TÜRK AİLE HUKUKU TARİHÇESİ

TÜRK AİLE HUKUKU TARİHÇESİ / H.Cem KANIBİR (Türkolog)

Kanun tarihimizde aile hukukunu düzenleyen üç kanun vardır.

1) Hukuk-ı Aile Kararnâmesi (1917-1919)

2) 743 sayılı Türk Kanun-ı Medenîsi (1926-2002)

3) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (2002-…)

Hukuk-ı Aile Kararnâmesi’nin Ana Hatları:

18 yaşını bitirmiş erkekler ile 17 yaşını bitirmiş kızlar ailelerinin izni olmaksızın evlenebilir.

9 yaşın altında evlilik yasaktır. 9-18 yaş arası evlilikler ailelerin iznine bağlıdır.

Erkek için ikinci kadın yasağı nikah akdine konulabilir olmuştur.

Zorlamayla evlilikler de boşanmalar da geçersiz kılınmıştır.

Erkeğin sarhoş iken yaptığı talâk (boşama) geçersiz kılınmıştır.

Kadınların, erkeği boşayabilme sebepleri genişletilmiştir.

Geçimsizlik durumunda boşanmadan önce arabulucu heyet görevlendirilmektedir.

Nafaka ve velayet konuları bu kararnâmede yoktur. Bunlara dair hükümler farklı mahkemelerde Hanefi-Şafi-Hanbeli-Maliki fıkıh yaklaşımlarına göre farklı farklı kararlar halinde verilmiştir.

743 sayılı (Atatürk dönemi) Türk Kanun-ı Medenî’sinin (aile hukukuna dair kısımlarının) Ana Hatları:

ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK MEDENİ KANUNU’NDAKİ AİLE HUKUKU HÜKÜMLERİ / H. Cem KANIBİR (Türkolog)

Atatürk dönemi 743 sayılı Türk Medeni Kanunu, birilerinin iddia ettiği gibi bir gecede İsviçre Medeni Kanunu’nun çevirisi olarak değil Türk toplumunun milli, dini ve kültürel değerlerine uygun olarak Mecelle temel alınarak 11 ay 3 günde hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Bu gerçek, dönemin Türk Kanunu Medenisi, Mecelle ve İsviçre Medeni Kanunu’nun üçlü karşılaştırılmasıyla açıkça görülebilecekken tarihi, tevatür üzerinden duyumla öğrenme kolaycılığı ve çeşitli siyasi grupların gerçekleri kendi çıkarlarınca oraya buraya bükme hastalığı nedeniyle bu mümkün olmamaktadır.

Atatürk sonrası dönemde 1998’den itibaren ve de özellikle 2001 yılından sonra yapılan değişikliklerle ortaya çıkan ve 2002’de yürürlüğe sokulan 4721 sayılı mevcut Medeni Kanun, İstanbul Sözleşmesi ve onun iç hukuktaki uzantısı olan 6284 sayılı iftira kanununun da devreye girmesiyle birlikte aile hukukundaki sorunların kaynağı durumuna gelmiştir. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı iftira kanunu iptal edilmeli ve Atatürk dönemi Medeni Kanun hükümleri yeniden geçerli kılınmalıdır.

Kanunu Medeni’nin Tatbiki (Madde 1) Kanun, lafziyle veya ruhiyle temas ettiği bütün meselelerde mer’idir. Hakkında kanuni bir hüküm bulunmayan meselede hakim örf ve adete göre, örfü adet dahi yok ise kendisi vazıı kanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir kaide vazedecek idiyse ona göre hükmeder.

Medeni Haklardan İstifade: (Madde 8 ) Her şahıs medeni haklardan istifade eder. Binaenaleyh kanun dairesinde haklara ve borçlara ehil olmakta herkes müsavidir.

Rüşt: (Madde 11) Rüşt, on sekiz yaşın ikmaliyle başlar. Evlenme, kişiyi reşit kılar.

Kazai Rüşt: (Madde 12) On beş yaşını ikmal eden küçük, kendi rızası ve ana ve babasının muvafakatı ile mahkemei asliyece mezun kılınabilir. Vesayet altında ise vasi de dinlenir.

Sıhrî Hısımlık: (Madde 18) Karı ve kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derece sıhrî hısımları olur. Evlenmenin zevaliyle, sıhri hısımlık zail olmaz.

Kanuni İkametgah: (Madde 21) Kocanın ikametgahı karının ve ana ve babanın ikametgahı velayetleri altındaki çocuğun ve mahkemenin bulunduğu yer vesayet altındaki kimsenin ikametgahı addolunur. İkametgahı belli olmayan kimsenin karısı veya kocasından ayrı yaşamağa mezun olan kadın kendisine ayrı bir ikametgah ittihaz edebilir.

Nişanlanma: (Madde 82) Nişanlanma, evlenmek vaadiyle olur.

Nişanı Bozmanın Neticesi:
(1) Maddi tazminat: (Madde 84) Nişanlılardan biri, muhik bir sebep yok iken nişanı bozduğu veya iki taraftan birine atfedilecek bir kusur yüzünden nişan bozulduğu takdirde taksiri olan taraf; diğer tarafa, ana ve babasına veya bu hususta onlar gibi hareket eden sair kimselere hüsnü niyet ile ve nikahın icra olunacağı kanaati ile ihtiyar ettikleri masarife mukabil münasip bir tazminat vermeğe mecburdur.

(2) Manevi tazminat: (Madde 85) Bir taraf kendi kusuru olmaksızın nişanın bozulmasından şahsen fahiş bir surette mutazarrır olmuş ise hakim onun zararı manevisini telafi için münasip bir tazminat hükmedebilir.

Evlilik Yaşı:

[1926’daki hüküm] (Madde 88) Erkek onsekiz ve kadın onyedi yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni onbeş yaşını ikmal etmiş olan erkek ve kadının evlenmesine müsaade edebilir. Ana ve baba ve vasi de dinlenir.

Evlilik Yaşı:
[15.06.1938’deki hüküm] (Madde 88) Erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez. Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni on beş yaşını ikmal etmiş olan bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadının evlenmesine müsaade edebilir. Karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır.

Küçükler Hakkında Kanuni Mümessillerin Rızası: (Madde 90) Küçük, ana ve babasının veya vasisinin rızası olmadıkça evlenemez. Evlenmenin ilanı esnasında ana ve babadan yalnız biri velayeti haiz ise onun rızası kafidir.

Hısımlar ile Evlilik Yasakları: (Madde 92) Aşağıdaki kimseler arasında evlenmek memnudur (yasaktır):
1 – Nesep sahih olsun olmasın usul ve füruu arasında, ana baba bir veya baba bir yahut ana bir kardeşler arasında, bir kimse ile amca, dayı, hala ve teyzesi arasında.
2 – Sıhriyet hısımlığını tevlit etmiş olan evlenme feshedilmiş veya vefat yahut boşanma ile zail olmuş ise bile karı ile kocanın usul ve füruu ve koca ile karının usul ve füruu arasında,
3 – Evlatlık ile evlatlık edinen ve bunlardan biriyle diğerinin koca veya karısı arasında.

Kadın İçin İddet Müddeti: (Madde 95) Kocasının vefatı veya boşanma sebebiyle dul kalan yahut evliliğinin butlanına hükmedilen kadın; vefattan, boşanmadan veya butlan hükmünden itibaren üç yüz gün geçmedikçe tekrar evlenemez.

Mükerrer Evlenmede Bekleme Süresi: (Madde 96) Boşanma ile birbirinden ayrılmış olan karı ve koca, hakim tarafından tayin olunan memnuiyet müddeti içinde, tekrar evlenemez. Karı ve koca birbirleriyle evlenmek isterlerse, bu müddet hakim tarafından kısaltılabilir.

Evlenme Beyanı Mercii: (Madde 98) Beyan için evlenecek erkeğin ikametgahı belediyesine ve köylerde ihtiyar heyetine müracaat olunur.

Evlilikte Dini Merasim: (Madde 110) Evlendirme memuru merasimin hitamı üzerine derhal karı ve kocaya bir evlenme kağıdı verir. Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamaz.

İmtizaçsızlık: (Madde 134) Aralarında müşterek hayatın çekilmez bir hale gelmesini mucip olacak derecede şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde karı kocadan her biri, boşanma davasında bulunabilir. Eğer geçimsizlik, iki taraftan birine daha ziyade kabili isnat ise boşanma davasını ikame hakkı ancak diğer tarafa aittir.

Boşanmada Kusurlu Tarafın Yeniden Evlenmesi İçin Bekleme Süresi: (Madde 142) Boşanma hükmünde kabahatli olan tarafın (başkasıyla) yeniden evlenememesi için hakim, bir seneden az ve iki seneden fazla olmamak üzere bir müddet tayin eder.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat: (Madde 143) Mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsız karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip maddi bir tazminat talebine hakkı vardır. Bundan başka boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi tazminat namiyle muayyen bir meblağ dahi hükmedebilir.

Nafaka: (Madde 144) Kabahatsiz olan karı yahut koca, boşanma neticesi olarak büyük bir yoksulluğa düşerse diğeri boşanmaya sebebiyet vermemiş olsa dahi kudreti ile mütenasip bir surette bir sene müddetle nafaka itasına mahküm edilebilir.

İrat: (Madde 145) Bir mukavele veya hüküm ile kendisine maddi ve manevi tazminat veya nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş olan karı veya koca, yeniden evlenirse bu irat kat’olunur. Yoksulluğu sebebiyle kendisine nafaka tayin edilmiş olan karı veya kocanın yoksulluğu zail olmuş veya hissolunacak derecede azalmış ise, borçlunun talebi üzerine nafaka kat veya tenzil olunur. Borçlunun mali kudreti nafaka miktarına nazaran azaldığı surette dahi aynı hüküm caridir.

Velayet: (Madde 148) Boşanma veya ayrılık vukuunda hakim, ana ve babayı dinledikten sonra hakkı velayetin kullanılmasına ve ana ve baba ile çocuklar arasındaki şahsi münasebetlere dair iktiza eden tedbirleri ittihaz eyler. Çocuk kendisine tevdi edilmemiş olan taraf, kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak ile mükelleftir. Çocuk ile icabı hale muvafık surette şahsi münasebatta bulunmak hakkını da haizdir.

Velayet Sonrası Yeni Hadiseler: (Madde 149) Ana veya babanın başkasiyle evlenmesi, başka bir yere gitmesi, ölümü gibi bir halin tahaddüsünde hakim, resen veya ana ve babadan birinin talebi üzerine hadisenin iktiza ettirdiği tedbirleri ittihaz eyler.

Boşanma ve Usulü Muhakemesi: (Madde 150) 1-Hakim, boşanma veya ayrılık için sebep gösterilen hadiseleri mevcudiyetlerine vicdanen kani olmadıkça sabit addedemez.

Aile Reisi: (Madde 152) Koca, birliğin reisidir. Evin intihabı karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi, ona aittir.

Reis Muavini ve Danışmanı: (Madde 152) Kadın, müşterek saadeti temin hususunda gücü yettiği kadar kocasının muavin ve müşaviridir. Eve, kadın bakar.

Soyadı: (Madde 153) Karı, kocasının aile ismini taşır.

Birliğin Temsili: (Madde 154) Birliği koca temsil eder. Mallarını idare hususunda karı koca hangi usulü kabul etmiş olursa olsun koca, tasarruflarından şahsen mesul olur.

Temsilde Kadının Hakları: (Madde 155) – Evin daimi ihtiyaçları için koca gibi kadın dahi birliği temsil hakkını haizdir. Karının … tasarruflarından koca mesuldür.

Kadının Temsil Yetkisini Kötü Kullanması: (Madde 156) Karı, kanunen haiz olduğu temsil salahiyetini sui istimal eder yahut kullanmaktan aciz olursa koca, bu salahiyeti kendisinden tamamen veya kısmen nezedebilir.

Kadının Temsil Yetkisinin İadesi: (Madde 157) Hakim, karının talebi üzerine nez’in sebepsiz olduğunu isbat etmesi şartiyle salahiyetini iade eder.

Kadının Temsil Yetkisi Aşımı: (Madde 158) Koca sarahaten veya zımnen izin vermedikçe karı, kanunen haiz olduğu temsil salahiyetini, aşamaz.

Karının Meslek veya Sanatı: (Madde 159) Karı koca mallarını idare için hangi usulü kabul etmiş olursa olsun karı, kocanın sarahaten veya zımnen müsaadesi ile bir iş veya sanat ile iştigal edebilir. Kocanın izinden imtinaı halinde, karı, kendisinin bir iş veya bir sanat ile iştigal etmesi birliğin veya bütün ailenin menfaati icabı olduğunu ispat ederse bu izin, hakim tarafından verilebilir.

Kocanın Karısını Mal Varlığı Davasında Temsil Sorumluluğu: (Madde 160): …Emvali şahsiyesi hakkında üçüncü şahıslar ile mütehaddis davalarda karıyı, koca temsil ile mükelleftir.

Evlilik Birliğinin Korunması: (Madde 161) Karı kocadan biri; aile vazifelerini ihmal eder yahut diğerini tehlikeye, hacalete veya zarara maruz bırakırsa müteessir olan taraf hakimin müdahalesini talep edebilir. Hakim, kabahatli olan tarafa vazifelerini ihtar eder ve bu ihtar semeresiz kalırsa birliğin menafiini sıyaneten (korumak için) kanunda muayyen tedbirler ittihaz eyler.

İcra: (Madde 165) Karı koca, evlenmenin devamı müddetince kanunen muayyen haller haricinde yekdiğerine karşı cebri icra talebinde bulunamaz.

Mal Ayrılığı Rejimi: (Madde 170) Karı koca, evlenme mukavelenamesi ile kanunda muayyen diğer usullerden birini kabul etmedikleri takdirde veya kabul edip de kanunda gösterilen sebeplerden birinin hüdusu halinde, aralarında mal ayrılığı cereyan eder.

Mülkiyet, İdare ve İntifa Hakları: (Madde 186) Karı kocadan her birinin bütün mallarının mülkiyet ve idare ve intifa haklarını muhafaza etmesine, mal ayrılığı denir. Karı, mallarının idaresini kocasına bırakmış olduğu takdirde evliliğin devamı müddetince hesap sormaktan vaz geçtiği ve mallarının bütün gelirini ev masrafına karşı kocasına bıraktığı farz olunur. Karı, kocasına bıraktığı idare hakkını her zaman geri alabilir ve geri almak hakkını iskat etmesi muteber değildir.

Borçlar: (Madde 187) Mal ayrılığı usulünde koca, evlenmeden evvelki borçlarından ve evliliğin devamı sırasında gerek kendisi gerek evlilik birliğinin mümessili sıfatiyle edilen borçlardan şahsan mesuldür. Karı, borcunu ödemekten aciz kalan kocası veya kendisi tarafından aile masrafları için edilen borçlardan mesuldür.

Gelir ve Kazanç: (Madde 189) Karı kocadan her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları, kendisine aittir.

Karı Kocanın Masrafa İştiraki: (Madde 190) Koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir. İştirakin miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının tesbit edilmesini, mahkemeden isteyebilir.

İdare: (Madde 196) Birliğe giren malları koca idare eder ve idare masrafı kendisine ait olur. Karı ancak evlilik birliğini temsildeki salahiyeti nisbetinde idare hakkını haizdir.

Mirasın Reddi: (Madde 200) Kadın, bir mirası ancak kocasının rızasiyle reddedebilir. Koca, razı olmazsa karı sulh mahkemesine müracaat edebilir.

Evlat Edinme: (Madde 253) Evlat edinme hakkı en az kırk yaşında olup ta nesebi sahih, füruu bulunmayanlara münhasırdır. Evlat edinen kimsenin evlatlıktan en az onsekiz yaş büyük olması şarttır.

Çocuğun Velayetini İcra Hakkı: (Madde 263) Evlilik mevcut iken ana ve baba, velayeti beraberce icra ederler. Anlaşamazlarsa, babanın reyi muteberdir.

Velayetin Kapsamı: (Madde 264) Karı kocadan birinin vefatı halinde, velayet, sağ kalana ve boşanma halinde çocukların tevdi olunduğu tarafa, ait olur. Çocuk, ana ve babasına riayete mecburdur… Çocuğun adını, ana ve babası kor.

Mesleki Terbiye: (Madde 265) Ana ve baba, çocuğun mesleki terbiyesini sevk ve idare eder ve mümkün mertebe kuvvet ve kabiliyetini ve arzularını nazara alır.

Dini Terbiye: (Madde 266) Çocuğun dini terbiyesini tayin ana babaya aittir. Ana babanın bu husustaki hürriyetini tahdit edecek her türlü mukavele muteber değildir. Reşit, dinini intihapta hürdür.

Uslandırma Hakkı: (Madde 267) Ana baba, çocuklarını tedip (yola getirme/uslandırma) hakkına maliktir.

Velayet Hakkının İptali: (Madde 274) Velayeti ifadan aciz veya mahcur olan yahut nüfuzunu ağır surette sui istimal eden veya fahiş ihmalde bulunan ana ve babadan, hakim, velayet hakkını nez edebilir.

Boşanma Sonrası Velayeti Alan Tarafın Sorumluluğu: (Madde 279) Evliliğin zevalinden sonra velayeti haiz olan karı veya koca, hakime çocuğun mali vaziyetini gösterir bir müfredat defteri vermeğe ve servetinde ve keyfiyeti tenmiyesinde ehemmiyetli bir tebeddül husule geldiği takdirde, onu da, bildirmeğe mecburdur.

Sahih Olmayan Nesep: (Madde 290) Nesebi sahih olmayan çocuğun anası, doğuran kadındır. Babası, tanıma veya bir hüküm ile tahakkuk eder.

Nesibi Gayrı Sahih Çocuk: (Madde 292) Birbirleriyle evlenmeleri memnu (yasak) olanlardan veya evli kadınların zinasından doğan çocuk, tanınamaz.

Evlenme Vaadiyle Kandırma: (Madde 305) Baba, anaya münasebeti cinsiyeden evvel, evlenmek vadetmiş veya onunla münasebeti cinsiyesi kanuni bir cürüm yahut onun üzerindeki nüfuzunu sui istimal teşkil eylemiş veya münasebeti cinsiye zamanında ana henüz küçük idiyse; ana için manevi bir tazminat karşılığı olarak, bir meblağ hükmolunabilir.

Velayetin Taksimi: (Madde 313) Çocuk, babanın velayeti altında ise ana, çocukla icabı hale göre şahsi münasebetleri idame hakkını haizdir. Mahkeme, doğrudan doğruya veya ananın talebi üzerine; çocuğun, muayyen bir yaşa kadar ananın ve bu yaştan sonra babanın velayeti altında kalmasını emredebilir.

Geçim Nafakası: (Madde 315) Herkes, yardım etmediği surette zarurete düşecek olan usul ve füruuna ve erkek ve kız kardeşlerine muavenet ile mükelleftir.

Ev Reisinin Yetki ve Sorumlulukları:
(Madde 318) Aile halinde yaşayan mütaaddit kimseler üzerinde ev reisliği, kanuna veya akte veya örfe göre, reis olan kimseye aittir. Reislik hakkı, kan veya sıhri hısım sıfatiyle yahut işçi, çırak, amelede olduğu gibi bir akit sebebiyle birlikte yaşayanların kaffesi üzerinde caridir.

(Madde 319) Birlikte yaşayan kimseler, evin kaidelerine tabidir; bu kaidelerde her birinin menfaati adilane bir surette gözetilmiş olmak lazımdır. Birlikte yaşayan kimselerden her biri bilhassa talim ve terbiyeleri sanatları yahut dini ihtiyaçları için muktazi hürriyetten istifade ederler. Evin reisi, birlikte yaşayanların evdeki eşyasını, kendi eşyasına karşı göstereceği aynı ihtimam ile muhafaza etmek ve emniyet altında bulundurmakla mükelleftir.

(Tam Metin: https://mevzuat.gov.tr/mevzuatMetin/5.3.743.pdf)

2002’de yürürlüğe sokulan Feminist zihniyet dayatması 4721 sayılı MEVCUT Medenî Kanun’un tepesindeki BAŞ KANUN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’YLE BİRLİKTE (Evlilik açısından) Ana Hatları:

Atatürk dönemi 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda eski eşin herhangi bir akrabası ile evlenmek yasak iken mevcut kanunda eski eşin sadece üst soyu (ana-baba) ve alt soyu (oğlu-kızı) ile evlilik yasak diğerleri mesela eski eşin kardeşiyle evlilik serbest.

İkâmetgâhı erkeğin belirleme hakkı yok. Kadın beğenmezse kadın için boşanma sebebi.

Genç evliler geriye dönük incelemeyle hapiste. 17 yaş altı evlilik tecavüz sayılıyor ve sadece erkek cezalandırılıyor.

Evlilik sonrası 300 günlük iddet müddeti süresi mahkeme kararıyla kaldırılabiliyor.

Eski eşlerin birbirleriyle tekrar evlenmeleri için bekleme süresi yok.

Resmi evlilik belgesi ibraz edilmeden dini evlilik merasimi yapılamaz.

Boşanma davasını ağır kusurlu olan da açabilir.

Boşanmada kusurlu tarafın başkasıyla evlenirken bekleme süresi yok.

Tazminatı AĞIR ve TAM KUSURLU olsa bile fiilen ve herhalükârda kadın kazanır.

Kadın, dava devam ederken tedbir, bitince yoksulluk nafakası adıyla her durumda SÜRESİZ nafaka alır. (Atatürk dönemi kanunda ise erkek AĞIR KUSURLU ise ve AZAMİ yani en fazla 1 yıla KADAR nafaka ödeyebilir.)

Eski eşlerden erkek yeniden evlenirse nafaka ödeme zorunluluğu bitmez. (Atatürk dönemi kanununda eski eşlerden herhangi birisi yeniden evlenirse nafaka ödeme zorunluluğu BİTER.)

Velayet fiilen daima kadına verilir. (Atatürk dönemi kanuna göre çocuğa daha iyi bakabilecek olana verilir.)

Kadın, hakim kararını çiğneyerek çocuğu babaya göstermediğinde velayet el değiştirmez, çocuk haczi parasını da erkek öder. (Atatürk dönemi kanununda çocuk haczi yok. Çocuk kadındaysa ve kadın çocuğu babaya göstermiyorsa velayet el değiştirir. Çocuğa ödenen iştirak nafakasını çocuk için kullandığını kadın hakime belgelemek zorunda, velayetin belli bir yaşa kadar anneye sonra babaya verilmesine karar verilebilir.)

Aile reisi erkek değil ve yok. Dolayısıyla kadın da reis muavini (yardımcısı) ve müşaviri (danışmanı) değil. Çift başlılık var.

Kadın kızlık soyadını da taşıyabilir. Çocuğun velayeti kendisinde olan boşanmış kadın çocuğa kendi kızlık soyadını verebilir.

Evlilik birliğini koca temsil etmez.

Kadın yaptığı iş/meslek nedeniyle kocasından izin almak zorunda değildir. Pavyonda çalışacağım dese ve kocası kabul etmese bu durum kadın açısından boşanma ve erkekten tazminat alma nedenidir.

Kocanın karısının mal varlığını temsil etme yetkisi yoktur.

Mal ayrılığı değil mal birliği rejimi vardır. Örneğin ev taksidini, araba taksidini erkek ödese de yarı pay kadına aittir.

Kadın aile geçimine dair masraflara katılmak zorunda değildir. (Yani bunu düzenleyen bir hüküm yoktur.)

Ailenin mallarını kocanın idare etme hakkı tanınmamıştır.

Kadın mirası reddetmek için kocasının iznini almak zorunda değildir.

Çocuk yetiştirilirken karı-koca arasında ihtilaf çıkarsa son söz babanındır hükmü YOKTUR.

Çocuk, ana-babasına riayete mecburdur, çocuğun dini terbiyesini tayin ana-babaya aittir. Ana babanın bu husustaki hürriyetini sınırlayacak (İstanbul Sözleşmesi gibi) her türlü mukavele geçersizdir maddeleri YOKTUR.

Ana-baba çocuklarını tedip (yola getirme/uslandırma) hakkına sahiptir, hükmü YOKTUR.

Atatürk dönemi kanunda ev ahalisinin evin reisi olan erkek/baba tarafından konulan ev kurallarına uymakla yükümlüdür, hükmü YOKTUR.

Kadın beyanı esas tutulur.