Yoksa yakaladığımız hayvanlarla ilgili prosedür bu şekilde işliyor” bilgisini aktarmaktan başka bir şey yapamıyorlar.

Yetkililerin eli kolu bağlı
Vatandaşlar daha fazla çocuk ve savunmasız vatandaşın köpek saldırısına uğramadan gerekli düzenlemenin yapılmasını beklerken belediyelerin elleri kolları ise 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinde belirtilen, “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanlar öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır” ibaresi nedeniyle elleri kolları bağlanmış durumda.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/basibos-sokak-kopekleri-guvenlik-sorununa-donustu-1606282.html