Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş


Haberler / Yorum – Analiz
Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş
09.05.2024

Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli | Mehmet Altuntaş
    
Sokakta sahipsiz başıboş köpek olmaz, olmamalı. Bu vakıa, tabiata fıtrata, medeniyete, en basit evrensel trafik kurallarına, insan hakları evrensel değerlerine aykırıdır. Tüm kanunlar başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarını korumalıdır, bu anayasal zorunluluk ve haktır. Kanunlar hiyerarşisine göre eş durumda olan kanunlardan insanların yararına olan önceliklidir. Hayvanları merhamet adına koruyacağız, onları sokakta besleyeceğiz diye insan yaşamını hiçe sayamayız. Bu insan haklarına anayasaya uymaz. Eğitim müfredatı da insan yaşamını öncelemelidir. Hayvan sevgisi; evet bir erdem olabilir ancak sokakta başıboş köpek beslemek erdem ve fazilet değil medeniyet dışı bir olgudur. Eğitim müfredatı matematikten sosyal bilgilere kadar tüm belgeleri sokakta köpeği kutsayan metinlerden örneklerden ayıklanmalıdır.

Bu yazımızda milli eğitim bakanlığının hazırlamış olduğu Türkiye Yüzyılı Müfredat modelinde yer alan ve başıboş köpek sorunu yol açan merhamet sapmasını besleyen metinler, kavramlar tespit edilerek önerilerde bulunulmuştur. Belki tüm kaynaklar satır satır incelense de gözden kaçan hususlar olabilir. O yüzden her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021 yılının Aralık ayında yaptığı “Maalesef medyada sık sık çocuklara saldıran başıboş köpeklerin yol açtığı facialarla ilgili üzüntü verici haberlere rastlıyoruz. Öncelikle sahipsiz hayvanların yerinin, sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” beyanları Türkiye Yüzyılı müfredat modelinin içeriği ile ilgili bize yol göstermektedir.



Sorunun Kaynağı Merhamet Sapması

Sokakta insanlara, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere saldıran, zarar veren, parçalayıp öldüren sahipsiz, başıboş köpekleri besleyen kişiler, yaptıkları eylemi merhamet, vicdan gibi erdem ve fazilet değerleri ile açıklıyor hatta hayvanlar (köpekler) “Allah’ın sessiz kulları”, “onlar da sizin gibi bir ümmet” gibi cümlelerle soslu dini argümanlar kullanarak kamuoyunu toplum vicdanını manipüle ediyorlar. Hâlbuki ki irade ve akıl sahibi eşref-i mahlûkat, Allah’ın halifesi olan insanın yaşamından daha değerli ne olabilir. Yüce yaratıcı açlıktan ölmek üzere iken haram kıldığı domuz etinden insanın ölmeyecek kadar yemesine izin vermişken, insan ile köpeği bir tutan zihniyeti merhamet sapması olarak tanımlamak daha doğru olur.

Başıboş köpekler okullarda öğrencilere zarar verirken köpek beslemeyi bir erdem gibi gösteren müfredat metinleri var. Okul yolunda pek çok öğrenci hayatını kaybetti. Örneğin 2019 yılında Kayseri Hacılar ilçesinde 14 yaşında lise öğrencisi Mehmet Özer, 25 başıboş köpek tarafından parçalandı. 2023 te Bitlis’te Mustafa Erçetin, okuldan eve dönerken bir kuduz köpek tarafından ısırıldı, kuduz olup can verdi. Ankara Pursaklar ilçesinde Cahit Zarifoğlu imam Hatip Lisesi öğrencisi Enes Koca, köpekler tarafından parçalandı. Yine 2023 yılında Ankara Keçiören ilçesinde Tunahan Yılmaz, okuldan eve dönerken 25 başıboş köpek tarafından parçalandı, hayatta kaldı ancak yenilmedik uzvu kalmadı.



Sayın Cumhurbaşkanımız, medeni şehirleri olan ülkelerde olduğu gibi sokakta sahipsiz başıboş köpeklerin toplanması taraftarı. Muhtemelen yakın zamanda kanun bu yönde değişecek. Nitekim Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da başıboş sokak köpeği açıklaması yaptı ve 4 bakanlıkla çalışma olduğunu, İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik, Tarım Bakanlığı ile birlikte sokak köpeklerine bir çalışma yaptıklarını açıkladı. Yılmaz Tunç, şunları kaydetti:

“Elbette ki insanımızın can güvenliği her şeyden önemli. Bu konuda hem hayvanlarımızı koruyacak hem de insan sağlığını tehdit etmeyecek bir düzenlemeyi yapmak gerekiyor. Bu konuda Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, İçişleri ve Adalet bakanlıkları olarak ortak bir taslağımız, çalışmamız var. Bu çalışmayı gündeme getirmemiz lazım. Burada belediyelerimize, kamu kurumlarına düşen görevler var. Bu görevleri kanunda belirlemek ve ona göre hareket etmek lazım.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da başıboş sokak köpekleri konusunda yürütülen çalışmaların Meclis’in tatile girmesinden önce ele alınacağını ifade etti. Bakan Yumaklı, bu çalışmanın Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle yürütüldüğünü belirtti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Çalışma dâhilinde dünyadaki örnekler incelendi ve taslak hazırlandı. Herkes sorumluluklarını yerine getirecek, kanuni düzenleme gerekiyorsa yapacak, şimdi biz o kısımdayız” dedi.



Bu sebeple sahipsiz başıboş köpeklerin sokakta beslenmesini bir erdem, fazilet gibi göstermek insan haklarına İslam’ın eşrefi mahlûkat anlayışına aykırıdır.

Son 5 yılda sahipsiz başıboş köpekler tarafından 450 ye yakın insan öldürüldü. Başıboş köpekler yol kenarında beslendiği için 2700 trafik kazasına sebep oldu, 30 vatandaşımız kuduz nedeniyle hayatını kaybetti.

Tüm bunlar göz ardı edilip, sokakta vicdan, erdem adına öğrencilere köpek besleme, bir kap su bir kap mama mottosu ile merhamet sapmasına yol açılması kabul edilemez.

Bu yüzden matematik kitaplarında bile onlarca örnekte yer verilen sokakta köpek besleme dâhil sahipsiz başıboş köpek sorununu besleyen tüm örnek ve önermeler iptal edilmelidir. Sokak hayvanı hayvan hakları gibi hukuki olmayan tabirlerin kaldırılması sahipsiz ille de köpek örnekleri olacak ise başıboş köpek ve hayvan koruma tabirleri kullanılmalıdır.

Müfredatta yer alan sokak hayvanı/sokak hayvanları ibaresi geçen tüm metinler evcil hayvan, sahipli evcil köpek, hayvan hakkı tabiri hayvan koruma veya hayvan refahı ile “köpek maması” tabiri “köpek yemi veya köpek yiyeceği” şeklinde değiştirilmelidir.



Müfredat Belgelerinde Tespit edilen Bazı Örnekler:

1) ORTAOKUL MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi teşvik edilmektedir. Bunun yerine evcil sahipli köpek denilebilir.

Metin: “Ayrıca Sokak hayvanlarına eşit büyüklükte paketler hazırlama gibi bağlamlar ile öğrencilere hayvanlar için şefkat göstermenin ve merhamet değerinin önemi vurgulanabilir (SDB2.3, D9.3).” Sayfa 31

“Öğrencilerden ilgi duydukları toplumsal bir konu hakkında (sokak hayvanlarının barınma ve beslenme sorunu, tüketiciler için gıda güvenliği gibi) istatistiksel araştırma sürecini yürütebilecekleri toplumsal fayda veya sosyal farkındalık kazandırabilecek bir proje oluşturmaları istenebilir.”  Sayfa 156

2) SOSYAL BILGILER DERSI ÖĞRETIM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi önermesi sokak hayvanı tabiri yerine evcil köpek denilebilir.

Metin: “SB.5.4.4 Beyin fırtınası tekniği kullanılarak öğrencilerden muhtarlık, belediye, kaymakamlık veya STK ile iş birliği yapılarak giderilebilecek (okul bahçesinde ve okul yolunda güvenlik için konulması gereken tabelalar, kasisler, mahallenin güzelleştirilmesi ve temizliği, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, sokak hayvanları ile ilgili beslenme, barınma ve güvenlik önlemleri vb.) ihtiyaç veya sorunları belirlemeleri istenir ve bu ihtiyaç ve sorunlar listelenir. Öğrencilerden listedeki sorun veya ihtiyaçlardan birini seçmeleri istenir. Belirlenen sorunların giderilmesinde toplumsal dayanışma ile bireysel davranış ve tutumların önemli olduğu vurgulanarak yardımseverlik (D20.2) ve duyarlılık (D5.2) değerleri üzerinde durulur. Seçilen ihtiyacın giderilmesi veya sorunun çözüm yolları hakkında bilgi toplaması için başvurabilecekleri yazılı, görsel veya dijital kaynakları belirlemeleri istenir (SDB1.2, OB1, OB2, OB4). Sayfa 55”



3) OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemeyi teşvik eden cümle gözden geçirilmelidir. Barınaklarda veya kendi evinin bahçesinde besleme önerilebilir.

Metin: “Belirli gün ve haftalara uygun olarak örneğin, hayvanları koruma gününde hayvan barınaklarına mama toplamak. Yaşadığı mahallede hayvanların barınmasına yönelik kedi evi, köpek kulübesi, kuş yuvası gibi besleme ve korumaya yönelik etkinlikler düzenlemek.” Sayfa 125

Sonuç olarak yukarıda verilen örnekleri göz önüne alarak hükümetin 5199 sayılı hayvanların korunmasına dair kanunda yapacağı düzenleme, medeni şehirleri olan tüm ülkelerde olduğu gibi sokakta bir tane bile sahipsiz başıboş köpek olmayacağı üzerine olacaktır. Başıboş bir köpeğin bir insanı özellikle de çocuğu öldürdüğü, okul civarında köpek ısırması sonucu kuduz olup ölen çocuklar olduğu göz önüne alındığında sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemek suç olacaktır. Nitekim dünyanın her yerinde bırakın sokakta köpek beslemeyi yabani hayvanların, sincapların beslenmesi yasaktır. O halde son beş yılda 500 e yakın insanımız ölmüş, 30 kişi köpek ısırığı nedeniyle kuduz olmuş, başıboş köpekler nedeniyle 2700 trafik kazası olmuş ise eğitim müfredatımızda sokakta başıboş köpek olmaması gerektiği, sokakta başıboş köpek beslemenin merhamet değil merhamet sapması olduğunu öğretmemiz gerekiyor. Başıboş köpekler okullarından evlerine dönerken çocuklarımızı parçalarken köpek beslemeyi bir erdem gibi gösteren müfredat metinleri kabul edilemez.

Son olarak eğitim müfredatının baştan aşağı sokakta sıfır başıboş köpek politikası doğrultusunda gözden geçirilmesi elzemdir. Aksi halde Türkiye Büyük millet meclisi 5199 sayılı kanunu sokakta başıboş köpek olmaması için sıfır başıboş köpek politikasına göre değiştirdiğinde Türkiye Yüzyılı müfredat modeli, sokak hayvanı, sokakta köpek besleme, sokakta köpek kulübesi, sokak hayvanlarına mama toplama vesaire örnekleri önermeleri boşlukta kalacaktır. Bu yüzden sokakta hatta hastane ve “her okula bir can dost” projesi ile okul bahçelerinde köpek beslemenin hayvan severlik olmadığını anlatmaya başlamalı ve bir an önce bu hatadan dönülmelidir.

Mehmet Altuntaş

https://hertaraf.com/haber-basibos-kopek-sorunu-ve-turkiye-yuzyili-milli-egitim-mufredat-modeli-mehmet-altuntas-13205

Müfredat önerisi

Müfredat önerisi

Başıboş Köpek Sorunu ve Türkiye Yüzyılı Milli Eğitim Müfredat Modeli

Sokakta sahipsiz başıboş köpek olmaz olmamalı tabiata fıtrata medeniyete en basit evrensel trafik kurallarına insan hakları evrensel değerlerine aykırıdır. Tüm kanunlar başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarını korumalıdır, bu anayasal zorunluluk ve haktır. Kanunlar hiyerarşisine göre eş durumda olan kanunlardan insanların yararına olan önceliklidir. Hayvanları merhamet adına koruyacağız onları sokakta besleyeceğiz diye insan yaşamını hiçe sayamayız bu insan haklarına anayasaya uymaz. Eğitim müfredatı da insan yaşamını öncelemelidir. Hayvan sevgisi evet bir erdem olabilir ancak sokakta başıboş köpek beslemek erdem ve fazilet değil medeniyet dışı bir olgudur. Eğitim müfredatı matematikten sosyal bilgilere kadar tüm belgeleri sokakta köpeği kutsayan metinlerden örneklerden ayıklanmalıdır.
Bu yazımızda milli eğitim bakanlığının hazırlamış olduğu Türkiye Yüzyılı Müfredat modelinde yeralan ve başıboş köpek sorunu yol açan merhamet sapmasını besleyen metinler kavramlar tespit edilerek önerilerde bulunulmuştur. Belki tüm kaynaklar satır satır incelense de gözden kaçan hususlar olabilir. O yüzden herşeyden önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021 yılının Aralık ayında yaptığı “Maalesef medyada sık sık çocuklara saldıran başıboş köpeklerin yol açtığı facialarla ilgili üzüntü verici haberlere rastlıyoruz. Öncelikle sahipsiz hayvanların yerinin, sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” beyanları Türkiye yüzyıllar müfredat modelinin içeriği ile ilgili bize yol göstermektedir.
Sorunun kaynağı merhamet sapması
Sokakta insanlara çocuklara kadınlara yaşlılara engellilere saldıran zarar veren parçalayıp öldüren sahipsiz başıboş köpek besleyen kişiler yaptıkları eylemi merhamet vicdan gibi erdem ve fazilet değerleri ile açıklıyor hatta hayvanlar (köpekler) “Allah’ın sessiz kulları”, “onlar da sizin gibi bir ümmet” gibi cümlelerle soslu dini argümanlar kullanarak kamuoyunu toplum vicdanını manipüle ediyorlar. Halbu ki irade ve akıl sahibi eşref-i mahlukat Allah’ın halifesi olan insanın yaşamından daha değerli ne olabilir. Yüce yaratıcı açlıktan ölmek üzere iken haram kıldığı domuz etinden insanın ölmeyecek kadar yemesine izin vermişken, insan ile köpeği bir tutan zihniyeti merhamet sapması olarak tanımlamak daha doğru olur .
Başıboş köpekler okullarda öğrencilere zarar verirken köpek beslemeyi bir erdem gibi gösteren müfredat metinleri var.
Sokaklarda sahipsiz başıboş köpek olmaz olmamalı tabiata fıtrata medeniyete en basit evrensel trafik kurallarına aykırıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız medeni şehirleri olan ülkelerde olduğu gibi sokakta sahipsiz başıboş köpeklerin toplanması taraftarı. Muhtemelen yakın zamanda kanun bu yönde değişecek.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da sokak köpeği açıklaması yaptı ve 4 bakanlıkla çalışmamız var, İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik, Tarım Bakanlığı ile birlikte sokak köpeklerine bir çalışma yaptıklarını açıkladı. Yılmaz Tunç, şunları kaydetti:
“Elbette ki insanımızın can güvenliği her şeyden önemli. Bu konuda hem hayvanlarımızı koruyacak hem de insan sağlığını tehdit etmeyecek bir düzenlemeyi yapmak gerekiyor. Bu konuda Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, İçişleri ve Adalet bakanlıkları olarak ortak bir taslağımız, çalışmamız var. Bu çalışmayı gündeme getirmemiz lazım. Burada belediyelerimize, kamu kurumlarına düşen görevler var. Bu görevleri kanunda belirlemek ve ona göre hareket etmek lazım.” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da başıboş sokak köpekleri konusunda yürütülen çalışmaların Meclis’in tatile girmesinden önce ele alınacağını ifade etti. Bakan Yumaklı, bu çalışmanın Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle yürütüldüğünü belirtti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Çalışma dâhilinde dünyadaki örnekler incelendi ve taslak hazırlandı. Herkes sorumluluklarını yerine getirecek, kanuni düzenleme gerekiyorsa yapacak, şimdi biz o kısımdayız” dedi.
Bu sebeple sahipsiz başıboş köpeklerin sokakta beslenmesini bir erdem, fazilet gibi  göstermek insan haklarına İslam’ın eşrefi mahlukat anlayışına aykırıdır.
Son 5 yılda sahipsiz başıboş köpekler tarafından 450 ye yakın insan öldürüldü. Başıboş köpekler yol kenarında beslendiği için 2700 trafik kazasına sebep oldu, 30 vatandaşımız kuduz nedeniyle hayatını kaybetti.
Bu sebeple sokakta vicdan erdem adına öğrencilere köpek besleme bir kap su bir kap mama mottosu ile merhamet sapmasına yol açılması kabul edilemez.
Bu yüzden matematik kitaplarında bile onlarca örnekte yer verilen sokakta köpek besleme dahil sahipsiz başıboş köpek sorununu besleyen tüm örnek ve önermeler iptal edilmelidir. Sokak hayvanı hayvan hakları gibi hukuki olmayan tabirlerin kaldırılması sahipsiz ille de köpek örnekleri olacak ise başıboş köpek ve hayvan koruma tabirleri kullanılmalıdır.
Müfredatta yer alan sokak hayvanı/sokak hayvanları ibaresi geçen tüm metinler evcil hayvan sahipli evcil köpek, hayvan hakkı tabiri hayvan koruma veya hayvan refahı ile “köpek maması” tabiri “köpek yemi veya köpek yiyeceği” şeklinde değiştirilmelidir.
Müfredat belgelerinde tespit edilen bazı örnekler:
1) ORTAOKUL MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi teşvik edilmektedir. Bunun yerine evcil sahipli köpek denilebilir.
Metin: “Ayrıca sokak hayvanlarına eşit büyüklükte paketler hazırlama gibi bağlamlar ile öğrencilere hayvanlar için şefkat göstermenin ve merhamet değerinin önemi vurgulanabilir (SDB2.3, D9.3).” Sayfa 31
“Öğrencilerden ilgi duydukları toplumsal bir konu hakkında (sokak hayvanlarının barınma ve beslenme sorunu, tüketiciler için gıda güvenliği gibi) istatistiksel araştırma sürecini yürütebilecekleri toplumsal fayda veya sosyal farkındalık kazandırabilecek bir proje oluşturmaları istenebilir.”  Sayfa 156
2) SOSYAL BILGILER DERSI ÖĞRETIM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslenmesi önermesi sokak hayvanı tabiri yerine evcil köpek denilebilir.
Metin: “SB.5.4.4 Beyin fırtınası tekniği kullanılarak öğrencilerden muhtarlık, belediye, kaymakamlık veya STK ile iş birliği yapılarak giderilebilecek (okul bahçesinde ve okul yolunda güvenlik için konulması gereken tabelalar, kasisler, mahallenin güzelleştirilmesi ve temizliği, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, sokak hayvanları ile ilgili beslenme, barınma ve güvenlik önlemleri vb.) ihtiyaç veya sorunları belirlemeleri istenir ve bu  ihtiyaç ve sorunlar listelenir. Öğrencilerden listedeki sorun veya ihtiyaçlardan birini seçmeleri istenir. Belirlenen sorunların giderilmesinde toplumsal dayanışma ile bireysel davranış ve tutumların önemli olduğu vurgulanarak yardımseverlik (D20.2) ve duyarlılık (D5.2) değerleri üzerinde durulur. Seçilen ihtiyacın giderilmesi veya sorunun çözüm yolları hakkında bilgi toplaması için başvurabilecekleri yazılı, görsel veya dijital kaynakları belirlemeleri istenir (SDB1.2, OB1, OB2, OB4). Sayfa 55”
3) OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI: Sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemeyi teşvik eden cümle gözden geçirilmelidir. Barınaklarda veya kendi evinin bahçesinde besleme önerilebilir.
Metin: “Belirli gün ve haftalara uygun olarak örneğin, hayvanları koruma gününde hayvan barınaklarına mama toplamak. Yaşadığı mahallede hayvanların barınmasına yönelik kedi evi, köpek kulübesi, kuş yuvası gibi besleme ve korumaya yönelik etkinlikler düzenlemek.” Sayfa 125
Sonuç olarak yukarıda verilen örnekleri göz önüne alarak hükümetin 5199 sayılı hayvanların korunmasına dair kanunda yapacağı düzenleme medeni şehirleri olan tüm ülkelerde olduğu gibi sokakta bir tane bile sahipsiz başıboş köpek olmayacağı üzerine olacaktır. Başıboş bir köpeğin bir insanı özellikle de çocuğu öldürdüğü, okul civarında köpek ısırması sonucu kuduz olup ölen çocuklar olduğu göz önüne alındığında sokakta sahipsiz başıboş köpek beslemek suç olacaktır. Nitekim  dünyanın her yerinde bırakın sokakta köpek beslemeyi yabani hayvanların sincapların beslenmesi yasaktır. O halde son beş yılda 500 e yakın insanımız ölmüş, 30 kişi köpek ısırığı nedeniyle kuduz olmuş, başıboş köpekler nedeniyle 2700 trafik kazası olmuş ise eğitim müfredatımızda sokakta başıboş köpek olmaması gerektiği sokakta başıboş köpek beslemenin merhamet değil merhamet sapması olduğunu öğretmemiz gerekiyor. Son olarak eğitim müfredatının baştan aşağı sokakta sıfır başıboş köpek politikası doğrultusunda gözden geçirilmesi elzemdir. Aksi halde Türkiye Büyük millet meclisi 5199 sayılı kanunu sokakta başıboş köpek olmaması için sıfır başıboş köpek politikasına göre değiştirdiğinde Türkiye yüzyılı müfredat modeli, sokak hayvanı, sokakta köpek besleme, sokakta köpek kulübesi, sokak hayvanlarına mama toplama vesaire örnekleri önermeleri boşlukta kalacaktır. Bu yüzden sokakta hatta hastane ve “her okula bir can dost” projesi ile okul bahçelerinde köpek beslemenin hayvan severlik olmadığını anlatmaya başlamalı ve bir an önce bu hatadan dönülmelidir.

Mehmet Altuntaş
Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği Başkan Yardımcısı

Ek: Belgeler:

ORTAOKUL MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA SOKAK HAYVANI TABİRİ KULLANILMAKTADIR

ORTAOKUL MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


Ayrıca sokak hayvanlarına eşit büyüklükte paketler hazırlama gibi bağlamlar ile öğrencilere hayvanlar için şefkat göstermenin ve merhamet değerinin önemi vurgulanabilir (SDB2.3, D9.3). Sayfa 31


Öğrencilerden ilgi duydukları toplumsal bir konu hakkında (sokak hayvanlarının barınma ve beslenme sorunu, tüketiciler için gıda güvenliği gibi) istatistiksel araştırma sürecini yürütebilecekleri toplumsal fayda veya sosyal farkındalık kazandırabilecek bir proje oluşturmaları istenebilir. Sayfa 156

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


SB.5.4.4 Beyin fırtınası tekniği kullanılarak öğrencilerden muhtarlık, belediye, kaymakamlık veya STK ile iş birliği yapılarak giderilebilecek (okul bahçesinde ve okul yolunda güvenlik için konulması gereken tabelalar, kasisler, mahallenin güzelleştirilmesi ve temizliği, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, sokak hayvanları ile ilgili beslenme, barınma ve güvenlik önlemleri vb.) ihtiyaç veya sorunları belirlemeleri istenir ve bu  ihtiyaç ve sorunlar listelenir. Öğrencilerden listedeki sorun veya ihtiyaçlardan birini seçmeleri istenir. Belirlenen sorunların giderilmesinde toplumsal dayanışma ile bireysel davranış ve tutumların önemli olduğu vurgulanarak yardımseverlik (D20.2) ve duyarlılık (D5.2) değerleri üzerinde durulur. Seçilen ihtiyacın giderilmesi veya sorunun çözüm yolları hakkında bilgi toplaması için başvurabilecekleri yazılı, görsel veya dijital kaynakları belirlemeleri istenir (SDB1.2, OB1, OB2, OB4). Sayfa 55



OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI

Belirli gün ve haftalara uygun olarak örneğin, hayvanları koruma gününde hayvan barınaklarına mama toplamak.

Yaşadığı mahallede hayvanların barınmasına yönelik kedi evi, köpek kulübesi, kuş yuvası gibi besleme ve korumaya yönelik etkinlikler düzenlemek.
Sayfa 125

Köpek barınaklarına mama toplamak ve
Yaşadığı mahallede hayvanların barınmasına yönelik kedi evi, köpek kulübesi, kuş yuvası gibi besleme ve korumaya yönelik etkinlikler düzenlemek okul öncesi eğitimin parçası olmamalı. Sayfa 125

GÜVENLİ SOKAKLAR İNSANLARIN HAKKIDIR


GÜVENLİ SOKAKLAR İNSANLARIN HAKKIDIR
Türkiye’de hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amacıyla 2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kabul edilmiştir. Bu Kanunun ardından 2006 yılında Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır. Türkiye’de yapılan bu düzenlemelerle sahipsiz köpeklerle ilgili sorumluluk belediyelere verilmiş bulunmaktadır. Ancak var olan düzenlemeler sahipsiz köpeklerin refahını sağlamadığı gibi insanlar ve diğer canlıların yaşadığı sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. ABD, AB üyesi ülkeler, İngiltere, Japonya, İsviçre, Avustralya’da hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde sahipsiz köpek sorunu bulunmamaktadır. Bu ülkelerde köpeklerin refah koşullarına ilişkin yapılan gerçekçi ve insan odaklı hukuki düzenlemeler bu sorunu önlemektedir.

Türkiye’de ise, sahipsiz köpek sorunu ciddi bir güvenlik ve sağlık problemi olarak varlığını sürdürmekte ve etkisini giderek artırmaktadır. Bazı kentlerde sahipsiz köpek sayısı ilçe nüfuslarını bile geçmiş bulunmaktadır. Sahipsiz köpekler çok ağır sokak koşullarında hayatta kalma mücadelesi verirken kendilerinin, sahipli köpeklerin, kedilerin, evcil-yabani diğer hayvanların ve doğanın zarar görmesine neden olmaktadır. İnsanlar açısından ise, Anayasa ile koruma altına alınan sağlık, güvenlik, maddi varlığını koruma, yaşama hakları gibi insan haklarını tehlikeye atmaktadır. Sahipsiz köpeklerin sayısı hızlı bir şekilde artmaya devam etmekte, bununla paralel olarak köpek saldırıları da büyük artış göstermektedir. Sahipsiz köpek saldırıları nedeniyle ölen kişilerin yakınları veya yaralanan kişiler ilgili belediyeye karşı dava açmakta ve davalarda hizmet kusuru nedeniyle maddi-manevi tazminat kararları verilmektedir. Belediyeler 5199 sayılı Kanun gereği bir şey yapamadıklarını ifade etmekte, ancak problem şiddetini artırmaya devam etmektedir. Kamu politikası oluşturulması beklenen problemin hükümet, siyasi partiler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, medya, toplum ve sahipsiz köpek saldırılarından doğrudan ya da dolaylı zarar görenler gibi pek çok tarafı bulunmaktadır.
Sokaklarda sahipsiz köpek olmaması bir uygarlık göstergesi olarak görülmektedir. Hindistan, Pakistan, Bangladeş başta olmak üzere şehirleri medeni olmayan ve başıboş sokak köpek sorunu ile boğuşan ülkeler gibi Türkiye’de de sahipsiz köpek sayısı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Sahipsiz köpekler ısırma ya da saldırma nedeniyle doğrudan ya da dolaylı şekilde insanların ve hayvanların ölmelerine, yaralanmalarına, kuduz gibi çeşitli hastalıklar kapmalarına, güvenlik sorunlarına, trafik kazalarına neden olmaktadır. Diğer taraftan sahipsiz köpekler, sokaklarda açlık, susuzluk, hastalık, soğuk, sıcak, trafik kazaları, sahipli ve sahipsiz köpeklerin saldırısına maruz kalma, insan, hayvan ve araçlardan kaynaklanan tehlikeler altında ağır şartlarda yaşam mücadelesi verirken önemli sorunlar yaşamaktadır.
Son aylarda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN başta olmak üzere pek çok siyasetçi, sanatçı, gazeteci, sosyal medya fenomeni, akademisyen, doğa ve vahşi yaşam uzmanı avcı, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, kontrollü köpek sahipleri, vs sorunun farkına varmış sokakta başıboş köpek sürüleri olmayacağını barınaklara alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu çalışmanın amacı köpek düşmanlığı değildir, aksine hayvan refahı kavramı ile hareket ederek öncelikle sokakta başıboş beslenen köpeklerin sağlıklı bir ortamda tutulması ve insan yaşamının ve özellikle çocukların can güvenliğinin öncelikle ele alınmasıdır.
Türkiye’de başıboş  köpekler, ciddi ancak yeterli ilgiyi görmemiş  bir sorundur. Başıboş  köpeklerin vatandaşlara ve tüm topluma verdiği zarar medya, hayvan hakları aktivistleri ve yetkililer tarafından küçültülmüş, görmezden gelinmiş ve reddedilmiştir.   Başıboş  köpek sorunu “sokak hayvanı” sorunu olarak gösterilmeye çalışılmıştır.  İnsanlara zarar vermeyen, sık sık köpekler tarafından parçalanan kediler, başıboş  köpeklerle beraber aynı statüye sahipler. “Sokak hayvanı”, “sahipsiz hayvan”, “hayvan sorunu”, “kedi sorunu” yoktur, başıboş  köpek sorunu vardır.   Köpek,  şehrin içinde insanları öldüren tek hayvandır. Kediler, insanlara zarar vermiyor, öldürmüyor; trafik kazalarına sebep olmuyor, kuduz taşıyıcı değiller. Kediler ve diğer hayvanlar mutlaka başıboş  köpeklerden ayrı tutularak değerlendirilmelidir.
Sahipsiz köpek sorununun çözümü için insanların yaşama hakkı, güvenlik hakkı, sağlık hakkı, maddi varlığını koruma hakkı gibi kamu düzeninin de gereği olan hakları koruma altına alınmalıdır. Diğer taraftan sahipsiz köpeklerin sokaklarda beslenme, sağlık, barınma ve güvenlik alanlarında büyük riskler altında ve çok ağır koşullarda yaşam mücadelesi verdikleri dikkate alınmalı ve yaşamlarını sağlıklı ve güvenli bir şekilde sürdürebilecekleri modern, teknolojik bakımevleri inşa edilerek ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanmalıdır.
Çözüm olarak tek adres vardır o da Devletimizdir onun değerli bürokratik kadroları ve yasama organıdır. Biz burada çözümün nasıl olması gerektiği hususu üzerinde durulmasından ziyade öncelikle en temel insan hakkı olan yaşam hakkı başta olmak üzere insanların can ve mal güvenliği, çocuk hakları, ibadet özgürlüğü gibi hakların esas alınmasıdır.
Bilindiği gibi ülkemizde 2700 ün üzerinde hayvan koruma ve yaşatma besleme amaçlı dernek bulunmaktadır. Ne var ki yaşlı engelli, çocuk gibi insanların haklarını korumak için kurulmuş dernek sayısı ise maalesef 250 civarında.


Yazımı müjdeli bir haberle sonlandırmak istiyorum. Antalya’da başıboş köpekler tarafından saldırıdan kaçarken kamyon altında kalarak can veren Mahra Melin Pınar’ın babası ve annesi geçen ay içinde Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma adında bir dernek kurdu. Allah hayırlara vesile kılsın. Ülkemiz adına çok önemli bir adım. Murat Pınar ve eşi Derya Pınar hanımefendiye bu girişimlerinden dolayı teşekkür ediyor başarıları için dua ediyorum. Dernek hakkında bilgi için http://www.guvenlisokaklar.org adresini bir melek yavrumuz Mahra Melin Pınar’ın anısına bir ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Mehmet ALTUNTAŞ

Başıboş köpek sorunu Yunus Emre Altuntaş

Başıboş köpek sorunu!
YUNUS EMRE ALTUNTAŞ
13.08.2023

Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de yaşanan köpek saldırısını görmüşsünüzdür. Sahibinin elinden kurtulan pitbull cinsi köpek, hemen yakındaki bir başka köpeğe ve sahibine saldırdı. Saldırgan köpeğin sahibi çaresizce ayırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Diğer yanda saldırıya uğrayan köpeğin sahibi bayan ise küçük köpeğinin can verişini çığlıklar atarak izledi. Tam bir saat boyunca saldırgan köpeğin dişleri arasından diğer köpeği almaya çalıştılar. Köpeğine “kızım” diye seslenen bayanın bu travmayı atlatması ne denli mümkün olur hiç bilemiyorum.

Dikkat ederseniz burada bir “hayvan hakları” sorunundan söz edemeyiz. Burada söz konusu olan bir “başıboş köpek sorunu”dur. O pitbullun sahibi, yönetmeliğin emrettiği şekilde köpeğinin tasmasını-ağızlığını taksaydı bu dramatik sahneler yaşanmayacaktı. Milletimizin diğer hayvanlarla veya sahiplenilmiş, tasmalı-ağızlıklı şekilde dolaştırılan köpeklerle sorunu yok. Yaşanan sıkıntılar tamamen “başıboş” bırakılan köpeklerden kaynaklanıyor.

Uludağ’a çıkanlar bilir; ormanın kıyısına yaklaştığınızda bir levha sizi uyarır: “Dikkat! Ayı çıkabilir!” Bu uyarıyı görünce bilirsiniz ki o civarda yaşayan ayılar var ve bu hayvanlar kendilerini veya yavrularını tehlike altında hissederse saldırganlaşabilir. Uludağ’ın ormanlık bölgeleri, yaban hayvanlarının olduğu gibi ayıların da yaşam alanı olduğu için insanlar buralarda temkinli davranmak zorunda kalıyor. Tüm bu uyarılara rağmen Bursa Uludağ’da ayı saldırısında ölen bir vatandaşımız olmadı. En azından ben duymadım.

Oysa şehir merkezlerinde, sokaklarda, caddelerde, büyük AVM’lerin önünde, üniversite kampüslerinde başıboş köpeklerin saldırısı sonucu can veren onlarca isim sayabilirim. Sadece son bir yılda, başıboş köpek saldırılarında 28 insanımız can verdi. Binlercesi yaralandı. Dağın başındaki ormana “Dikkat! Ayı çıkabilir!” yazan ilgililerin/yetkililerin şehrin göbeğindeki ölümlü başıboş köpek saldırılarına sessiz kalması akıl alır gibi değil. Üstelik bu başıboş köpek saldırılarında can verenlerin çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor.

Başıboş köpek saldırılarından insanların yanı sıra diğer hayvanlar da zarar görüyor. Aç kalan başıboş köpekler önce kendi içlerindeki zayıf köpekleri, sonra kedileri ve nihayet besi hayvanlarını parçalıyor. Burada başıboş köpekleri suçlayacak halimiz yok. Tıpkı ayı örneğinde olduğu gibi köpeklerin de doğasında saldırganlık var. Ne kadar eğitilirse eğitilsin hayvanın içgüdüsü bir noktadan sonra ortaya çıkıveriyor. Özellikle de aç kaldığında veya strese kapıldığında! Bunun binlerce örneği var. O köpeği besleyip büyüten ve yıllarca gözü gibi bakan sahipleri bile bu durumlarda çaresiz kalıyor. Kadıköy’de yaşanan olay bunun küçük bir örneğidir. O köpek, sahibini koruduğunu düşünerek bunu yapıyor. Stres altına girince daha da saldırganlaşıyor. Doğası bu… Sahibine sorulduğunda hayretler içerisinde, “benim oğlum böyle yapmazdı” diyerek 10 yıldır gözü gibi baktığı köpeğinin yaptığı katliamı anlamaya çalışıyordu. Demek ki 10 yıl boyunca kuzu gibi davranan köpek, bir noktadan sonra içgüdüsünün izinden gidiveriyor. Olan, insanlara ve diğer hayvanlara oluyor.

Başıboş köpek sorununda aklın yolunu izlemenin vakti geldi de geçiyor. Bu hayvanların sokağa atılması, başıboş bırakılması aklın kabul edebileceği bir çözüm yolu değil. “Sokak hayvanı” diye bir şey olmaz. Ne Avrupa’da ne de dünyada böyle bir tanım yok.  Şehrin sokaklarında ayıların, yılanların, kurtların dolaşmasına nasıl izin verilmiyorsa köpeklerin de dolaşmasına izin verilemez. Bu başıboş köpeklere mama taşıyarak, haftada bir yemek artıkları vererek vicdanlarını rahatlatan tipler kendilerini kandırmayı bırakmalı. Bu insanlar sevgilerinde samimi iseler o başıboş köpekleri sahiplenmeli ve mevzuat çerçevesinde başkalarına zarar vermeyecek önlemleri almalıdır. Gerçek hayvanseverlik budur.

İşin uzmanlarına göre, üç yıl önce 10 milyon civarında olan başıboş köpek sayısı bugün itibarıyla 16 milyonu bulmuş durumda. Şehrin göbeğindeki parklar, sokaklar, AVM önleri ve üniversite kampüsleri bunlarla dolu. Şehir çöplüğü civarında bırakılan binlerce başıboş köpek gün geçtikçe çoğalıyor ve baş edilemez hale geliyor. Kısırlaştırma çok yetersiz ve her köpek bir batında ortalama altı yavru doğuruyor. Bu algoritmayla baş etmenin imkânı yok. Başıboş köpeklere iyilik yaptığını zanneden sözde hayvanseverler aslında en büyük kötülüğü bu hayvanlara yapıyor. Birileri mama satarak rant elde ediyor olabilir lakin öte yanda ülkemizin geleceği olan Mahralarımız, Sametlerimiz, Ecrinlerimiz, Receplerimiz, Mehmetlerimiz bu başıboş köpeklerin saldırısında can veriyor.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” demiş atalarımız. Bu kanlı kısır döngüye dur demenin zamanı gelmiştir. Devletimizin yarından tezi yok, yurt çapında yayılan başıboş köpekleri toplayarak isteyenlere sahiplendirmesi, kalanları da barınaklara toplaması, kapsamlı kısırlaştırma programı uygulayarak sayılarının çoğalmasını engellemesi bir zorunluluktur. Başka türlü bunun izahı yapılamaz. Hele ki çocuklarını bir hiç uğruna yitiren ailelerin sayısı arttıkça tepkiler çığ gibi büyüyecek ve şimdiye kadar olan biteni sessizce izleyenler hem madden hem manen bu çığın altında kalacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!

https://www.dirilispostasi.com/amp/basibos-kopek-sorunu-16080835

Çankırı Valiliğine Dava Dilekçesi

KASTAMONU İDARE MAHKEMESİ’NE

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR

DAVACI : ………………………
ADRES : ………………
DAVALI : ÇANKIRI VALİLİĞİ
ADRES : Abdulhalik Renda Mahallesi, Ankara Caddesi, No:38 Çankırı
DAVALI : TÜRK KIZILAY DERNEĞİ ÇANKIRI ŞUBESİ
ADRES : Yeni Mahalle Taha Sok. Tayyibe Kutlu Apt. B Blok No:1/ÇANKIRI

KONU : Davalı idarenin 25.01.2024 tarihinde “Bir Pati De Sen Tut” Projemiz Hayata Geçiyor şeklinde Valilik resmi internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında duyurduğu işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi talebimizdir.

AÇIKLAMALARIM
1. “Valiliğimiz himayesinde, Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile 9. Bölge Müdürlüğü Çankırı Şube Müdürlüğü koordinasyonunda, Çankırı Hayvan Hastanesi ve Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Çankırı İl Temsilciliğinin çalışmalarıyla, Türk Kızılay Çankırı Şubesine yapılacak bağışlarla yürütülecek “Bir Pati De Sen Tut” projemiz kaymakamlıklar, belediye başkanlıkları, gönüllü hayvan dostları, tüm kamu kurum kuruluşları, basın mensupları ve vatandaşlarımızın desteği ile hayata geçiriliyor.” denilerek ilgili kamu kurumları ile KIZILAY ÇANKIRI şubesi arasında bir protokol imzalandığı ve bağışların TR46 0001 0000 6900 0018 6852 75 nolu Ziraat bankası hesabına yapılması istenmiştir. Bu benim bir KIZILAY gönüllüsü olarak ziyadesiyle üzmüş bulunup 5537 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı KIZILAY tüzüğüne ve 5253 sayılı dernekler kanununa aykırıdır.
2. “Projenin uygulanmasıyla ilgili bir bağış kampanyası başlatılmıştır. Bağış kampanyasında bir köpeğin rehabilite gideri 2.000 TL olarak belirlenmiştir. Can dostlarımızla huzurlu bir ortamda yaşayabilmek amacıyla başlatılan kampanyada bağışlar Kızılay Çankırı Şubesi aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Ayrıca projeye katılım sağlayan iş insanlarımız için vergi avantajı da sağlanacaktır.” şeklinde ifade ile bu bağışların köpekler için harcanacağı ve bunun da bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma olmadığı aşikar bir şekilde belli edilmekte olup bu durum da 3294 sayılı Sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik kanununa aykırıdır.
3. “Projenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Güzel sonuç almayı umut ediyorum. Bir anda bütün hayvanları kısırlaştırmamız mümkün değil. Bu bir süreç gerektiriyor. Burada önemli ayrıntı 7 günlük rehabilite. 7 günlük rehabilite sürecini, canlının insancıl bir şekilde yakalanıp kısırlaştırıldıktan sonra aşılarını tamamlayıp sağlığına kavuşana kadar geçen zaman olarak ifade edebiliriz. Bu sebeple yüzlerce canlıyı bir anda alıp kısırlaştırmayacağız. Çünkü onları sağlıklarına kavuşturup geri bırakacağız. Bu yüzden bu işe uzun soluklu bakıyoruz. Çankırı’daki sokak hayvanları için, birlikte yaşadığımız can dostlarımız için güvenli bir ortam oluşturacağız. Aynı şekilde çocuklarımız ve vatandaşlarımız içinde huzurlu bir yaşam şehri oluşturacağımıza inanıyorum.” şeklinde bir açıklama yazılmış olup sokak hayvanlarının (tabir hukuki olarak yanlış olup hukukta sahipsiz başıboş köpek olarak geçmektedir) ve sahipsiz başıboş köpeklerin sorumluluğunun ilgili Valilik il ilçe belediyelerinin müselsilen sorumlu olduğuna dair bir çok Danıştay kararı da mevcuttur. 7 gün sonra tekrar sokaklara bırakılacağı , ve kişilerin ve toplumun köpekler ile yaşamaya zorlandığı aşikar olduğu ve bunun insan hayati ve çevreye vereceği zarar ve olumsuzluklar göz ardı edilmektedir. Üzerimizde toplumsal bir deney mi yapılmak istenmektedir.
4. Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 12’inci maddesine göre; Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.
5. Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 17’uncu maddesine göre; Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
6. Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 19’inci maddesine göre; Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
7. Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 23’inci maddesine göre; Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
8. Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 36’inci maddesine göre; Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
9. Davalı idare tarafından tesis edilen işlem ile Anayasanın kişilere verdiği hak ve hürriyetlere engel olunmaktadır. TESİS EDİLEN İŞLEMDE ÜÇÜNCÜ KİŞİLER BAKIMINDAN DA TELAFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARARLAR ORTAYA ÇIKACAĞI AÇIKTIR. Dolayısıyla dava konusu idari işlemin uygulanması halinde telafisi imkansız zararlara neden olabileceği açıktır. Bu nedenle davalı idarenin 25/01/2024 tarih ve “Bir Pati De Sen Tut” isimli projenin yapılması yönünde tesis edilen işlemin kendim, ailem ve hatta 3.kişiler açısından TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLARA NEDEN OLACAĞI açıktır.
10. Bu doğrultuda Sayın Mahkemenizden 2577 sayılı yasanın 27/2. maddesinde öngörülen, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleştiği açıkça ortada olduğundan yürütmenin durdurulması istemimin kabulüne karar verilmesini talep etmek zorunluluğum hasıl olmuştur.
SONUÇ ve İSTEM :Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde, davalı idarenin, 25.01.2024 tarihinde “Bir Pati De Sen Tut” Projemiz diye ilan edilen işleminin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederiz.

EZBERLENMİŞ AMA YANLIŞ OLAN 27 CÜMLE

EZBERLENMİŞ AMA YANLIŞ OLAN 27 CÜMLE...

Onlar da can
Köpekler Allah’ın sessiz kullarıdır
Köpekleri kısırlaştırıp sokağa geri bırakarak bu sorunu çözebiliriz
“İnsan tüm canlıların üstündedir” anlayışından nefret ediyorum
Köpekler uyutulsun diyenler önce katilleri, sapıkları, tecavüzcüleri engellesin
Köpekleri uyutun da görün bakalım başınıza deprem, sel gibi ne felaketler gelecek
İşiniz gücünüz yok mu? Rahat bırakın şu hayvanları
Köpekleri besliyorum bana saldırmıyor, siz de onları besleyin
Tüm hayvanlar eşit yaşam hakkına sahiptir
Başıboş köpekler yüzünden ölenler var evet ama bu sorun görevini yapmayan belediyeler yüzünden var
Ben de parktaki gürültücü çocuklarınızdan şikayetçiyim
İnsan en kötü canlı
Barınaklar ölüm kampı
Köpekler sokaklarda insanlardan korkuyor ve o yüzden saldırıyor
Köpeklerden gördüğüm insanlığı insanlardan görmedim
Başıboş insan daha tehlikeli
Köpeklerden şikayet edeceğinize siz önce çocuklarınıza hayvan sevgisi öğretin
Köpekler kötü insanları hisseder ve saldırır
Kısır köpek saldırmaz
Avrupa’da başıboş köpek yok diyorlar. Bu onların sorunu
Birlikte yaşayacağız Köpeklerin yaşam alanlarını işgal ettik, şehirlerde yaşamak onların da hakkı
Hayvan sevmeyen insan sevemez
Başıboş köpekler depremde çok can kurtardı
Köpekler toplatılsın diyenler dış güçlerle ilişkili
Köpeklerin tedavisi için IBAN verip para isteyenlerin hepsi çok iyi insanlar
Her okul, her site, her kurum bir köpek sahiplense bu sorun çözülür

Başıboş köpekler artık devlet meselesi oldu

Başıboş köpekler artık devlet meselesi oldu
Onlarca ölüm ve yaralanmalara sebep olan başıboş köpek problemini kökten çözmek için, mesele Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na dahil edildi.

Onur Güleç

Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri hâline gelen başıboş köpeklerle ilgili atılacak adımlar, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na da girdi. Programa göre cadde ve sokaklardaki sahipsiz hayvanların şehir hayatını olumsuz etkilemeyecek şekilde uygun yerlerde barındırılmasına yönelik çerçeve bir mevzuat hazırlanacak.

İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin önemli gündem maddelerinden biri olan başıboş köpeklerle ilgili hükûmet bir süredir çözüm önerileri üzerinde çalışma yapıyor. İstanbul özelinde AK Parti’nin yaptırdığı anketlerde ekonomi, sığınmacı ve trafikten sonra en büyük problemin sokak köpekleri olduğu tespit edilmişti.

İki bakanlık ve bütün belediyeler
Başıboş köpeklerle ilgili atılacak adımlar, 2024 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na da girdi. Programda önümüzdeki yıl, sahipsiz hayvanların şehir hayatını olumsuz etkilemeyecek şekilde yerel yönetimlerin daha aktif çalışmasını sağlayacak uygulamaların hayata geçirileceği belirtildi. Yerel yönetimlerin şehirlerdeki sahipsiz hayvanların sağlık, beslenme ve barınma ihtiyaçlarına yönelik faaliyetlerinde birlik modeli dâhil alternatif yöntemler geliştirilerek bu çerçevedeki projelerinin destekleneceği ifade edildi.

Bu doğrultuda, 2024 yılı içinde belediyelerin sokak hayvanlarının rehabilitasyonu için birlik oluşturması sağlanacak ve en az 10 barınak projesine destek verilecek. Cadde ve sokaklardaki sahipsiz hayvanların şehir hayatını olumsuz etkilemeyecek şekilde uygun yerlerde barındırılmasına yönelik çerçeve bir mevzuat hazırlanacak. Yıllık programda başıboş köpeklerle ilgili atılacak adımlardan Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, mahallî yönetimler ve diğer ilgili kurumların sorumlu olacağı belirtildi.

Kaynak: https://gdh.digital/basibos-kopekler-artik-devlet-meselesi-oldu-85035

Başıboş Köpek Sorunu Türkiye Hindistan Karşılaştırması

1 km² ye düşen köpek sayısında ülkemiz 13 köpek sayısı ile 12 olan Hindistan’ı geçmiş durumdadır. 100 kişiye düşen köpek sayısında ülkemiz 8,4 iken Hindistan 3,3 olmuştur.

Türkiye’de ise, sahipsiz köpek sorunu ciddi bir milli güvenlik ve halk sağlığı problemi olarak varlığını sürdürmekte ve etkisini giderek artırmaktadır. Hindistan, Pakistan, Bangladeş başta olmak üzere şehirleri medeni olmayan ve sahipsiz, başıboş köpek sorunu ile boğuşan ülkeler gibi Türkiye’de de sahipsiz köpek sayısı çok hızlı bir şekilde artmaktadır.
Çok ilginçtir 1 km² ye düşen köpek sayısında ülkemiz 13 köpek sayısı ile 12 olan Hindistan’ı geçmiş durumdadır. 100 kişiye düşen köpek sayısında ülkemiz 8,4 iken Hindistan 3,3 olmuştur.
Amacımız sokakta başıboş beslenen köpeklerin sağlıklı bir ortamda tutulması ve insan yaşamının ve özellikle çocukların can güvenliğinin sağlanmasıdır.
Türkiye’de sokaklarda yaşayan, sahipsiz ve başıboş köpekler sorunu, ciddi ancak yeterli ilgiyi görmemiş bir sorundur. Başıboş köpeklerin vatandaşlara ve tüm topluma verdiği zarar medya, hayvan hakları aktivistleri ve yetkililer tarafından gözlerde küçültülmüş, görmezden gelinmiş ve reddedilmiştir.
Ülkemizde uzun yıllardır “sokak hayvanları” diye ajite edilen fakat insanların canına, malına, vücut bütünlüğüne ve halk sağlığına karşı önemli zararlar veren ağırlıklı olarak köpeklerin oluşturduğu tehdit ve tehlikelerle boğuşmaktadır. Özellikle 2004 den sonra çıkan sözde hayvanları koruma kanununun neticesinde bu olaylar hızla artmış hayvanları koruması için yapılan yasanın hayvanları koruması bir yana insan hayatı için yüksek riskler barındıran “kısırlaştır aşıla yaşat” yöntemiyle sorun içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Özellikle köpekler;
Doğrudan insanlara saldırıp yaralayabilmekte, kalıcı travmalara yol açabilmekte ve parçalayarak ölümüne sebep olabilmektedir. Boğazı parçalanan Mete Durna ya da okuldan evine dönerken parçalanan Mehmet Özer gibi.
Dolaylı olarak kovalayıp araçların altında kalarak veya otoyollarda araçların aniden önüne çıkarak insanlarımızın ölümlerine, yaralanmalarına ve maddi hasarlara sebep olmaktadır. Evinin önünde oynamaktan başka suçu olmayan 10 yaşında ki Mahra Melin Pınar ya da sadece okuluna gitmeye çalışan üniversite öğrencisi Rabia Kallı gibi.
Her gün mütemadiyen köpek nedenli kazalarda yaşamını yitiren insanlar olduğunu haber bültenlerinde görüyoruz. Nişanlısıyla düğün alışverişinden evine dönerken benzer bir kazada hayatını kaybedip gelinliğini hiç giyemeyen Gönül Karaoğlu gibi.
Özellikle engelli veya köpek korkusu olan insanlar dışarıda gezerken, evlerine, işlerine veya okullarına giderken kaygı ve stres yaşamakta ve bu insanlar sosyal yaşamını köpeklere göre ayarlamak zorunda bırakılmaktadır.
Köpek ısırığıyla kuduz gibi bulaşıcı, çok tehlikeli ve tedavisi olmayan ölümcül bir hastalığı yaymaktadırlar.
Sayın genel başkanında daha önce söylediği gibi hiçbir medeni ülkede başıboş köpek göremezsiniz. Çünkü medeni ülkeler de “köpek mi değerli insan mı? Köpeğimi koruyalım yoksa insanı mı?” diye bir soru işareti belirmemiş, öncelik her insan olmuştur. Zaten çene yapısı ve kuvveti itibariyle kemik kırma kabiliyetine sahip bir hayvanı korumak yerine insanı korumak gerektiği de aşikardır.
İnançlarımızı ve vicdan algılarımızı manipüle eden bir lobinin faaliyetleri yüzünden bugün biz ülkemizde insanlara zarar veren hayvanları koruyarak insanları ölümle burun buruna bir yaşama mahkûm etmiş bulunuyoruz.
Hayvanlar içgüdüleriyle hareket ederler, bir köpeğin de güdüsü beslenmek, üremek ve kendini korumak üzerinedir. Bu alanda kendisine tehdit olarak gördüğü her canlı insan da dâhil saldırma potansiyeline sahiptir. Köpeklerin bilimsel olarak tespit edilmiş 17 farklı saldırganlık türü olduğu bilinmektedir. Bunlardan başlıcaları alan koruma ve av güdüsüdür.
Buradan öncelikle sizleri ve tüm kamuoyunu uyarmak istiyoruz. Bir örnek vererek durumun ne kadar vahim olduğunu sizlere anlatacağım.
13 Temmuz 2023 yılında Şanlıurfa’da daha 28 yaşında genç bir mühendis olan Lütfü Seray kuduzdan hayatını kaybetti. Lütfü Serayı kuduz yapan köpek kendi köpeğiydi ve daha önce kuduz aşısı yapılmıştı. Buna rağmen dışarıdaki bir köpekten kuduzu kaptı ve sahibine bulaştırdı. Rahmetli de 4 doz kuduz aşısını yaptırmasına rağmen hayata tutunamadı.
Sokaklarımızda milyonlarca köpek ömrü boyunca şanslıysa bir kere ya da hiç kuduz aşısı olmadan hayatlarını devam ettirmekteler. Köpeklerde bu aşının her yıl tekrar edilmesi gerekiyor. Tekrar edilmediğinde Rahmetli Lütfü Seray da olduğu gibi kuduz kapma ihtimalleri yükseliyor. Serbest gezen bir popülasyonda her yıl köpekleri yakalamak ve tek tek kuduz aşısı yapmak imkânsızdır.
Ülkedeki köpek sayısının bile bilinmediğini, var olduğu düşünülen 15 milyon üzerinde köpeğimiz olmasına rağmen tarım orman bakanlığı tarafından yılda yalnızca 300-500 bin sahipsiz hayvanlar için kuduz aşısı temin edildiğini tarım orman bakanlığının faaliyet raporlarından anlamaktayız.
Şuan bu anlattıklarım size korkunç ve ihtimal dışı gelebilir ancak ülkemiz bir biyolojik bombanın üzerinde oturuyor ve bu bombanın her an patlamaması için hiçbir neden yok.
Elbette ki sorun kuduzla sınırlı değil, köpeklerin neden olduğu onlarca zoonoz hastalık ve dışkılarındaki milyonlarca parazit halk sağlığını çok ciddi tehdit etmektedir.
Önlenebilir her ölüm cinayettir. Bu nedenle vefat eden her insanın vebali bu sorunu bilip de susanların, çözme konusunda yetkisi olup da çözmeyenlerin üzerinedir. Bizim bu sorunun çözümü sonrasında hiçbir çıkarımız yoktur. Mücadelemiz Allah rızası için başka canlar gitmesin hiçbir eve köpekler yüzünden ateş düşmesin, insanlar bu sorun nedeniyle hayatlarını kaybetmesin diyedir. Bir köpek öldüğünde yalnızca bir köpek ölür ama bir insan öldüğünde bu ölen yalnızca bir insan değildir. Birinin evladı, annesi, babası, teyzesi, dayısıdır.
Başıboş köpek savunucularının ülkede taciz var, tacavüz var ne olmuş birkaç insan da köpekler yüzünden ölmüşse yaklaşımları bizi bir felakete sürüklemekte sorun her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.
Şunu ifade etmeliyim ki böyle bir feci salgın kapıya dayandığında bugün köpeklerin dışarıda kalmasını savunanlar sorumlu olarak yine devleti ve yetkili organlarını suçlayacak. Kısırlaştırma ve aşılama yapılmadığı için bu hale geldiğini dile getirerek kendileri bütün sorumlulukları üzerlerinden atacaklardır. Ancak üreme hızları ve kontrolsüz besleme yüzünden sürekli sayılarının katlanarak arttığı bu ortamda bu yöntemin başarı şansı zaten yoktur. Hiçbir ülke bu yöntemle bu sorunu aşamamıştır. Benzeri Hindistan da uygulanan bu yöntem nedeniyle Hindistan da yılda 20 bin insan kuduz nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
Merhamet öncelikle akıl sahibi olan insana gösterilmeli, köpekleri değil insanları korumalı ve bu yolda adımlar ivedilikle atılmalıdır. Unutmayın bir sonraki kurban siz ya da bir sevdiğiniz olabilir.

YŞP Basın Açıklaması

SAYIN BASIN MENSUPLARI VE KAMUOYU!
Yaşanabilir Şehir Platformu; 2016 yılında Ankara’da faaliyet gösteren farklı amaç ve faaliyetler yürütmelerine rağmen bunların yanında ortak toplumsal sorunlarımızın çözümü için bir araya gelmiş 39 sivil toplum kuruluşumuzun katılımı ile kurulmuş bir inisiyatif platformudur. Platform olarak şimdiye kadar şehrimizin çeşitli sorunlarının çözümü için başarılı ortak çalışmalara imza atmış bulunuyor.
2022 yılında ise Türkiye’nin gündemine oturmuş olan her geçen gün artarak devam eden Sahipsiz ve Başıboş Köpek Sorununu ele almamız zorunlu hale gelmiştir.
Platformumuzun Genel Kurulunca oluşturulan bir komisyon eliyle rapor hazırlanmasına ve ilgililere ulaştırılmasına karar verilmiştir.
Sorunun boyutlarının tespiti, soruna dikkat çekmek ve çözüme katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yapmış bulunuyoruz.
Komisyonumuz, bilim adamları, eğitimci, hukukçu, insan hakları aktivisti, sosyolog, doktor, veteriner, iletişimci ve STK temsilcilerinin katkılarını alarak çalışmıştır.
Raporumuzda Ana Başlıklar Halinde Tespitlerimiz;
Ülkemizde sokaklarda sahipsiz ve başıboş bulunan köpekler;
Çok ağır sokak koşullarında hayatta kalma mücadelesi verirken hem kendilerine hem de çevrelerine zarar vermektedirler.
İnsan hak ve hürriyetlerini ve en temel hak olan insan yaşamını tehdit etmektedir.
Sağlık ve hijyen güvenliğini ihlal etmektedir.
Köpek saldırıları insanın vücudunda özellikle yüzde şekil bozukluğu, uzuv kaybı, felç, kuduz nedeniyle ölümler ve daha birçok ciddi psikolojik rahatsızlıklara yol açmaktadır.
İnsanların bilhassa çocukların sokağa çıkma özgürce dolaşma park ve bahçelerde oynama özgürlüğünü kısıtlamaktadır.
Engellilerin bilhassa görme engellilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlamaktadır.
Başıboş köpekler kuduz salgını ve riskini artırmaktadır.
Sahipsiz ve başıboş köpekler yaban hayatına, doğal hayata zarar vermektedir.
Gürültü ve dışkı kirliliğine yol açmaktadır.
Turizmi baltalamaktadır.
Karayolu, trafik ve yol güvenliği açısından çok ciddi tehdit oluşturmaktadır. Trafik kazaları sonucu ölüm ya da sakatlanmalar olmakta çok fazla maddi zarar meydana gelmektedir.
Evcil hayvanlara ve sahiplerine zarar vermekte, evcil hayvanları yaralamakta telef etmektedir.
İnsanların işten kalması, tedavi giderleri, daha birçok gider nedeniyle ülke ekonomisi zarar görmektedir.
Ülkemizde ciddi surette güvenlik sorunu oluşturmaktadırlar.
Ülkemizde terör saldırılarından daha fazla sayıda sahipsiz ve başıboş köpeklerden kaynaklı saldırıların artarak devam edeceği tahmin edilmektedir. Resmi yetkililerin ifadesine göre sayıları on milyon olduğu söylenen sokaklarda terör estiren başıboş köpekler, artık bir kamu sağlığı ve kamu güvenliği sorununa dönüştü. Nitekim 2022 yılında 33 vatandaşımız sahipsiz ve başıboş köpekler yüzünden hayatını kaybetmiştir. Bir gazetede yer alan habere göre 1 Ocak- 25 Aralık 2022 tarihleri arasında başıboş köpeklerden kaynaklanan 304 saldırı ve 67 trafik kazası kayıtlara geçmiş durumda. Başıboş köpek saldırılarında 13 kişi hayatını kaybederken, 300 insanımız yaralandı. Başıboş köpek kaynaklı trafik kazalarında ise 20 insanımız hayatını kaybederken, 204 insanımız da yaralandı.
Bu saydığımız ve daha sayamadığımız nedenlerle sokaklarda sahipsiz ve başıboş köpeklerin varlığı ve kontrolsüz çoğalmaları nedeniyle bu günümüzü ve gelecek nesillerimizi etkileyecek bir tehlike ile yüz yüze kalmış bulunmaktayız.
Kamu düzeni insanların halka açık yerlerde güvenlik, dirlik ve esenlik, sağlık ve huzur içinde yaşamlarını sürdürmelerinin sağlanması ile korunur.
Kamu düzeninin unsurlarından olan kamu güvenliği ise, insanların halka açık yerlerde can ve mal endişesi duymadan yaşayabilmelerini ve serbestçe hareket edebilmelerini ifade eder.
Anayasamıza göre Devletin ülkedeki vatandaşlarının sağlığını korumakla ve can güvenliğini temin etmekle mükellef olduğu tartışmasızdır. Çalışmada ele alınan konunun özü insan yaşamıdır, yani insan haklarıdır.
Raporumuz Cumhurbaşkanlığına da çözüm önerisi ile birlikte sunulmuştur.
Artık Türkiye’nin sahipsiz ve başıboş köpek sorununun çözülmesini istiyoruz.
Çözüm Önerimiz;
Çalışma sırasında 5199 Sayılı Kanun’un 6. maddesi ile başıboş sahipsiz köpeklerin yetkililer tarafından bakımı yapıldıktan sonra öncelikle alındıkları yere bırakılmasına ilişkin hükmün sorunların kaynağını teşkil ettiği tespit edilmiştir.
KANUN MADDE DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİ
“- 5199 Sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin dördüncü fıkrası “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” hükmü aşağıdaki şekilde değiştirilmelidir:
“Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanlar bakımevlerinde kısırlaştırılır, aşılanır ve rehabilite edilerek veri tabanına kaydedilir. Sahiplendirme imkânı varsa sahiplendirilir. Sahiplendirilemeyen hayvanlar ise yerel yönetimler veya hayvanları koruma ile ilgili faaliyet gösteren gönüllü kişi ve kuruluşlar tarafından kurulan hayvan bakım yerlerinde bakılır.
Geçici Madde: Bu kanunda ve ilgili mevzuatta bu madde değişikliği yönünde değişiklik ve düzenlemeler yapılır.”
Şeklinde 5199 Sayılı Kanun’un 6.Maddesinin 4. Fıkrasının değiştirilmesini talep ediyoruz.
Sayın basın mensupları değerli kamuoyumuz, gelin sorunlarımızı çözmek için birlikte çalışalım.
Söylenmeyelim söyleyelim.
Kamuoyuna saygılarımızla bildiririz.
18.01.2023 Çarşamba
Yaşanabilir Şehir Platformu-ANKARA

Ekin ve Nesil Derneği 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Değerlendirme Raporu

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Değerlendirme Raporu
Son zamanlarda sıkça gündeme gelen ve Meclis te görüşülmesi beklenen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifindeki yanlışlıklara ve ilerde ortaya çıkabilecek telafisi çok zor ve sakıncalı durumlara dikkatinizi çekmek amacıyla bir rapor hazırlanmıstır.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini Değerlendirme Raporu

Ekin ve Nesil Derneği olarak, yaptığımız araştırmalar, kamuoyunun yaklaşımı, hukukçu, ziraat mühendisi ve eğitimcilerden aldığımız görüşler neticesinde, Kanun Tasarısının hayvan ve insan ilişkisine ilişkin tanımlar, öneriler ile metin bölümlerinde, insanın ve hayvanın doğasına aykırı yaklaşımlar tespit edilmiştir.

Özetle; Kanun Tasarısının genel gerekçesi, 1 inci, 2 nci, 5 inci maddeleri ve bu maddelerin gerekçelerinde düzenlenen ve tasarının tümüne hakim olan yaklaşım ile hayvanların insanlar gibi bizatihi bağımsız, hak sahibi varlıklar olarak tanımlanması insan ve hayvan fıtratı ile bağdaşmayan bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Şöyleki;

Son zamanlarda basında öne çıkarılan bazı hayvanlara karşı yapılan eziyet ve kötü muamelelerin önlenmesi amacıyla kamuoyunda bir kanun çıkarılması isteğinin güç kazandığı görülmektedir.
Öncelikle, insanın fıtratında ve toplum genelinde zaten var olan hayvanları sevme ve korumaya yönelik merhamet ve şefkat duygularının güçlendirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Hayvanlara eziyet edilmesinin, aç ve susuz bırakılmasının, çirkin muamele edilmesi ve canice öldürülmesinin önlenmesi amacıyla var olan cezai düzenlemelerin gözden geçirilerek caydırıcı cezai müeyyideler ve tedbirler getirilmesi çalışmalarını destekliyoruz.
Kanun Teklifinin Adı “Hayvanların Korunması Kanunu Olarak Kalmalıdır.”
“Hayvan Hakları” kavramı hayvanların emanet olarak kabul edilip korunması yerine, insanlarla yarışan  haklarının olduğunun kabul edilmesi iddialarını getirebilir. Toplum hayatını olumsuz etkileyeceğini, insan hayatı için ciddi tehlike oluşturan var olan durumu daha da ağırlaştıracağını, karışıklıklar oluşturacağını ve kargaşaya yol açacağını öngörmekteyiz.
Sorumluluk yüklenemeyen hayvanların insanların da üstünde bir mertebeye çıkarılmasının, hayvan haklarını koruma derneklerinin yaptıkları lobi faaliyetleri sonrasında yasalaştırılması düşünülen tasarının uygulamada problemlere yol açacağı kanaatindeyiz.
Kanun Teklifinde yeni getirilen suçlar ve cezalarda suçun açıklıkla tanımlanmamış ve muğlak olması, adli kurumların zaten var olan yoğunluğunu daha da artıracak, sistemin tıkanmasına sebep olacaktır.
Başıboş hayvanlar, bakımı yapıldıktan sonra yeniden alındığı yere bırakılmamalı, kontrol altına alınmalıdır.
“Hayvan Hakları” kavramı, hayvan kaynaklı ürün tüketiminin aleyhindeki akımlara güç verecek, insanların temel gıda kaynağı olan hayvansal gıdaların tüketilmesinin engellenmesi ile insanların yetersiz ve dengesiz beslenme trendleri hız kazanacak, çocukların sağlıklı gelişimi ile gelecek nesillerin ve toplumun sağlığı riske girecektir.
Kurban kesme ibadetinin yerine getirilmesine karşı çıkılmasına dayanak oluşturacak, dini inanç sahiplerinin hayvan düşmanı, hayvanfobik gibi suni üretilen kavramlarla yaftalanmalarına yol açılmış olacaktır.
İnsanların yararlanması için yaratılmış hayvanları insanın eşiti ya da  efendisi konumuna yükselten aşırı ve dengesiz düşüncelerden endişe edilmektedir.
Türkiye’de satış yapan köpek maması firmalarından komisyon alan hayvan dernekleri, belediye personeli ve devlet memurlarının bulunduğu bilgisi düşündürücüdür.
Sokaklarda başıboş dolaşan hayvanların kısırlaştırma yolu ile kontrol altına alınmasını destekliyoruz.
İlişikte gönderdiğimiz haber örneklerinde de görüleceği üzere, sokaklarda başıboş dolaşan köpeklerin, küçük büyük demeden birçok insanın canına ve malına zarar verdiğini, kitle iletişim araçları ve sosyal medyadan sürekli olarak izlemekteyiz. Başıboş sokak köpeği korkusundan sokağa çıkamayan çocuklarımız bulunmaktadır. ABD ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde hiç bir hayvanın sokaklarda başıboş bırakılmadığı, Hindistan gibi hayvanı kutsayan ülkelerde sokaklarda hayvanların dolaştığı malumdur.
Başıboş hayvanlar trafik kazalarını ve buna bağlı olarak mal ve can kaybını artırmaktadır. Sokaklara sahipsiz köpek bırakılması, kontrolsüz bir şekilde beslenmesi çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. https://ekinvenesil.org/wp-content/uploads/2021/06/HayvanlariKorumaKanunuRp.pdf

Güvenli Sokaklar İnsan Hakkıdır

04 Haziran 2022 12:20
Güvenli Sokaklar İnsan Hakkıdır

Türkiye’de hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amacıyla 2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kabul edilmiştir. Bu Kanunun ardından 2006 yılında Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır. Türkiye’de yapılan bu düzenlemelerle sahipsiz köpeklerle ilgili sorumluluk belediyelere verilmiş bulunmaktadır. Ancak var olan düzenlemeler sahipsiz köpeklerin refahını sağlamadığı gibi insanlar ve diğer canlıların yaşadığı sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. ABD, AB üyesi ülkeler, İngiltere, Japonya, İsviçre, Avustralya’da hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde sahipsiz köpek sorunu bulunmamaktadır. Bu ülkelerde köpeklerin refah koşullarına ilişkin yapılan gerçekçi ve insan odaklı hukuki düzenlemeler bu sorunu önlemektedir.

Türkiye’de ise, sahipsiz köpek sorunu ciddi bir güvenlik ve sağlık problemi olarak varlığını sürdürmekte ve etkisini giderek artırmaktadır. Bazı kentlerde sahipsiz köpek sayısı ilçe nüfuslarını bile geçmiş bulunmaktadır. Sahipsiz köpekler çok ağır sokak koşullarında hayatta kalma mücadelesi verirken kendilerinin, sahipli köpeklerin, kedilerin, evcil-yabani diğer hayvanların ve doğanın zarar görmesine neden olmaktadır. İnsanlar açısından ise, Anayasa ile koruma altına alınan sağlık, güvenlik, maddi varlığını koruma, yaşama hakları gibi insan haklarını tehlikeye atmaktadır. Sahipsiz köpeklerin sayısı hızlı bir şekilde artmaya devam etmekte, bununla paralel olarak köpek saldırıları da büyük artış göstermektedir.

Sahipsiz köpek saldırıları nedeniyle ölen kişilerin yakınları veya yaralanan kişiler ilgili belediyeye karşı dava açmakta ve davalarda hizmet kusuru nedeniyle maddi-manevi tazminat kararları verilmektedir. Belediyeler 5199 sayılı Kanun gereği bir şey yapamadıklarını ifade etmekte, ancak problem şiddetini artırmaya devam etmektedir. Kamu politikası oluşturulması beklenen problemin hükümet, siyasi partiler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, medya, toplum ve sahipsiz köpek saldırılarından doğrudan ya da dolaylı zarar görenler gibi pek çok tarafı bulunmaktadır.

Sokaklarda sahipsiz köpek olmaması bir uygarlık göstergesi olarak görülmektedir. Hindistan, Pakistan, Bangladeş başta olmak üzere şehirleri medeni olmayan ve başıboş sokak köpek sorunu ile boğuşan ülkeler gibi Türkiye’de de sahipsiz köpek sayısı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Sahipsiz köpekler ısırma ya da saldırma nedeniyle doğrudan ya da dolaylı şekilde insanların ve hayvanların ölmelerine, yaralanmalarına, kuduz gibi çeşitli hastalıklar kapmalarına, güvenlik sorunlarına, trafik kazalarına neden olmaktadır. Diğer taraftan sahipsiz köpekler, sokaklarda açlık, susuzluk, hastalık, soğuk, sıcak, trafik kazaları, sahipli ve sahipsiz köpeklerin saldırısına maruz kalma, insan, hayvan ve araçlardan kaynaklanan tehlikeler altında ağır şartlarda yaşam mücadelesi verirken önemli sorunlar yaşamaktadır.

Son aylarda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN başta olmak üzere pek çok siyasetçi, sanatçı, gazeteci, sosyal medya fenomeni, akademisyen, doğa ve vahşi yaşam uzmanı avcı, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, kontrollü köpek sahipleri, vs sorunun farkına varmış sokakta başıboş köpek sürüleri olmayacağını barınaklara alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu çalışmanın amacı köpek düşmanlığı değildir, aksine hayvan refahı kavramı ile hareket ederek öncelikle sokakta başıboş beslenen köpeklerin sağlıklı bir ortamda tutulması ve insan yaşamının ve özellikle çocukların can güvenliğinin öncelikle ele alınmasıdır.

Türkiye’de başıboş köpekler, ciddi ancak yeterli ilgiyi görmemiş bir sorundur. Başıboş köpeklerin vatandaşlara ve tüm topluma verdiği zarar medya, hayvan hakları aktivistleri ve yetkililer tarafından küçültülmüş, görmezden gelinmiş ve reddedilmiştir. Başıboş köpek sorunu “sokak hayvanı” sorunu olarak gösterilmeye çalışılmıştır. İnsanlara zarar vermeyen, sık sık köpekler tarafından parçalanan kediler, başıboş köpeklerle beraber aynı statüye sahipler. “Sokak hayvanı”, “sahipsiz hayvan”, “hayvan sorunu”, “kedi sorunu” yoktur, başıboş köpek sorunu vardır. Köpek, şehrin içinde insanları öldüren tek hayvandır. Kediler, insanlara zarar vermiyor, öldürmüyor; trafik kazalarına sebep olmuyor, kuduz taşıyıcı değiller. Kediler ve diğer hayvanlar mutlaka başıboş köpeklerden ayrı tutularak değerlendirilmelidir.

Sahipsiz köpek sorununun çözümü için insanların yaşama hakkı, güvenlik hakkı, sağlık hakkı, maddi varlığını koruma hakkı gibi kamu düzeninin de gereği olan hakları koruma altına alınmalıdır. Diğer taraftan sahipsiz köpeklerin sokaklarda beslenme, sağlık, barınma ve güvenlik alanlarında büyük riskler altında ve çok ağır koşullarda yaşam mücadelesi verdikleri dikkate alınmalı ve yaşamlarını sağlıklı ve güvenli bir şekilde sürdürebilecekleri modern, teknolojik bakımevleri inşa edilerek ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanmalıdır.

Çözüm olarak tek adres vardır o da Devletimizdir, onun değerli bürokratik kadroları ve yasama organıdır. Biz burada çözümün nasıl olması gerektiği hususu üzerinde durulmasından ziyade öncelikle en temel insan hakkı olan yaşam hakkı başta olmak üzere insanların can ve mal güvenliği, çocuk hakları, ibadet özgürlüğü gibi hakların esas alınmasıdır.

Bilindiği gibi ülkemizde 2700 civarında hayvan koruma ve yaşatma besleme amaçlı dernek bulunmaktadır. Ne var ki yaşlı engelli, çocuk gibi insanların haklarını korumak için kurulmuş dernek sayısı ise maalesef 250 civarında.

Yazımı müjdeli bir haberle sonlandırmak istiyorum. Antalya’da başıboş köpekler tarafından saldırıdan kaçarken kamyon altında kalarak can veren Mahra Melin Pınar’ın babası ve annesi geçen ay içinde Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma adında bir dernek kurdu. Allah hayırlara vesile kılsın. Ülkemiz adına çok önemli bir adım. Murat Pınar ve eşi Derya Pınar hanımefendiye bu girişimlerinden dolayı teşekkür ediyor başarıları için dua ediyorum. Dernek hakkında bilgi için www.guvenlisokaklar.org adresini bir melek yavrumuz Mahra Melin Pınar’ın anısına bir ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

Mehmet ALTUNTAŞ