Başıboş Köpek Sorunu Türkiye Hindistan Karşılaştırması

1 km² ye düşen köpek sayısında ülkemiz 13 köpek sayısı ile 12 olan Hindistan’ı geçmiş durumdadır. 100 kişiye düşen köpek sayısında ülkemiz 8,4 iken Hindistan 3,3 olmuştur.

Türkiye’de ise, sahipsiz köpek sorunu ciddi bir milli güvenlik ve halk sağlığı problemi olarak varlığını sürdürmekte ve etkisini giderek artırmaktadır. Hindistan, Pakistan, Bangladeş başta olmak üzere şehirleri medeni olmayan ve sahipsiz, başıboş köpek sorunu ile boğuşan ülkeler gibi Türkiye’de de sahipsiz köpek sayısı çok hızlı bir şekilde artmaktadır.
Çok ilginçtir 1 km² ye düşen köpek sayısında ülkemiz 13 köpek sayısı ile 12 olan Hindistan’ı geçmiş durumdadır. 100 kişiye düşen köpek sayısında ülkemiz 8,4 iken Hindistan 3,3 olmuştur.
Amacımız sokakta başıboş beslenen köpeklerin sağlıklı bir ortamda tutulması ve insan yaşamının ve özellikle çocukların can güvenliğinin sağlanmasıdır.
Türkiye’de sokaklarda yaşayan, sahipsiz ve başıboş köpekler sorunu, ciddi ancak yeterli ilgiyi görmemiş bir sorundur. Başıboş köpeklerin vatandaşlara ve tüm topluma verdiği zarar medya, hayvan hakları aktivistleri ve yetkililer tarafından gözlerde küçültülmüş, görmezden gelinmiş ve reddedilmiştir.
Ülkemizde uzun yıllardır “sokak hayvanları” diye ajite edilen fakat insanların canına, malına, vücut bütünlüğüne ve halk sağlığına karşı önemli zararlar veren ağırlıklı olarak köpeklerin oluşturduğu tehdit ve tehlikelerle boğuşmaktadır. Özellikle 2004 den sonra çıkan sözde hayvanları koruma kanununun neticesinde bu olaylar hızla artmış hayvanları koruması için yapılan yasanın hayvanları koruması bir yana insan hayatı için yüksek riskler barındıran “kısırlaştır aşıla yaşat” yöntemiyle sorun içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Özellikle köpekler;
Doğrudan insanlara saldırıp yaralayabilmekte, kalıcı travmalara yol açabilmekte ve parçalayarak ölümüne sebep olabilmektedir. Boğazı parçalanan Mete Durna ya da okuldan evine dönerken parçalanan Mehmet Özer gibi.
Dolaylı olarak kovalayıp araçların altında kalarak veya otoyollarda araçların aniden önüne çıkarak insanlarımızın ölümlerine, yaralanmalarına ve maddi hasarlara sebep olmaktadır. Evinin önünde oynamaktan başka suçu olmayan 10 yaşında ki Mahra Melin Pınar ya da sadece okuluna gitmeye çalışan üniversite öğrencisi Rabia Kallı gibi.
Her gün mütemadiyen köpek nedenli kazalarda yaşamını yitiren insanlar olduğunu haber bültenlerinde görüyoruz. Nişanlısıyla düğün alışverişinden evine dönerken benzer bir kazada hayatını kaybedip gelinliğini hiç giyemeyen Gönül Karaoğlu gibi.
Özellikle engelli veya köpek korkusu olan insanlar dışarıda gezerken, evlerine, işlerine veya okullarına giderken kaygı ve stres yaşamakta ve bu insanlar sosyal yaşamını köpeklere göre ayarlamak zorunda bırakılmaktadır.
Köpek ısırığıyla kuduz gibi bulaşıcı, çok tehlikeli ve tedavisi olmayan ölümcül bir hastalığı yaymaktadırlar.
Sayın genel başkanında daha önce söylediği gibi hiçbir medeni ülkede başıboş köpek göremezsiniz. Çünkü medeni ülkeler de “köpek mi değerli insan mı? Köpeğimi koruyalım yoksa insanı mı?” diye bir soru işareti belirmemiş, öncelik her insan olmuştur. Zaten çene yapısı ve kuvveti itibariyle kemik kırma kabiliyetine sahip bir hayvanı korumak yerine insanı korumak gerektiği de aşikardır.
İnançlarımızı ve vicdan algılarımızı manipüle eden bir lobinin faaliyetleri yüzünden bugün biz ülkemizde insanlara zarar veren hayvanları koruyarak insanları ölümle burun buruna bir yaşama mahkûm etmiş bulunuyoruz.
Hayvanlar içgüdüleriyle hareket ederler, bir köpeğin de güdüsü beslenmek, üremek ve kendini korumak üzerinedir. Bu alanda kendisine tehdit olarak gördüğü her canlı insan da dâhil saldırma potansiyeline sahiptir. Köpeklerin bilimsel olarak tespit edilmiş 17 farklı saldırganlık türü olduğu bilinmektedir. Bunlardan başlıcaları alan koruma ve av güdüsüdür.
Buradan öncelikle sizleri ve tüm kamuoyunu uyarmak istiyoruz. Bir örnek vererek durumun ne kadar vahim olduğunu sizlere anlatacağım.
13 Temmuz 2023 yılında Şanlıurfa’da daha 28 yaşında genç bir mühendis olan Lütfü Seray kuduzdan hayatını kaybetti. Lütfü Serayı kuduz yapan köpek kendi köpeğiydi ve daha önce kuduz aşısı yapılmıştı. Buna rağmen dışarıdaki bir köpekten kuduzu kaptı ve sahibine bulaştırdı. Rahmetli de 4 doz kuduz aşısını yaptırmasına rağmen hayata tutunamadı.
Sokaklarımızda milyonlarca köpek ömrü boyunca şanslıysa bir kere ya da hiç kuduz aşısı olmadan hayatlarını devam ettirmekteler. Köpeklerde bu aşının her yıl tekrar edilmesi gerekiyor. Tekrar edilmediğinde Rahmetli Lütfü Seray da olduğu gibi kuduz kapma ihtimalleri yükseliyor. Serbest gezen bir popülasyonda her yıl köpekleri yakalamak ve tek tek kuduz aşısı yapmak imkânsızdır.
Ülkedeki köpek sayısının bile bilinmediğini, var olduğu düşünülen 15 milyon üzerinde köpeğimiz olmasına rağmen tarım orman bakanlığı tarafından yılda yalnızca 300-500 bin sahipsiz hayvanlar için kuduz aşısı temin edildiğini tarım orman bakanlığının faaliyet raporlarından anlamaktayız.
Şuan bu anlattıklarım size korkunç ve ihtimal dışı gelebilir ancak ülkemiz bir biyolojik bombanın üzerinde oturuyor ve bu bombanın her an patlamaması için hiçbir neden yok.
Elbette ki sorun kuduzla sınırlı değil, köpeklerin neden olduğu onlarca zoonoz hastalık ve dışkılarındaki milyonlarca parazit halk sağlığını çok ciddi tehdit etmektedir.
Önlenebilir her ölüm cinayettir. Bu nedenle vefat eden her insanın vebali bu sorunu bilip de susanların, çözme konusunda yetkisi olup da çözmeyenlerin üzerinedir. Bizim bu sorunun çözümü sonrasında hiçbir çıkarımız yoktur. Mücadelemiz Allah rızası için başka canlar gitmesin hiçbir eve köpekler yüzünden ateş düşmesin, insanlar bu sorun nedeniyle hayatlarını kaybetmesin diyedir. Bir köpek öldüğünde yalnızca bir köpek ölür ama bir insan öldüğünde bu ölen yalnızca bir insan değildir. Birinin evladı, annesi, babası, teyzesi, dayısıdır.
Başıboş köpek savunucularının ülkede taciz var, tacavüz var ne olmuş birkaç insan da köpekler yüzünden ölmüşse yaklaşımları bizi bir felakete sürüklemekte sorun her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.
Şunu ifade etmeliyim ki böyle bir feci salgın kapıya dayandığında bugün köpeklerin dışarıda kalmasını savunanlar sorumlu olarak yine devleti ve yetkili organlarını suçlayacak. Kısırlaştırma ve aşılama yapılmadığı için bu hale geldiğini dile getirerek kendileri bütün sorumlulukları üzerlerinden atacaklardır. Ancak üreme hızları ve kontrolsüz besleme yüzünden sürekli sayılarının katlanarak arttığı bu ortamda bu yöntemin başarı şansı zaten yoktur. Hiçbir ülke bu yöntemle bu sorunu aşamamıştır. Benzeri Hindistan da uygulanan bu yöntem nedeniyle Hindistan da yılda 20 bin insan kuduz nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
Merhamet öncelikle akıl sahibi olan insana gösterilmeli, köpekleri değil insanları korumalı ve bu yolda adımlar ivedilikle atılmalıdır. Unutmayın bir sonraki kurban siz ya da bir sevdiğiniz olabilir.