GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ

GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ
Mavi Marmara Gemisine Sadırı (Gaza Flotilla Raid)  hadisesi nedir? diye bir soru sorulduğunda ne cevap verebilirim diye düşündüm. Gelecek kuşaklar için tarihe kayıt düşmek ve Gazze’ye yardım için yola çıkan Mavi Marmara Yardım Gemisini ve ona ve yolcularına yapılan saldırıyı çocuklarıma ve torunlarıma anlatmak isterim, bu benim vicdan borcumdur.

Mavi Marmara Gemisi


Mavi Marmara Gemisi on yıllar sonrasında tarihte hafızalara kazınan önemli sembollerden birisi olmaya aday. Bu sembol; vicdanını, aklını ve insanlığını kaybetmemiş bir grup insanın insanlık tarihine bir armağanıdır.
Her dinden ve milletten insanın içine bindiği bir gemi, bir özgürlük gemisi yola çıktığında ne olacağını tam olarak kestiremiyordu. Zalimin zulmüne itiraz eden ve açık hava hapishanesine dönüşmüş bir toprağın mazlum insanlarına el uzatan bir avuç insanın uluslararası vicdan hareketiydi bu. Sonuçta bu yolda ölmeye değil ölüme açık hava cezaevine dönüştürülmüş Gazze halkına ve çocuklara destek vermeye gittiler ama uluslararası sularda haksız biçimde öldürüldüler. Ruhlar o yolda şahadetle buluştular sonsuzluğa uzandılar. BM İnsan hakları Komisyonunun hazırladığı ve Gazze’de insan hakları ihlalleri yaşandığını tespit eden 15 Eylül 2009 tarihli Goldstone Raporu  yayınlandıktan yaklaşık sekiz ay sonra oldu olaylar hem de.
Mavi Marmara Yardım Filosuna Saldırı Olayı 8 Nisan 2010 da Amerika Birleşik Devletlerinde altı ay süren misafirliğin ardından ülkeme dönmenin huzurunu yaşadığım sırada yaşandı. O günlerde Amerikan kamuoyunun nasıl da yanıltıldığını, TV kanallarının tek taraflı yayınlarıyla Filistinlileri terörist gösterip, İsrail’in yapmış olduğu saldırıları görmezden gelmesi de ağrıma gitmişti. Amerikan halkı sanki bir kutu içerisinde hapsedilmiş bir civciv gibi, dış dünyadan haberleri gösterildiği kadarıyla görebiliyordu. Son on yılda sosyal medya gelişti artık pek çok konunun saklanması gerçekten zor. Ancak facebook, twitter ve youtube gibi sosyal medya platformlarının küresel güçler tarafından kendi lehlerine ve mazlum ülkeler aleyhine manipüle edildiği veya bu ihtimalin kuvvetli olduğu yönünde kanaatim var.
Şu husus açıktır ki, Mavi Marmara Uluslararası bir yardım organizasyonudur. 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götürürken uluslararası sularda İsrail silahlı güçleri tarafından saldırıya uğradı ve yardım organizasyonuna ait gemide bulunan bir grup silahsız insan şiddet gördü ve dokuz sivil insan öldürüldü.  Komor Adalarının bayrağını taşıyan gemi içindekilerle birlikte İsrail’in Aşdod Limanına götürüldü ve orada birtakım muameleye tabi tutuldu.  İçinde Yunan, İspanyol, Türk, Müslüman, Hıristiyan ve Musevi her çeşit insan olduğuna herkes şahit oldu. Bir grup Müslüman Türkün ön plana çıkıp cesaret göstermesi sonucu şehit olmaları bu özelliğini değiştirmez.
Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Gönüllü olarak yola çıkan gemiye binen insanlar bu gemiye zorla bindirilmediler. Gönüllü olarak yardım organizasyonuna katılan insanlar herhangi bir devletin vatandaşı olsalar da o ülkelerden bağımsız bireylerin yer aldığı Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Türkiye’den hareket eden gemiye ne devlet ne de hükümet yetkilileri müdahale etmiştir. Pek çok görüşü bir arada barındıran bir Parti olan AK Parti de organizasyonu farklı değerlendirenler olsa da gemi uzaktan gözlendi. Farklı görüşler söylense de geminin hareketine karşı bir baskı gelmediği kanaatindeyim.
Mavi Marmara deyince aklıma şehitler, Bülent Yıldırım, Ebubekir Kurban, Hakan Albayrak, Furkan Doğan, Mavi Marmara Risalesinde “O güzel insanlar o güzel gemilere binip gittiler…” diyen Bülent Akyürek geliyor. Bülent ağabey Mavi Marmara Risalesini gemiye binemememsinin kefareti sayıyordu. Ya şehit Furkan Doğan’a ne demeli. Gençliğinin baharında bu vicdan gemisine binerek biz ihtiyarlamış ruhlara can verdi.
Mavi Marmara Gemisi Gazze’ye yardım götürmek için yola çıktığı tarihten 8 ay önce Gazze’de insan hakları ihlallerini ortaya seren bir rapor yayınlandı. Gladstone Raporu olarak nam salan rapor Richard Goldstone tarafından hazırlandığı için bu adı aldı. Rapor kısaca İsrail’in Gazze’de yaptığı insanlık dışı saldırıları özetliyordu. 27 Aralık 2008 tarihinde, İsrail’in dünyanın gözü önünde Gazze’ye saldırması dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekti. BM İnsan Hakları Komisyonu, Gazze’de meydana gelen olayların araştırılması için 3 Nisan 2009 tarihinde 4 kişiden oluşan bir Araştırma Komisyonu kurdu. Komisyonun Başına Güney Afrika eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi eski Savcısı olan Richard Goldstone getirildi. BM İnsan Hakları Konseyi İsrail’in Gazze’ye düzenlediği askeri operasyonları ‘savaş suçu’ olarak adlandıran ‘Goldstone Raporu’nu kabul etti. 47 ülkenin üye olduğu Konsey’de, İsrail aleyhine kullanılan 25 oyla İsrail’in suçlu olduğu kabul edildi. AB ülkelerinin çoğunluğu ve ABD İsrail lehine oy kullandılar. 
Rapor 2010 yılında Filistin Platformu İmar ve Dayanışma Derneği  tarafından Türkçe olarak yayınlandı. Bu eser Platformun da ilk yayını ve internet sitesinde yer almaktadır.  Yine Platformun Goldstone Raporu ve Uluslararası Hukuk adıyla raporu ve uluslar arası mevzuatın analiz edildiği bir ikinci yayını daha bulunmaktadır.
2010 yılında yaşanan insanlık dışı bir saldırı ile BM in İnsan Hakları Komisyonunca hazırlanan ve Gazze’de yaşanan saldırıların bir insan hakları ihlali sayan Raporunun ortak yanı olmaz mı diye düşündüm. BM Güvenlik Konseyinde zorda olsa alınan tüm aleyhte kararları hiçe sayan bir anlayışın hüküm sürdüğü mevcut uluslar arası düzen açısından elbette Goldstone Raporu çok önemli. Ancak şurası da açık ki ne bu Raporu önemsiz kılacak, yok sayacak yorumlara ne de aşırı kutsama yoluna gidilmelidir diye düşünüyorum.
Amacım bu yazıda hem Mavi Marmara Yardım Gemisine yapılan saldırı olayını hatırlamak, hatırlatmak ve Goldstone Raporunu da bu vesileyle tanıtmaktır. Elbette ülkemizde Mavi Marmara Davası adıyla yargı süreci işlemektedir. Süreci aşağı yukarı herkes takip ediyordur. Bu konuda iyimserim. İHH gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları ve onlarca avukatın takip ettiği dava görülmeye devam ediyor. Saldırıyı gerçekleştirenler yaptıklarının bir insanlık suçu olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklar. En azından uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayan zalim anlayış yaptıklarının cezasız kalmayacağını görmüş olacak.
Mavi Marmara’ya yolcu olanlara selam olsun…

Mehmet Altuntaş
7 Temmuz 2014

GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ

Öne çıkan

GAZZE İÇİN GOLDENSTONE RAPORU VE MAVİ MARMARA GERÇEĞİ
Mavi Marmara Gemisine Sadırı (Gaza Flotilla Raid) hadisesi nedir? diye bir soru sorulduğunda ne cevap verebilirim diye düşündüm. Gelecek kuşaklar için tarihe kayıt düşmek ve Gazze’ye yardım için yola çıkan Mavi Marmara Yardım Gemisini ve ona ve yolcularına yapılan saldırıyı çocuklarıma ve torunlarıma anlatmak isterim, bu benim vicdan borcumdur.

Bu yazı Kırklar Kulübü yayınlarından Mavi Marmara’ya Kırk Selam kitabında yeralan makalelerden biridir. Kitabı alıp tüm makaleleri okumak için
👉https://40lar.com/939/

Mavi Marmara Gemisi on yıllar sonrasında tarihte hafızalara kazınan önemli sembollerden birisi olmaya aday. Bu sembol; vicdanını, aklını ve insanlığını kaybetmemiş bir grup insanın insanlık tarihine bir armağanıdır.
Her dinden ve milletten insanın içine bindiği bir gemi, bir özgürlük gemisi yola çıktığında ne olacağını tam olarak kestiremiyordu. Zalimin zulmüne itiraz eden ve açık hava hapishanesine dönüşmüş bir toprağın mazlum insanlarına el uzatan bir avuç insanın uluslararası vicdan hareketiydi bu. Sonuçta bu yolda ölmeye değil ölüme açık hava cezaevine dönüştürülmüş Gazze halkına ve çocuklara destek vermeye gittiler ama uluslararası sularda haksız biçimde öldürüldüler. Ruhlar o yolda şahadetle buluştular sonsuzluğa uzandılar. BM İnsan hakları Komisyonunun hazırladığı ve Gazze’de insan hakları ihlalleri yaşandığını tespit eden 15 Eylül 2009 tarihli Goldstone Raporu yayınlandıktan yaklaşık sekiz ay sonra oldu olaylar hem de.
Mavi Marmara Yardım Filosuna Saldırı Olayı 8 Nisan 2010 da Amerika Birleşik Devletlerinde altı ay süren misafirliğin ardından ülkeme dönmenin huzurunu yaşadığım sırada yaşandı. O günlerde Amerikan kamuoyunun nasıl da yanıltıldığını, TV kanallarının tek taraflı yayınlarıyla Filistinlileri terörist gösterip, İsrail’in yapmış olduğu saldırıları görmezden gelmesi de ağrıma gitmişti. Amerikan halkı sanki bir kutu içerisinde hapsedilmiş bir civciv gibi, dış dünyadan haberleri gösterildiği kadarıyla görebiliyordu. Son on yılda sosyal medya gelişti artık pek çok konunun saklanması gerçekten zor. Ancak facebook, twitter ve youtube gibi sosyal medya platformlarının küresel güçler tarafından kendi lehlerine ve mazlum ülkeler aleyhine manipüle edildiği veya bu ihtimalin kuvvetli olduğu yönünde kanaatim var.
Şu husus açıktır ki, Mavi Marmara Uluslararası bir yardım organizasyonudur. 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götürürken uluslararası sularda İsrail silahlı güçleri tarafından saldırıya uğradı ve yardım organizasyonuna ait gemide bulunan bir grup silahsız insan şiddet gördü ve dokuz sivil insan öldürüldü. Komor Adalarının bayrağını taşıyan gemi içindekilerle birlikte İsrail’in Aşdod Limanına götürüldü ve orada birtakım muameleye tabi tutuldu. İçinde Yunan, İspanyol, Türk, Müslüman, Hıristiyan ve Musevi her çeşit insan olduğuna herkes şahit oldu. Bir grup Müslüman Türkün ön plana çıkıp cesaret göstermesi sonucu şehit olmaları bu özelliğini değiştirmez.
Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Gönüllü olarak yola çıkan gemiye binen insanlar bu gemiye zorla bindirilmediler. Gönüllü olarak yardım organizasyonuna katılan insanlar herhangi bir devletin vatandaşı olsalar da o ülkelerden bağımsız bireylerin yer aldığı Mavi Marmara sivil bir organizasyondur. Türkiye’den hareket eden gemiye ne devlet ne de hükümet yetkilileri müdahale etmiştir. Pek çok görüşü bir arada barındıran bir Parti olan AK Parti de organizasyonu farklı değerlendirenler olsa da gemi uzaktan gözlendi. Farklı görüşler söylense de geminin hareketine karşı bir baskı gelmediği kanaatindeyim.
Mavi Marmara deyince aklıma şehitler, Bülent Yıldırım, Ebubekir Kurban, Hakan Albayrak, Furkan Doğan, Mavi Marmara Risalesinde “O güzel insanlar o güzel gemilere binip gittiler…” diyen Bülent Akyürek geliyor. Bülent ağabey Mavi Marmara Risalesini gemiye binemememsinin kefareti sayıyordu. Ya şehit Furkan Doğan’a ne demeli. Gençliğinin baharında bu vicdan gemisine binerek biz ihtiyarlamış ruhlara can verdi.
Mavi Marmara Gemisi Gazze’ye yardım götürmek için yola çıktığı tarihten 8 ay önce Gazze’de insan hakları ihlallerini ortaya seren bir rapor yayınlandı. Gladstone Raporu olarak nam salan rapor Richard Goldstone tarafından hazırlandığı için bu adı aldı. Rapor kısaca İsrail’in Gazze’de yaptığı insanlık dışı saldırıları özetliyordu. 27 Aralık 2008 tarihinde, İsrail’in dünyanın gözü önünde Gazze’ye saldırması dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekti. BM İnsan Hakları Komisyonu, Gazze’de meydana gelen olayların araştırılması için 3 Nisan 2009 tarihinde 4 kişiden oluşan bir Araştırma Komisyonu kurdu. Komisyonun Başına Güney Afrika eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi eski Savcısı olan Richard Goldstone getirildi. BM İnsan Hakları Konseyi İsrail’in Gazze’ye düzenlediği askeri operasyonları ‘savaş suçu’ olarak adlandıran ‘Goldstone Raporu’nu kabul etti. 47 ülkenin üye olduğu Konsey’de, İsrail aleyhine kullanılan 25 oyla İsrail’in suçlu olduğu kabul edildi. AB ülkelerinin çoğunluğu ve ABD İsrail lehine oy kullandılar.
Rapor 2010 yılında Filistin Platformu İmar ve Dayanışma Derneği tarafından Türkçe olarak yayınlandı. Bu eser Platformun da ilk yayını ve internet sitesinde yer almaktadır. Yine Platformun Goldstone Raporu ve Uluslararası Hukuk adıyla raporu ve uluslar arası mevzuatın analiz edildiği bir ikinci yayını daha bulunmaktadır.
2010 yılında yaşanan insanlık dışı bir saldırı ile BM in İnsan Hakları Komisyonunca hazırlanan ve Gazze’de yaşanan saldırıların bir insan hakları ihlali sayan Raporunun ortak yanı olmaz mı diye düşündüm. BM Güvenlik Konseyinde zorda olsa alınan tüm aleyhte kararları hiçe sayan bir anlayışın hüküm sürdüğü mevcut uluslar arası düzen açısından elbette Goldstone Raporu çok önemli. Ancak şurası da açık ki ne bu Raporu önemsiz kılacak, yok sayacak yorumlara ne de aşırı kutsama yoluna gidilmelidir diye düşünüyorum.
Amacım bu yazıda hem Mavi Marmara Yardım Gemisine yapılan saldırı olayını hatırlamak, hatırlatmak ve Goldstone Raporunu da bu vesileyle tanıtmaktır. Elbette ülkemizde Mavi Marmara Davası adıyla yargı süreci işlemektedir. Süreci aşağı yukarı herkes takip ediyordur. Bu konuda iyimserim. İHH gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları ve onlarca avukatın takip ettiği dava görülmeye devam ediyor. Saldırıyı gerçekleştirenler yaptıklarının bir insanlık suçu olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklar. En azından uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayan zalim anlayış yaptıklarının cezasız kalmayacağını görmüş olacak.
Mavi Marmara’ya yolcu olanlara selam olsun…

Mehmet Altuntaş
7 Temmuz 2014

https://40lar.com/939/