Gazzede Yaşanan Zulme Sessiz Kalmayanlar

Gazze’de Yaşanan Zulme Sessiz Kalmayanlar
Gazze’de herkesin gözü önünde canlı biçimde yaşanan ve hepimizin çaresizce seyrettiği insanlık dramını tarif etmek imkânsız. Osmanlı Devletinin parçalanarak toprakları işgalci emperyalist güçler tarafından bölünüp kukla devletler kurulduğundan bu yana yaklaşık 75 yıldır Ortadoğu’da ve dünyada huzur kalmadı. Batılılar tarafından Ortadoğu olarak tanımlanan bölgede özellikle Filistin’de birinci dünya savaşından bu yana büyük bir zulüm hatta soykırım yaşanıyor. Sorunun adı belli: İsrail Sorunu. Nazilerin yaptıklarını bu gün de yapanları eleştirmeyi nefret suçu olarak görenler Gazze’de Siyonist İsrail’in yaptığı soykırımı görmezden gelenler olsa da Dünya’nın vicdanlı insanları da bulunmaktadır. Gazze’de yaşanan katliamı protesto eden ve Filistinliler’e destek için yüzbinlerce vicdan sahibinin İstanbul’da, Ankara’da, Londra’da, Stockholm’de, Kopenhag’da, Madrid’de, Paris’te protestolarına şahit olduk. Umut verdi bize insanlık onuru adına ışık yaktı. Tıpkı 21 yaşında Gazze’de İsrail buldozerinin altında kalarak can veren Rachel Corrie, dedesi ve babası İsrail generali olan barış aktivisti Miko Peled ve ailesini holokostta kaybetmiş bireysel protestocu aktivist Yael Kahn gibi.
Gazze insanlık için son sınavı
Gelecek nesillerimiz, I. ve II. Dünya Savaşlarının ardından kurulan dünya sisteminin nasıl yerle bir olduğunu artık insan haklarından demokrasiden bahsetmenin anlamsızlaştığını yeni bir dünya düzeninin kurulacağından habersiz kalmayacaklar. Bir yanda Siyonizm ve onun makinası ırkçı İsrail yönetimi bir ur gibi Ortadoğu’da batılı sömürgecilerin son temsilcisi ABD ve onun destekçileri AB, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın tavırları bir yanda insanlık onuru ve haysiyeti. Ademin çocukları Kabil Habil’i öldürürken onları seyreden kimse yoktu şimdi hepimiz katliamı seyrediyoruz. Belki dua ediyoruz, İsrail firmalarını ve onlarla işbirlikçi markaları şirketleri ve ürünlerini elimizden geldiğince boykot ediyoruz veya imkânlarımız çerçevesinde maddi yardımlarda bulunuyoruz. Bunlar bir nebze içimizi rahatlatsa da yetersiz kalıyoruz elbette. Bir Rachel Corrie gibi buldozerin önüne çıkıp can veremiyoruz. Bir Miko Peled gibi gerçekleri anlatamıyoruz. Gazzeli savaşçılar canlarını vererek direniyor, masum çocuklar insanlar can veriyor. Bir tane bina bırakmayan zalimler hastaneleri bombalıyor atom bombası atmayı düşündüklerini söyleyenler fosfor bombalarını sıradanlaştırıyor. Artık soykırım, holokost, apartheid kelimeleri bile yetersiz kalıyor acı manzarayı anlatmak için. Sırpların Serebrenitza’da gerçekleştirdiği soykırımı ve insanlık suçlarını uluslararası Lahey Ceza Mahkemesinde yargılarken birden Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de Yemen’de milyonlarca insanın, çocuğun öldürüldüğü işkence edildiği günleri yaşadık. Daha kötüsü olur mu diye insnlık düşünmeye fırsat bulamadan daha kötüsü yaşanıyor halen. Bir buçuk aydır dünyanın gözü önünde insanlık katlediliyor. Açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkumiyeti bile çok görülüp yıllardır bombalanan Gazze şimdi tamamen yok ediliyor. İnsanımsı varlıklar bize höykürerek hayvanlarla mücadele ettiklerini, nefsi müdafaa masalları ile dünyanın tüm şer güçleri uçak gemileri askerleri silahları ile bu zulme ortak oluyor.

Dünya bir milat yaşıyor.
İsrail’in zulmüne karşı çıkanlar arasında Yahudiler de bulunuyor. Nazi Almanyası’nda ailelerini kaybeden Yahudiler, İsrail’in Filistinlilere yaptığı soykırımı kınayarak, İsrail yönetimini eleştiriyor. Bunlardan biri de Yael Kahn.

Linkini 1 nolu dipnotta paylaştığım adreste izleyeceğiniz videoda Nazi zulmünden dolayı ailesini holokostta kaybetmiş Yael Kahn adlı Yahudi bir kadın göğsüne taktığı afişte İsrail’in Gazze’de yaptıklarının Nazi zulmü olduğunu ve soykırım olduğunu söylüyor, alman polisi de kadını nefret suçu işlediği gerekçesi ile O’nu gözaltına alıyor. Ne ilginç zamanları yaşıyoruz. “Yahudilerin böyle bir insanlık suçunu işlediğini söylemek değil sizin bunu ifade etmemi protesto etmemi engellemeniz asıl nefret suçudur” diyor.

Yukarıdaki Fotoğraf açıklaması: Londra’da İngiliz vatandaşı bir yahudi olan Yael Kahn adlı bir kadın ailesini holokostta kaybetmiş, elinde Filistin bayrağı ile İsrail’i protesto ediyor.

Bugün yaşananlar bir dönüm noktası. Bugün yaşananlarla ilgili çocuklarınız, torunlarınız ve sizden sonra gelen nesilleriniz bugün kimi desteklediğinizi soracaklar. Bugün onlara bir utanç mı yoksa bir onur mu bırakacağınızla ilgili bir karar günü. Dini, milliyeti ve soyu ne olursa olsun, insan bugün gelecek nesillerini bir utançtan kurtarıp kurtarmamaya karar veriyor. Bugün bu soykırımın mı yoksa Filistin’in mi yanında olduğunuzu önce çocuklarınız, sonra da torunlarınız soracak. Bu videoda yaşananlar nefret suçunda derinlik algımızı altüst eden bir diyalog yaşanıyor. Muhtemelen bu yazıda bunları ifade etmemizi de nefret suçu sayardı batılı medeniyetsizler.

İsrail Sorununu anlatan ve işgale direnen sembol isimlerden ikisine yer vererek yazımı tamamlamak istiyorum. Bu isimlerden ilki Amerikalı kadın aktivist Rachel Corrie diğeri de İsrailli barış aktivisti ve Generalin Oğlu kitabının yazarı Miko Peled.

Rachel Corrie’nin İsrail Zulmüne Karşı Direnişi Efsane Oldu

Son olarak çocuklarımıza 16 Mart 2003 te Filistin’de İsrail Buldozerinin önünde durup ölüme giden Rachel Corrie isimli yiğit bir kadını da tanıtmamız gerekir.
10 Nisan 1979 doğumlu Rachel Amerikalı bir barış aktivisti idi. Asıl adı Rachel Aliene Corrie (d. 10 Nisan 1979 – ö. 16 Mart 2003) ISM (International Solidarity Movement-Uluslararası Dayanışma Örgütü) gönüllüsü Amerikalı bir barış aktivistidir.

Gazze Şeridi’nin güneyinde Refah’ta İsrail Savunma Kuvvetlerine (İSK) bağlı zırhlı bir buldozer tarafından öldürülmüştür. Gazze’deyken İsrail Ordusu’nun Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına şiddet dışı eylemlerle engel olmaya çalışan ISM aktivistleriyle tanıştı. Gazze’ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sonrasında öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. Öldürüldüğü esnada Filistin’deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah’ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Buldozer tarafından iki kez çiğnendi ve parçalanarak hayatını kaybetti. Zalimler bilerek yaptılar ancak kaza dediler hiç utanmadan.

Amerika’dan gelen barış gönüllüsü Rachel Corrie, Flisitinli çocuklar için Gazze’ye gitti ve orada zulme karşı direnirken 24 yaşında hayatını kaybetti. Rachel Corrie’nin 1989’da daha 10 yaşında ilkokuldan mezun olurken yaptığı konuşmayı da 1 nolu linkten izlemenizi öneririm.
Dünya böyle işte, bir yanda zalim ve caniler bir yanda Habil misali mazlumlar ve mazlumların yanında saf tutanlar diğer yanda kardeş katili Kabil misali insanlık suçunu işleyen ve sessiz kalarak destek vererek zalimlerden yana olanlar.

Miko PELED Generalin Oğlu

Miko PELED Generalin Oğlu


Bir diğer aktivist ise Filistinlilerin haklı davasına canı gönülden destek veren İsrail vatandaşı da olan Miko Peled. Generalin Oğlu ve Adaletsizlik kitaplarının yazarı Miko Peled, 1961’de Kudüs’te tanınmış bir Siyonist ailede dünyaya geldi. Dedesi İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’ni imzalayan 40 kişiden birisiydi. Babası Matti Peled, 1948 İsrail Bağımsızlık Savaşı’nda savaşmış, 1967’de İsrail’in Gazze’yi, Golan Tepelerini, Sina’yı ve Batı Şeria’yı işgali ile sonuçlanan Altı Gün Savaşı’nda general olarak görev yapmıştır. General Peled, yaşamının ilerleyen dönemlerinde banş eylemcisi oldu ve FKO (PLO) ile İsrail diyaloğunun lider bir savunucusu oldu. Miko Peled’in Generalin Oğlu kitabı Türkçeye de çevrilerek 2022 yılında yayınlandı.
2016’da Ankara’da bizzat dinlediğimde çok etkilenmiştim. İsrailli yazar ve aktivist Miko Peled, ülkesinin Filistin’e karşı tutumunu en çok eleştiren isimlerden biri.. Peled, Filistinlilere bomba yağdıran İsrail’in terör devletini olduğunu ifade etmekten çekinmiyor. Bahsedilen video için 3 numaralı dipnottaki adrese müracaat ediniz.

Miko PELED Generalin Oğlu Kitabının yazarı


Kudüs’te dünyaya gelen Miko Peled son derece politik bir ortamda büyüdü. Genç bir vatansever olan Peled, İsrail Savunma Güçlerindeki Özel Kuvvetler Komando Birliği için gönüllü oldu, daha sonra pişmanlık duymaya başladı. 1997’de Kudüs’teki yeğeni Smadar’ın (12 yaşında) ölümü, intikam yoluyla değil, anlayış yoluyla adalete başvuran bir adamın olağanüstü, kişisel öyküsünün başlangıç noktasıydı yüreğini değiştiren bir anlayış ve onu barış yanlısı bir aktivist hayatına açtı.
İsrail, Japonya ve Amerika’da eğitim gören Peled, İsrail ve Filistin arasında barışı sağlamaya, İsrail’in ayrım duvarını yıkmaya ve İsrail ve Filistinlilere eşit haklan savunmaya adamış bir yazar. Amerika Birleşik Devletleri ve başka ülkelerde üniversitelerde dersler vermiş ve çok sayıda radyo programında yer almış bir konuşmacıdır. Şu an BAU International University Washington, DC’de öğretim üyeliği yapmaktadır.

Miko Peled

Notlar:
1)https://www.instagram.com/reel/CzUAjbQr7uF/?igshid=MTc4MmM1YmI2Ng%3D%3D

-https://www.ahaber.com.tr/video/gundem-videolari/yahudi-kadindan-katil-israile-tepki-ingiliz-polisi-tepki-gosteren-kadini-gozaltina-aldi/amp

2)https://youtu.be/JPh4LAlfQis?si=TEl1SB2g3nkoKhOm
3)https://www.sabah.com.tr/video/turkiye/israilli-yazar-miko-peled-a-habere-konustu-israil-teror-devletidir-dedi

MIKO PELED

MIKO PELED kimdir?

MIKO PELED YAZAR VE AKTİVİST

Generalin Oğlu ve Adaletsizlik kitaplarının yazan Miko Peled, 1961’de Kudüs’te tanınmış bir Siyonist ailede dünyaya geldi. Dedesi İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’ni imzalayan 40 kişiden birisiydi. Babası Matti Peled, 1948 İsrail Bağımsızlık Savaşı’nda savaşmış, 1967’de İsrail’in Gazze’yi, Golan Tepelerini, Sina’yı ve Batı Şeria’yı işgali ile sonuçlanan Altı Gün Savaşı’nda general olarak görev yapmıştır. General Peled, yaşamının ilerleyen dönemlerinde barış eylemcisi oldu ve FKÖ (PLO) ile İsrail diyaloğunun lider bir savunucusu oldu.

Kudüs’te dünyaya gelen Miko Peled son derece politik bir ortamda büyüdü. Genç bir vatansever olan Peled, İsrail Savunma Güçlerindeki Özel Kuvvetler Komando Birliği için gönüllü oldu, daha sonra pişmanlık duymaya başladı. 1997’de Kudüs’teki yeğeni Smadar’ın (12 yaşında) ölümü, intikam yoluyla değil, anlayış yoluyla adalete başvuran bir adamın olağanüstü, kişisel öyküsünün başlangıç noktasıydı; yüreğini değiştiren bir anlayış ve onu barış yanlısı bir aktivist hayatına açtı.

İsrail, Japonya ve Amerika’da eğitim gören Peled, İsrail ve Filistin arasında banşı sağlamaya, İsrail’in ayrım duvannı yıkmaya ve İsrail ve Filistinlilere eşit haklan savunmaya adamış bir yazar. Amerika Birleşik Devletleri ve başka ülkelerde üniversitelerde dersler vermiş ve çok sayıda radyo programında yer almış bir konuşmacıdır. Şu an BAU International University Washington, D.C.de de öğretim üyeliği yapmaktadır.

MIKO PELED AUTHOR AND ACTIVIST

Miko Peled, author of The General’s Son and Injustice, was born in Jerusalem in 1961 into a well-known Zionist family. His grandfather (Dr. Avraham Katsnelson) was one of the 40 people to sign the Israeli Declaration of Independence. His father, Matti Peled, fought in the 1948 Israeli War of Independence, and was a general in the Six Day War of 1967, when Israel invaded Gaza, the Golan Heights, the Sinai, and the West Bank. Later in his life, General Peled became a peace activist, a leading proponent of an Israeli dialog with the PLO (Palestine Liberation Organization).

Miko Peled, born and raised in Jerusalem, grew up in a highly political environment. As a young patriot, he volunteered for the Special Forces Commando unit in the Israeli Defense Forces, a service that he came to regret later. The death of his 12-year-old niece Smadar in 1997 in a suicide attack in Jerusalem marks the turning point in the life story of a man who chose to strive for justice not through revenge, but through understanding an understanding that transformed his heart, and ushered him into a singular life of pro-peace activism.

Educated in Israel, Japan, and the United States, Miko Peled authors a blog that is dedicated to creating peace between Israelis and Palestinians, to tearing down Israel’s separation wall, and advocating equal rights for Israelis and Palestinians. He is an accomplished public speaker who has lectured at universities in the United States and elsewhere and has appeared on numerous radio talk shows. Currently he is a lecturer at BAU International University.

Öne çıkan

Boykot

Boykot Listeleri ve Yazılar

☑️1) İsrail Ürünleri ve Destekleyen Markalar- Boykot Listesi 2023 Güncel
👉https://gencmuslumanlar.com/boykot-listesi

☑️2) Boykot uluslararası olarak devam ediyor. Bu sebeple hazırlanmış olan çok güzel bir site yapılmış. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. İncelemenizi öneririm. Boykot gerekçeleri bile yazıyor.
👉https://boycott.thewitness.news/categories

☑️3) Marka Boykot Kontrolü
Harika bir çalışma ortaya konulmuş!
Markanın adını girin, boykot listesinde var mı, yok mu görün.
👉 boykothareketi.com https://www.boykothareketi.com/

☑️4) Hangi ürünlerin boykot edileceğine ilişkin olarak 30 farklı dilde kullanılabilen bir web sitesi oluşturuldu. Boykot sitesinde araştırma yaptıktan sonra markalar delilleriyle birlikte siteye yerleştirilmiş. Alternatifi olan markaların, alternatifi de konulmuş. Eksikler olabilir düşüncesiyle bu eksiklikleri gidermek adına da insanların mail yoluyla eksik olan markaları bildirme imkanı da sağlanmış..
Hiç kimsenin hakkına girmemek adına detaylı araştırma sonrası boykot listesi oluşturulmuş..
Sitenin linki:👉 https://boycotzionism.com
https://youtube.com/shorts/fj-_sJibYzA?feature=share

☑️5) Boykot edilecek markaların listesi ile ilgili yapılmış bir çalışma. Markaların isimleri görseller ve kaynaklarda sunuluyor. Sanırım eklemeler devam ediyor. Yayabildiğimiz kadar yaymamız lazım.
👉https://bilinclituketim.com

☑️6)Boykotlu ürün olup olmadığını kod tarayarak kolayca öğrenebilirsiniz. https://linktr.ee/Nothanksboycott

☑️7)Boykot Yolu projemiz ile artık marketlerde uzun uzun markaların boykot durumlarını aramak yerine, projemiz içerisindeki arama çubuğuna markanın ismini yazarak çok hızlı bir şekilde bulabilir, yanındaki “Alternatifi Gör” butonuna basarak uygun veya yerli ürünlere hızlıca ulaşabilirsiniz.
https://www.boykotyolu.com.tr

☑️8) Boykot Rehberi 

BOYKOTREHBERİ

Şimdi Üzüntümüzü Eyleme Dönüştürme Zamanı!

Gazze’de yaşanan insanlık dramı her vicdanlı insan gibi bizi de bir şeyler yapmaya mecbur ediyor.

Şimdi üzüntümüzü eyleme dönüştürme zamanı!

Boykot, söylentilerin aksine son derece etkili bir çözümdür. Günlük alışverişlerimiz esnasında siyonizmle mücadele edebiliriz!

Filistin Inisiyatifi’nin hazırladığı bu broşür, market alışverişlerinde en sık karşılaştığınız markalara yönelik bir bilgilendirmedir.

Küresel boyutta üretim yaparak sektörü elinde bulunduran, İsrail’le ekonomik iş birliği içinde olan ve İsrail’in işgal ettiği topraklarda yatırımları bulunan üreticilere ait markaları bu broşürde bulabilirsiniz.

Umarız siz de alışverişinizde bu hassasiyeti gözetir ve evinizin bereketini korursunuz.

Hayırlı alışverişler!

https://www.boykotrehberi.com

☑️9) 🔸Mardin Artuklu Üniversitesi öğrencileri siyonizmi boykot rehberi hazırladılar. Boykot e-Rehberine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://drive.google.com/file/d/1NyCZZKsbHN-1SMpxGRbjInvdA8-W30YH/view?usp=drivesdk

REFERANS LİNKLER:
BOYKOT ÜRÜNÜ BULMA SİTESİ
https://www.bilinclituketim.com (Gerekçeli)
https://www.boykot.co (Gerekçeli)
https://boykotrehberi.com (Gerekçeli)
https://gencmuslumanlar.com/boykot-listesi (Gerekçeli)
https://bdsmovement.net/get-involved/what-to-boycott (Gerekçeli)
YERLİ ÜRÜN BULMA SİTESİ
https://www.yerlituket.com
https://www.yerli-markalar.com
https://www.gimdes.com
HER İKİ TÜRDE ÜRÜN BULMA SİTESİ:
https://www.boykotyolu.com.tr
https://boykoturunleri.com.tr (Gerekçeli)
https://kiminmali.com (Gerekçeli)
https://www.boykothareketi.com
-Şirketlerin kendi resmi siteleri.

Troy: Türkiye’nin Ödeme Yöntemi

Troy ödeme sistemine geçenler yahut başvuran arkadaşlardan bazı yorumları bilgilendirme mahiyetinde paylaşmak istiyorum.
🔸Akbank’ı aradım, Troy istiyorum dedim. Olmaz derseniz kartımı birazdan kaybedeceğim dedim :)) başvuruyu hemen aldılar. (E.K)
🔸Garanti bankasi telefon bankaciligindan 5 dakikada basvurumu aldilar. 5 gune teslim olacagini soylediler. Mevcut musterisiydim. Yurtdisi isleme kapali sadece. (S.O)
🔸Kuveytturk Troy kart bulunmaktadır. Şubelerde anında basım gerçekleştirilmektedir. (D.R)
🔸Ziraat hiç ikiletmedi (T.Ü)
🔸Kuveyt Türk mobil şubede kart başvuruları bölümünden online başvuru yapılabilir. Benimki hemen onaylandı, sanal kartımı da oluşturdum. Fiziksel kart da eve gelecek. (M.E)
🔸Akbank için bankaya gitmeye gerek kalmadan sadece müşteri hizmetlerine bağlanarak halledebiliyorsunuz. (D.İ)
🔸İşcepten bir dakikada hallettim (F.F)
🔸Vakıfbank internet bankacılığından Troy başvurusu yapılabiliyor (A.O)
🔸Bankam YKB az önce arasım, banka kartımı, kfedi kartımı ve 2 adet ek kartımı Troy kart ile değiştiemek istediğimi ilettim..uygulama üzerinden bir onay işlemi yaptım. hepsi bu kadar. (A.L)
🔸Yapı Kredi Gold hemen geçti, Platin’de olmadı, yeni kart talep ettik. İş Bankası’nda da yeni kart talebi yaparsak olabileceğini söylediler, uygulamadan başvurduk ve hemen onaylandı. İki bankanın da müşteri hizmetleri yetkilisi aynı özelliklerin devam edeceğini söyledi. (S.D)
🔸Halkbank’ı aradım, Mastercard kartımı Troy’a geçirmek istiyorum dedim, adres istendi, hepsi toplam iki dakika, işlem tamam. (M.M)
Gördüğünüz üzere çok basit ve kolay bir şekilde bu geçiş gerçekleşebiliyor arkadaşlar. GSM operatör değişikliği gibi.
Burada da bizim eksikliğimiz böyle bir sistem ve altyapı olmasına rağmen yeteri kadar reklam, bilgilendirme ve uyarı yapılmamasıdır. Maalesef kronik rahatsızlığımız bu bizim.
Sadece Filistin cephesinde siyonsti destelemiyor visa ve mastercard. Suriye’de, Libya’da, Afrika’da, Irak’ta ve hemen her yerde karşımıza dikilen terör örgütlerini de finanse ediyor. Hem de oturdukları yerden.
Bu vesileyle hem milyonlarca dolar ülkemizde kalacak, hem de bu tekere ciddi bir çomak sokulacaktır arkadaşlar.
Cem Murat
İ$R&€L veya onları destekleyen firmalara BOYKOTU ÖNEMSİYORUZ…
Amma esas can acıtacak olan bir kalem var ki, onu yapabildiğimizde,
CİDDEN BUYUK İŞ YAPMIŞ OLURUZ…
KREDİ KARTI VE BANKMATİK KART KULLANIMINDA ((( TROY))) ALT YAPISINI KULLANIMINI YAYGINLAŞTIRABİLİRİZ…
***
((( TROY KART ))) NEDİR?
Açılımı: Türkiye’nin ödeme yöntemi…
Siyonistlerin sahibi olduğu Mastercard ve Visa’ya yerli ve milli alternatif olarak geliştirildi.
Yurt içindeki tüm pos cihazlarında işlem yapıyor…
Yurt dışında bir çok ülkede aktif…
İnternet alışverişi yapar…
Taksit imkanı var….
#TroyKartaGeçiyoruz
***
Troy Karta nasıl geçilir?
Bankanızı arıyorsunuz.
Kartlarınızı Troy altyapısına geçirmek istediğinizi söylüyorsunuz.
HEPSİ BU KADAR….
Bu şekilde Siyonist destekçisi mastercard ve visa sisteminden çıkıyorsunuz…
Soykırımlara sponsor olmamak için #TroyKartaGeçiyoruz…
BANKALAR KARTLARI DA DEĞİŞTİRİYOR
VEYA SADECE SİSTEM ÜZERİNDEN DEĞİŞİKLİĞE DE GİDİYOR….

Visa Mastercard boykotu diğer bütün boykotlardan daha kıymetli. Yurt icinde tıpkı Visa ve Mastercardta olduğu gibi kullanabiliyoruz Troy kartı. Mevcut visa, mastercardlarınızı iptal ettirmeniz sahiplerinin de boykotun ciddiyetini anlamaları açısından önemli. Altyapısı Türkiye’ye yönelik olduğu için sadece yurtdışında kullanamıyorsunuz. Boykota kıymet veren herkesi Visa, Mastercard boykotuna destek vermeye çağırıyoruz. Yapmanız gereken tek şey bankanızı arayıp veya gidip TROY karta geçmek istediğinizi söylemek. Hepsi bu kadar!

Boykot yapsak ne olur? https://www.ahaber.com.tr/yazarlar/hilal-kaplan/2023/11/07/boykot-yapsak-ne-olur

Etkili bir boykot için neler gerekir? https://m.aksam.com.tr/cumartesi/etkili-bir-boykot-icin-neler-gerekir/haber-1414112

Gazze Soykırımı Suç Duyurusu

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
İHBAR EDENLER :
1. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER)
Molla Gürani M. Ş. Pilot Mahmut Nedim S. No:5 Kat:4 Fatih İstanbul
2. Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER)
3. Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB)
4. Hukukçular Derneği
5. Hukukçu Kadınlar Derneği

ŞÜPHELİLER :
1. İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog
2. Başbakan Benjamin Netanyahu
3. Başbakan Yardımcısı / Adalet Bakanı Yariv Levin
4. İçişleri Bakanı – Moşe Arbel
5. Savunma Bakanı Yoav Gallant
6. İstihbarat Bakanı Gila Gamliel
7. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir
8. Dışişleri Bakanı Eli Cohen
9. Genelkurmay Başkanı General Herzi Halevi
10. Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Kobi Barak
11. İsrail Hava Kuvvetleri General Amir Eshel
12. İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı Aluf Eli Sharvit
13. Tespit edilecek diğer şüpheliler…
ADRESLERİ : İşgal altında bulunan Filistin Toprakları
SUÇ : TCK 76. madde Soykırım, TCK 77 madde İnsanlığa karşı Suçlar, Kasten Öldürme, İşkence, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Konut Dokunulmazlığının İhlali, Hırsızlık ve resen tespit olunacak başkaca suçlar
SUÇ TARİHİ : 7 Ekim 2023 ve devam eden günler

AÇIKLAMALAR :
1- İsrail uzun yıllardan bu yana Filistin topraklarını işgal etmek sureti ile bugüne kadar binlerce insanı öldürmüş, birçok insanı yaralamış, sakat bırakmış; mallarına zarar vermiş ve onları evsiz bırakmıştır. İsrail bunun da ötesinde işgal ettiği Filistin topraklarında büyük bir ambargo ve kuşatma uygulamış, birkaç yılda bir gerçekleştirilen ve sistematik hale gelen bombardımanlarla Gazze halkına insani yardımların ulaşmasını engelleyerek büyük bir insanlık suçu işlemiştir. (Bkz. MAZLUMDER Gazze Raporu, https://istanbul.mazlumder.org/tr/main/yayinlar/yurt-disi-raporlar/19/gazze-raporu/516 Çevrimiçi:18.10.2023)
2- Gazze halkına yıllardır uygulanan ambargo ve sistematik ölüm ve işkence eylemleri karşısında İsrail’in uygulamış olduğu ambargoyu delmek amacıyla 7 Ekim 2023 günü İzzettin El Kassam Tugayları tarafından başlatılan karşı saldırıyı bahane eden işgalci İsrail güçleri silahsız ve savunmasız Gazze halkını havadan ve karadan hedef gözetmeksizin bombalamaya başlamıştır.
3- İşgalci İsrail, hava saldırısı ile yetinmeyip Gazze halkına giden insani yardımları durdurduğu gibi İsrail Savunma Bakanı 9 Ekim 2023 tarihinde yaptığı açıklamada “Gazze şeridinin tam ablukaya alınacağını ve bölgeye elektrik, yakıt ve su sağlanmayacağını” kamuoyuna duyurmuştur. (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israil-savunma-bakani-gallant-gazze-tamamen-ablukaya-alinacak/3012491)
4- İsrail Savunma Bakanı aynı zamanda Gazze halkını insan gibi görmediklerini açıkça deklare etmiş ve yaptığı açıklamada “İnsansı hayvanlar ile savaşıyoruz” diyerek Gazze halkı özelinde tüm Filistin halkına devlet olarak bakış açılarını açıkça ortaya koymuştur. (https://news.sky.com/video/israel-hamas-war-we-are-not-animals-says-palestinian-prime-minister-in-appeal-to-netanyahu-12985419)
5- Bu süreçte İsrail hiçbir hedef gözetmeksizin okul, cami ve hastane gibi savaşta dahi mutlak surette korunması gereken insanların topluca bulundukları alanları bombalamak ve doğrudan sivilleri hedef almak suretiyle binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermiştir. (https://www.nbcnews.com/news/world/live-blog/israel-hamas-war-live-updates-rcna120252)
6- Uluslararası toplumun tüm baskılarına rağmen bu tutumundan vazgeçmeyen İsrail 10 günden fazla bir süredir Gazze halkını açlık ve sefalete mahkûm etmiştir. İsrail Savunma Bakanı kendi x hesabından yapmış olduğu açıklamada “Gazze’ye insani yardım değil, patlayıcı girecek. Hamas elindeki rehineleri serbest bırakmadığı sürece Gazze’ye girmesi gereken tek şey, bir gram insani yardım değil, Hava Kuvvetleri’nden gelen yüzlerce ton patlayıcıdır.” diyerek Gazze halkını topyekûn ölüme mahkûm etme amacıyla hareket ettiklerini ikrar etmiştir.(https://x.com/itamarbengvir/status/1714340519487176791?s=20)
7- İsrail tüm bu savaş suçlarını işlerken havadan ve karadan yaptığı bombalama eylemlerinde kimyasal silah olarak kabul edilen ve savaşan unsurlara karşı dahi kullanılması yasak olan fosfor bombası kullanmak suretiyle açık ve inkâr edilemez bir savaş suçu işlemiştir. Bölgede bulunun Anadolu ajansı muhabirleri Türkiye ve dünyaya servis ettikleri fotoğraf ve video görüntüleri ile fosfor bombasının kullanıldığını tespit etmişlerdir. Ayrıca Uluslararası Af Örgütü de yapmış olduğu açıklamada fosfor bombasının kullanıldığını teyit etmiştir. (https://www.youtube.com/watch?v=kAPpPrAy5_M)
8- Dünya tarihinde savaşlarda düşman unsurlarının tümden yok edilmesi, direncinin kırılması amacıyla kitlesel ölümlere yol açan kimyasal silahlar geliştirilmiş ve birinci ve ikinci dünya savaşları başta olmak üzere birçok savaşta bu silahlar kullanılmıştır. Birinci dünya savaşının akabinde kimyasal silah kullanımını önlemek amacıyla Birleşmiş Milletler öncülüğünde 1925 tarihli Cenevre Protokolü tanzim edilmiştir. Bu protokolün ruhuna sadık kalınarak 1993 yılında Paris’te imzalanan Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme 4238 sayılı Kanun ile TBMM’de kabul edilmiş, 10.04.1997 tarih ve 22960 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanarak bir iç hukuk normu haline gelmiştir. Bu anlaşma ile kimyasal silahların üretilmesi ve kullanılması tümden yasaklanmış ve bu silahların kullanımı bir “insanlık suçu” olarak tanımlanmıştır.
9- Kimyasal silahlar sadece savaşan unsurların değil etki alanındaki tüm canlıların yaşamlarını etkileyerek kitlesel ölümlere yol açması ve tüm canlı yaşamının yok edilmesini amaçladığından üretimi ve kullanılması tümden yasaklanmış ve 188 ülke tarafından bu anlaşma imzalanarak “kimyasal silah karşıtlığı” insanlığın ortak değeri olarak benimsenmiştir.
10- Tüm dünya İsrail tarafından işlenen insanlık suçlarını izlerken suçlarının yaptırımsız kalacağından emin olan İsrail 17 Ekim 2023 günü insanlık tarihinin en karanlık, vicdan sızlatan eylemlerinden birine imza atmış, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan ve bu insanların bombalanmayacağı düşüncesi ile sığındıkları hastaneyi bombalamak suretiyle henüz tam rakam belli olmasa da çoğu çocuklardan oluşan 600’den fazla insanın ölümü ve binlerce insanların yaralanmasına sebebiyet vermiştir.(https://tr.euronews.com/2023/10/17/gazze-saglik-bakanligi-israilin-hastane-saldirisinda-en-az-500-kisi-oldu)
Medyada, gün boyu birçok kişinin cansız bedeni görüntülenirken Filistin Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal saldırı sonrası yaptığı açıklamada, “Hastane katliamı tarihimizde eşi benzeri olmayan bir olaydır. Geçmiş savaşlarda ve günlerde trajedilere tanık olsak da, bu gece yaşananlar her anlamıyla soykırımdır. Suskunum.” ifadesini kullanarak dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bu vahşetin boyutunu ortaya koymuştur.
11- 7 Ekim 2023 günüden suç duyurusu dilekçemizi savcılığa sunduğumuz ana kadar İsrail tarafından Filistin halkına karşı açık bir soykırım yürütülmekte ve insanlığa karşı suçlar işlenmektedir. Söz konusu eylemler Cenevre Sözleşmesi ve eki protokoller gereği açıkça savaş suçu niteliğindedir.
12- Sözleşme gereği “Çarpışmalarda doğrudan yer almayan bireysel sivillere ya da sivil nüfusa karşı kasten saldırı yöneltme, Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri veya binaları bombalama veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırma, İşgalci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletme veya işgal edilen topraklardaki nüfusun tamamını veya bir kısmını devlet sınırları içinde veya dışında sürme veya nakletme” açık ve ağır bir savaş suçu sayılmıştır.
Sözleşmeye göre binalara, malzemelere, tıbbi birimlere ve ulaşım araçlarına ve uluslararası hukuka uygun olarak Cenevre Sözleşmelerindeki ayırt edici amblemleri kullanan personele karşı kasten saldırı yöneltme eylemi de savaş suçu olarak sayılmış özellikle savaşların bir parçası olmayan çocuklara özel statü tanınarak her ne surette olursa olsun çocukların hedef alınması açıkça yasaklanmıştır.
13- Tüm bu uluslararası sözleşmelere rağmen İsrail Filistin halkını topyekûn yok etme ve özellikle Gazze şeridinden sivil halkı sürgün etme gayesi ile doğrudan sivil insanları, özellikle çocukları hedef almak suretiyle Gazze halkına karşı açık bir soykırıma girişmiştir.
Sivil halkın elektrik, su ve gazının kesilerek insani yardım koridorunun dahi kapatılmış olması topyekûn bir ölüm hedefi ile hareket ettiğinin açık göstergesidir. Savaşın masumları çocukların açık hedef haline getirilmesi ve tüm Filistin halkına yönelik kullanılan “insansı hayvanlar” sözü dahi söz konusu suçu işleyen şüphelilerin amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır.
14- Türk Ceza Kanunu 13. maddesinin birinci fıkrasında “İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçların vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır.” denilerek yer ve zaman olgusundan bağımsız olarak belirli suçların Türkiye’de soruşturulması ve faillerin cezalandırılması hükme bağlanmıştır.
Türk Ceza Kanununun “Soykırım” başlıklı 76. maddesinde “Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur.” denilmektedir.
Bu madde kapsamında “Kasten öldürme”, “Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme”, “Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması” suçları soykırım suçu olarak tanımlanmıştır.
15-Yine TCK’nın “İnsanlığa Karşı Suçlar” başlıklı 77. maddesinde “Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur.” denilmektedir. Bu maddedeki amaç doğrultusunda “Kasten öldürme”, “Kasten yaralama” suçlarının işlenmesi insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmiştir.
16- İşgalci İsrail şu ana kadar tüm uluslararası sözleşmeleri, insanlığın ortak birikimi olan vicdani değerleri hiçe sayarak Gazze özelinde tüm Filistin halkını yok etmek amacıyla tüm kutsal kitapların lanetlediği eylemleri yapmaktan geriye durmamıştır. Bu eylemler açık ve inkâr edilemez bir soykırım ve insanlığa karşı suçtur.
17- Yaptığımız araştırmalarda bazı çifte vatandaşlık sahibi Türk vatandaşlarının 7 Ekim ve sonraki tarihlerde İsrail’de askerlik yapmak amacıyla ülkelerine gittikleri, sosyal medya hesaplarından işlenen insanlık suçlarına ortak olduklarına dair açıklama ve paylaşımlar yaptıkları tespit edilmiştir. Suça iştirak eden aynı zamanda Türk vatandaşı olan bu kişilerin savcılığınızca tespit edilerek şüpheli sıfatıyla dosyaya dahil edilmesini ayrıca talep ediyoruz.
18- Suç duyurusu dilekçesinin altında imzası bulunan sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve gönüllüleri olarak tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden söz konusu suçların faillerinin cezalandırılması amacıyla savcılığınıza suç duyurusunda bulunuyoruz.
Her ne kadar TCK’nın 13/2 fıkrasında “birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.” denilmekte ise de bu düzenleme kovuşturma koşulu olup soruşturma yapılmasına mani değildir. Başsavcılığınızca gerekli soruşturmanın yapılarak faillerin tespit edilmesini, delillerin toplanmasını ve Adalet Bakanı’ndan bu hususta görüşünün sorularak failler hakkında kamu davasının açılmasını talep ederiz.


NETİCE İ TALEP : Yukarıda izah edilen sebeplerle;
1. 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne kadar dilekçemizde zikredilen eylemleri gerçekleştiren ve tarafımızca bir kısmı tespit edilebilen tüm şüpheliler hakkında gerekli tahkikat ve soruşturmanın yapılarak ilgili suçlar ve resen tespit olunacak başkaca suçlar sebebiyle haklarında kamu davasının açılmasını,
2. Söz konusu suçların işlenmesinde yetki ve sorumluluğu olan ve emir komuta zinciri içerisinde doğrudan suça iştirak eden diğer faillerin de tespiti ile şüpheli sıfatı ile soruşturma dosyasına dahil edilmesini,
3. Sosyal medya hesaplarından İsrail’in işlediği suçlara ortak olduğunu ilan eden Türk vatandaşı şüpheliler hakkında doğrudan soruşturma başlatılarak haklarında kamu davası açılmasını ve ayrıca şüpheliler ile aynı pozisyonda bulunan diğer şüphelilerin İçişleri Bakanlığı, emniyet ve istihbarat birimleri ve Dış İşleri Bakanlığı’ndan sorularak isimlerinin tespiti ile haklarında kamu davası açılmasını,
İhbar eden sıfatı ile aşağıda isim ve imzaları bulunan kişi ve kurumlar adına talep ederiz. 19/10/2023
İhbar Eden
MAZLUMDER Genel Başkanı Av. Kaya KARTAL

Filistinlilerin toprak sattığı iddiası siyonist bir yalandır

“Filistin’de satılan toprak yüzde 1 bile değildi” Erhan Afyoncu – Sabah Gazetesinde yazdı.

Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu:

“Hayatı boyunca konuyla ilgili bir tane bile belge görmemiş kim varsa “Filistinliler, Yahudilere toprak sattı” diye konuşuyor.”

“1900’de Yahudilere toprak satışı yasak olmasına rağmen, usulsüz olarak gerçekleşen ve gözden kaçan satışlar sonucu Yahudilerin elindeki 218 bin 170 dönümlük toprak, Filistin’in bütün yüzölçümünün sadece yüzde 0.73’üydü.”

“1945’te bile Filistin’de Yahudilerin elindeki toprak miktarı sadece yüzde 5 civarındaydı.”

Kaynak: https://m.sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2023/10/22/filistinde-satilan-toprak-yuzde-1-bile-degildi

Hüsnü Mahalli: Filistinlilerin toprak sattığı iddiası büyük bir bir yalandır https://youtu.be/3sWHWljQy90?si=Gu4zr91wmnI10x2U

GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ

Öne çıkan

GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ
Mavi Marmara Gemisine Sadırı (Gaza Flotilla Raid) hadisesi nedir? diye bir soru sorulduğunda ne cevap verebilirim diye düşündüm. Gelecek kuşaklar için tarihe kayıt düşmek ve Gazze’ye yardım için yola çıkan Mavi Marmara Yardım Gemisini ve ona ve yolcularına yapılan saldırıyı çocuklarıma ve torunlarıma anlatmak isterim, bu benim vicdan borcumdur.

Bu yazı Kırklar Kulübü yayınlarından Mavi Marmara’ya Kırk Selam kitabında yeralan makalelerden biridir. Kitabı alıp tüm makaleleri okumak için
👉https://40lar.com/939/

Mavi Marmara Gemisi on yıllar sonrasında tarihte hafızalara kazınan önemli sembollerden birisi olmaya aday. Bu sembol; vicdanını, aklını ve insanlığını kaybetmemiş bir grup insanın insanlık tarihine bir armağanıdır.
Her dinden ve milletten insanın içine bindiği bir gemi, bir özgürlük gemisi yola çıktığında ne olacağını tam olarak kestiremiyordu. Zalimin zulmüne itiraz eden ve açık hava hapishanesine dönüşmüş bir toprağın mazlum insanlarına el uzatan bir avuç insanın uluslararası vicdan hareketiydi bu. Sonuçta bu yolda ölmeye değil ölüme açık hava cezaevine dönüştürülmüş Gazze halkına ve çocuklara destek vermeye gittiler ama uluslararası sularda haksız biçimde öldürüldüler. Ruhlar o yolda şahadetle buluştular sonsuzluğa uzandılar. BM İnsan hakları Komisyonunun hazırladığı ve Gazze’de insan hakları ihlalleri yaşandığını tespit eden 15 Eylül 2009 tarihli Goldstone Raporu yayınlandıktan yaklaşık sekiz ay sonra oldu olaylar hem de.
Mavi Marmara Yardım Filosuna Saldırı Olayı 8 Nisan 2010 da Amerika Birleşik Devletlerinde altı ay süren misafirliğin ardından ülkeme dönmenin huzurunu yaşadığım sırada yaşandı. O günlerde Amerikan kamuoyunun nasıl da yanıltıldığını, TV kanallarının tek taraflı yayınlarıyla Filistinlileri terörist gösterip, İsrail’in yapmış olduğu saldırıları görmezden gelmesi de ağrıma gitmişti. Amerikan halkı sanki bir kutu içerisinde hapsedilmiş bir civciv gibi, dış dünyadan haberleri gösterildiği kadarıyla görebiliyordu. Son on yılda sosyal medya gelişti artık pek çok konunun saklanması gerçekten zor. Ancak facebook, twitter ve youtube gibi sosyal medya platformlarının küresel güçler tarafından kendi lehlerine ve mazlum ülkeler aleyhine manipüle edildiği veya bu ihtimalin kuvvetli olduğu yönünde kanaatim var.
Şu husus açıktır ki, Mavi Marmara Uluslararası bir yardım organizasyonudur. 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götürürken uluslararası sularda İsrail silahlı güçleri tarafından saldırıya uğradı ve yardım organizasyonuna ait gemide bulunan bir grup silahsız insan şiddet gördü ve dokuz sivil insan öldürüldü. Komor Adalarının bayrağını taşıyan gemi içindekilerle birlikte İsrail’in Aşdod Limanına götürüldü ve orada birtakım muameleye tabi tutuldu. İçinde Yunan, İspanyol, Türk, Müslüman, Hıristiyan ve Musevi her çeşit insan olduğuna herkes şahit oldu. Bir grup Müslüman Türkün ön plana çıkıp cesaret göstermesi sonucu şehit olmaları bu özelliğini değiştirmez.
Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Gönüllü olarak yola çıkan gemiye binen insanlar bu gemiye zorla bindirilmediler. Gönüllü olarak yardım organizasyonuna katılan insanlar herhangi bir devletin vatandaşı olsalar da o ülkelerden bağımsız bireylerin yer aldığı Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Türkiye’den hareket eden gemiye ne devlet ne de hükümet yetkilileri müdahale etmiştir. Pek çok görüşü bir arada barındıran bir Parti olan AK Parti de organizasyonu farklı değerlendirenler olsa da gemi uzaktan gözlendi. Farklı görüşler söylense de geminin hareketine karşı bir baskı gelmediği kanaatindeyim.
Mavi Marmara deyince aklıma şehitler, Bülent Yıldırım, Ebubekir Kurban, Hakan Albayrak, Furkan Doğan, Mavi Marmara Risalesinde “O güzel insanlar o güzel gemilere binip gittiler…” diyen Bülent Akyürek geliyor. Bülent ağabey Mavi Marmara Risalesini gemiye binemememsinin kefareti sayıyordu. Ya şehit Furkan Doğan’a ne demeli. Gençliğinin baharında bu vicdan gemisine binerek biz ihtiyarlamış ruhlara can verdi.
Mavi Marmara Gemisi Gazze’ye yardım götürmek için yola çıktığı tarihten 8 ay önce Gazze’de insan hakları ihlallerini ortaya seren bir rapor yayınlandı. Gladstone Raporu olarak nam salan rapor Richard Goldstone tarafından hazırlandığı için bu adı aldı. Rapor kısaca İsrail’in Gazze’de yaptığı insanlık dışı saldırıları özetliyordu. 27 Aralık 2008 tarihinde, İsrail’in dünyanın gözü önünde Gazze’ye saldırması dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekti. BM İnsan Hakları Komisyonu, Gazze’de meydana gelen olayların araştırılması için 3 Nisan 2009 tarihinde 4 kişiden oluşan bir Araştırma Komisyonu kurdu. Komisyonun Başına Güney Afrika eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi eski Savcısı olan Richard Goldstone getirildi. BM İnsan Hakları Konseyi İsrail’in Gazze’ye düzenlediği askeri operasyonları ‘savaş suçu’ olarak adlandıran ‘Goldstone Raporu’nu kabul etti. 47 ülkenin üye olduğu Konsey’de, İsrail aleyhine kullanılan 25 oyla İsrail’in suçlu olduğu kabul edildi. AB ülkelerinin çoğunluğu ve ABD İsrail lehine oy kullandılar.
Rapor 2010 yılında Filistin Platformu İmar ve Dayanışma Derneği tarafından Türkçe olarak yayınlandı. Bu eser Platformun da ilk yayını ve internet sitesinde yer almaktadır. Yine Platformun Goldstone Raporu ve Uluslararası Hukuk adıyla raporu ve uluslar arası mevzuatın analiz edildiği bir ikinci yayını daha bulunmaktadır.
2010 yılında yaşanan insanlık dışı bir saldırı ile BM in İnsan Hakları Komisyonunca hazırlanan ve Gazze’de yaşanan saldırıların bir insan hakları ihlali sayan Raporunun ortak yanı olmaz mı diye düşündüm. BM Güvenlik Konseyinde zorda olsa alınan tüm aleyhte kararları hiçe sayan bir anlayışın hüküm sürdüğü mevcut uluslar arası düzen açısından elbette Goldstone Raporu çok önemli. Ancak şurası da açık ki ne bu Raporu önemsiz kılacak, yok sayacak yorumlara ne de aşırı kutsama yoluna gidilmelidir diye düşünüyorum.
Amacım bu yazıda hem Mavi Marmara Yardım Gemisine yapılan saldırı olayını hatırlamak, hatırlatmak ve Goldstone Raporunu da bu vesileyle tanıtmaktır. Elbette ülkemizde Mavi Marmara Davası adıyla yargı süreci işlemektedir. Süreci aşağı yukarı herkes takip ediyordur. Bu konuda iyimserim. İHH gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları ve onlarca avukatın takip ettiği dava görülmeye devam ediyor. Saldırıyı gerçekleştirenler yaptıklarının bir insanlık suçu olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklar. En azından uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayan zalim anlayış yaptıklarının cezasız kalmayacağını görmüş olacak.
Mavi Marmara’ya yolcu olanlara selam olsun…

Mehmet Altuntaş
7 Temmuz 2014

https://40lar.com/939/