Sokaklarda besleme yapanlar, başıboş köpek saldırılarının baş sorumlusu!

Sokaklarda besleme yapanlar, başıboş köpek saldırılarının baş sorumlusu!

Başıboş Köpek Sorunu Platformu Sözcüsü Avukat Devrim Koçak, belediyenin ve devletin yer gösterdiği yerler dışında kanunsuzca yerlere köpek yemi döken sözde “hayvanseverler”in besledikleri köpeklerin saldırması halinde sorumlu olacağını açıkladı.

2022-06-10 23:59:00 – 2022-06-11 00:07:46

 yeniakit.com.tr 

Yeniakit.com.tr’ye açıklamalarda bulunan Başıboş Köpek Sorunu Platformu Sözcüsü Avukat Devrim Koçak, besleme yapılan sokak köpeklerinin sorumluluğunun besleyenler olduğunu dile getirerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Madde 67’deki “Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz. Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.” ifadelere dikkat çekti.

Saldırıda bulunan başıboş köpeklerin sorumluluğu öncelikle besleyenlerdedir

Saldırgan köpeklerin sorumluluğunun geçici de olsa besleyenlerde bulunduğunu vurgulayan Avukat Devrim Koçak, “Borçlar Kanunu’nun 67. Maddesinde belirlenen bir tür kusursuz sorumluluk halinde “Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi” nin sorumluluğundan bahsedilmektedir. Burada özellikle hayvanın sahibi değil “bakım ve yönetimi sürekli veya geçici” olarak üstlenen kişi işaret edilmektedir.” dedi.

Beslenme yerleri belediye tarafından tespit edilmesi gerektiğini söyleyen Koçak, “Vatandaşlar sürekli olarak çevrelerinde, odak noktaları dışında her yerde, yemek artıkları ve ya özel yemleri dökmek suretiyle başıboş köpekleri besleyen kişilerden şikayetçi olmaktadır. Başıboş köpeklerin beslenmesi hususunda 5199 sayılı Kanun’un uygulama Yönetmeliği gereği ilgili Belediyelerce odak noktaları tespit edilmelidir. Ayrıca bu hususta Yerel Hayvan Görevlileri de başlıca sorumlulardır. Ancak yerel hayvan görevlileri ile ilgili sayı ve dağılım hususunda net bir bilgi edinmek mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

Sözde “hayvanseverler” istediği yerde kanunsuzca besleme yapamaz!

İsteyenin istediği yerde besleme yapamayacağını söyleyen Avukat Koçak, şu ifadelerde bulundu:

null

“Hayvansever kisvesi altında birçok kişi de işbu yükümlülük altına girmeksizin istediği yerde istediği şekilde hayvan besleyerek keyfi bir uygulama geliştirmiştir. Oysaki işbu aykırı hareketlerinin tespiti halinde Kabahatler Kanunu gereği “çevreyi kirletme” eyleminden de sorumlu olacaklardır.

Başıboş köpekleri ortama alıştıran ve çeteleşmelerine sebep olanlar saldırılardan sorumludur

Ancak bu noktada karşımıza Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri de çıkmaktadır. Çevrenizde, sokağınızda, mahallenizde, parkta, bahçede neresi olursa olsun düzenli olarak besleme yaparak başıboş köpekleri ortama alıştıran ve çeteleşmelerine sebep olan herkes borçlar kanununun belirtilen maddesi ile sorumludur. Kaldı ki Belediye tarafından bu sonuç öngörülmeyerek odak noktası belirlenmiş bile olsa istenmeyen sonuç oluştuğunda hem besleyiciler hem de ilgili idare müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olacaktır. Başıboş köpeklerin beslendikleri yeri sahiplenerek çeteleştikleri ve yer koruma güdüsü ile hareket ettikleri bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bu ortamlarda başıboş köpeklerin saldırısı sonucu yaralanan, kaza geçiren herkes ilgili hüküm gereği besleme yapan kişilere karşı tazminat haklarını kullanabilecektir.

Trafik kazalarında sigorta şirketleri de hem beslemecilere hem de ilgili idareye rücu haklarını kullanabilir

Bu noktalarda başıboş köpekler yüzünden meydana gelecek trafik kazalarında da mağdurlar sigorta şirketlerine kazanın başıboş köpekler yüzünden oluştuğunu bildirdikleri takdirde sigorta şirketleri de hem beslemecilere hem de ilgili idareye rücu haklarını kullanacaklardır.

Tekrar etmekte fayda var ki bu sorumluluk hali Türk Borçlar Kanunu’ndan doğar, 5199 sayılı Kanun yada Uygulama Yönetmeliğinden değil.”

Hapis cezası da var!

Türk Ceza Kanunu’nun Madde 177’deki “Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” ifadeleri de hatırlatan Koçak sözlerine şöyle devam etti:

“Türk Ceza Kanunu da bu maddesinde hayvanın sahibinden değil “gözetimi altında tutan” kişiden bahsetmektedir. Maddede bir somut tehlike suçu tanımlanmıştır, suçun oluşması için bir sonucun oluşması beklenmez sadece tehlike oluşturması yeterlidir. Meydana gelen sonuca göre yeni bir suç oluşabilir.

İnsan hayatı ve beden bütünlüğünün tehlikeden korunmalı

Hayvanın tehlike oluşturabilecek şekilde serbest bırakılması suçu ile korunan hukuki yarar, kamunun güvenliğidir. Kamunun güvenliği, toplum içerisinde yaşayan bireylerin hayatlarını korkmadan ve özel bir korumaya ihtiyaç duymadan sürdürmeleri demektir. Özel olarak insan hayatı ve beden bütünlüğünün tehlikeden korunması hedeflenmektedir.

5199 sayılı Kanun, Uygulama Yönetmeliği ve idare hukukunun yerleşmiş ilkelerini beraber değerlendiren Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın 2020/7528 E ve 2021/1532 sayılı kararı ile başıboş köpeklerin korunması, bakım ve gözetimi ile saldırgan olanların eğitilmesi, sahiplendirilmeleri ve benzeri görev ve sorumlulukların valilik, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğu, yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeyen idarelerin tazmin yükümlülüğünün olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.

Başıboş köpeklerin sebep olduğu tüm vakalarda bu madde işletilmelidir

Bu durumda sorumluluğu ilgili idareye ait olan başıboş köpeklerin durumunu TCK 177 nci madde kapsamında incelediğimizde “Gözetimi altında tutan” hatta “tutması gereken” sıfatı ile ilgili idarelerin başıboş köpeklerin sebep olduğu tüm vakalarda işbu madde gereği de sorumlu tutulması gerektiği kanaatindeyim.

Ülkemizde meri mevzuat incelendiğinde sokaklarda, parklarda, sahillerde ve sair tüm kamusal alanlarda başıboş köpeklerin bulunmasının hukuki bir mesnedi olmadığı, Belediyeler başta olmak üzere ilgili İdarelerin görevlerini yerine getirmedikleri ve sonucunda da vatandaşın can kaybı, yaralanma gibi ağır bedeller ödediği görülmektedir.”

Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ni hatırlattı

“Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”yle ilgili de konuşan Avukat Koçak, şu ifadelerde bulundu:

2003/6168 sayılı karar ile kabul edilen Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 20 Ekim 2003 tarih ve 25265 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İşbu sözleşmenin uygun bulunması hususunda komisyon raporları ilk olarak 03 Ocak 2000 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuş, inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 2003 yılında da kabul edilmiştir.

Anayasamızın 90. maddesinde yer alan, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmünü havidir. Bu hükme göre Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi usulüne uygun olarak yürürlüğe konulduğu günden itibaren kanun hükmünde olup uygulanması gerekmektedir.

Sorun oluşturduğu takdirde sayılarını azaltmak yasal tedbirler arasında

Taraf olduğumuz işbu sözleşmenin “Başıboş Hayvanlar İçin Ek Tedbirler” başlıklı 12’nci maddesine göre taraf ülkelerden biri, başıboş hayvan sayısının sorun oluşturduğunu düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idari tedbirleri alacaktır. Bu tedbirler ile bu hayvanlar yakalanacak ise, bunun hayvanın fiziksel ve manevi olarak en az seviyede acı verecek şekilde gerçekleştirilmesi ve yakalanan hayvanların muhafaza edilmesi ve öldürülmesi işlemlerinin bu Sözleşmede belirtilen prensiplere uygun olarak gerçekleştirilmesi şart koşulmuştur. Ayrıca işbu sözleşme ile ülkemiz, başıboş kedi ve köpekleri bulan kişilerin bu konuda yetkili makama bilgi vermelerini teşvik etmeyi taahhüt etmektedir.

“Başıboş Hayvanlar İçin Ek Tedbirler Maddesi’ndeki taahhütlerin de yerine getirilmesi uluslararası bir yükümlülüktür

İşbu maddelerden anlaşıldığı üzere Kanun hükmünde olan işbu sözleşme hükümlerine göre aslında belediyelerimiz alacakları bir idari karar ile başıboş köpeklerin muhafaza ve hatta öldürülmesi kararını dahi alabilirler. Vatandaş olarak bizlerde başıboş köpek gördüğümüzde yetkili makama bilgi vermek zorundayız.

5199 sayılı Kanun ile işbu Sözleşme hükümleri çelişmediği gibi normlar hiyerarşisinde aynı derece yer aldıklarından birlikte uygulanmaları usulen mümkündür. 5199 sayılı Kanun’un düzenleme yapmadığı “Başıboş Hayvanlar İçin Ek Tedbirler Maddesi’ndeki taahhütlerin de yerine getirilmesi uluslararası bir yükümlülüktür.

Erdoğan’ın talimatı aslında mevzuatın gereği gibi uygulanması yolunda bir uyarıdır

Tekrar belirtmek gerekir ki ülkemizde başıboş köpek sorununu sadece 5199 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesindeki takdiri hükmü işine geldiği gibi yorumlayarak ele almak bir kaçıştır. İlgili idare, idare hukukunun temel ilkeleri gereği tedbir almak ve zarar meydana gelmeden engel olmak yükümlülüğündedir. İdare insan sağlık ve güvenliği söz konusu olduğunda her türlü yetkiyi haizdir. Dolayısıyla Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başıboş köpeklerin yerinin sokaklar değil barınaklardır şeklindeki talimatı aslında mevzuatın gereği gibi uygulanması yolunda bir uyarıdır. Ayrıca işbu sözleşme ile ülkemiz, başıboş köpekleri bulan kişilerin bu konuda yetkili makama bilgi vermelerini teşvik etmeyi taahhüt etmektedir.”

 Gündem”Saldıran başıboş köpeğin 10 gün sonra aynı yere konulmasını hiçbir akıl ve mantık kabul etmez!”

 YerelAnnesiyle parka giden küçük çocuğun yüzünden parça kopardı! Çocuk parkında başıboş köpek beslenmez!

 GündemBaşıboş Gülbin Tosun istemiyoruz! ‘Arsız Pişkin’e tepki yağdı

 Yerel5 yaşındaki küçük çocuğa başıboş köpek saldırısı! “Hiçbir tedbir alınmıyor”

 GündemBaşıboş köpek çetesi, küçük çocuğa ve yaşlı adama dehşeti yaşattı! Ankara Büyükşehir Belediyesi, şikayetlere rağmen toplamadı

 YerelYola fırlayan başıboş köpeğe çarpan otomobil takla attı

 GündemBaşıboş köpekler yüzünden parazit kapma riski artıyor!

 YerelBaşıboş köpekler, üniversiteli genci hastanelik etti! 1 yılda 10 kez saldırdılar

Yorumlar

açanay ay

VİCDANSIZ İTÇİLER SOKAKLARDA AÇ SEFİL KÖPEK OLSUN İSTİYOR. KIŞIN BUZDA AYAZDA, YAZIN GÜNEŞTE SICAK RÜZGARDA EZİYET ÇEKSİN DİYOR. BEN ARADA SIRADA MAMA ATAYIM BİRAZINI DA BEN YUTAYIM PARA ÇALMAM İÇİN BU KÖPEKLER EZİYET ÇEKMELİ DEMEKTELER.

Müdür

Alanya da son 10 yıldır dikkatimi çeken olay var. Yurt dışından gelen bazı yerleşik ve turist yabancılar, her gün rutin ellerinde kedi-köpek maması sokak sokak, mahalleleri kimi zaman bisikletle, kimi zaman yayan dolaşarak, sokak hayvanlarını beslemeyi iş ve görev edinmişler. Elbette insani bir görev gibi gözüken bu işin tuhaf tarafı sırf bunun için belirli rutin aylarda Alanya da bir otele yerleşip, otel ve mama paralarını kendi ceplerinden ödemeleri. Acaba bunun finans kaynağı ve başka amacı var mı? Bu konunun ilgili birimlerce araştırılması gerekli.

Dua edilen su

Belgeselde Japon bilim adamı bardaktaki suya iyi ve kötü sözler söyleyip dondurmuş, resmini çekmiş. Çince, Japonca, İngilizce fark etmiyor, güzel sözleri “işiten” su güzelleşiyor. Bunu Discovery’de ağzı açık seyreden adam suya okuyan hocaya “bid’at” diyor. Ne kadar az düşünüyor.

https://t.co/TOBjZHQVmv

Mevlüt Tezel: Bunlar köpek sever değil, fanatik


MEVLÜT TEZEL
Bunlar köpek sever değil, fanatik Köpek saldırılarından korunmak için ‘Havrita’ isimli bir uygulama geliştirilmiş. Sokakta gezen başıboş köpekler bu uygulamaya kaydedilerek bildiriliyor. İnsanlar büyük şehirlerde bile çocuklarını parka bakkala yollamaktan korkuyorlar. Köpek severler anlamakta zorlanıyorlar ama insanlar ölmemek için bu uygulamayı takip ediyor.
Atv Ana Haber de bu uygulamayla ilgili haber yaptı. Vay sen misin yapan! Sosyal medyada hemen bir linç kampanyası başlatıldı. Güya uygulamayı haber yapınca köpekler hedef gösteriliyormuş. Var mı bu uygulama yüzünden zarar gören bir köpek? Varsa açıklansın!

TARTIŞILMASI KOMİK
İnsanlar, benim çocuğum da Van’da altı yaşındaki Ruken Kolcu gibi köpekler tarafından parçalanıp yenmesin, 10 yaşındaki Mahra gibi köpeklerden kaçarken araç altında kalıp ölmesin diye bu uygulamaya bakıp önlem alıyor!
Bu faydalı uygulamanın haberini yapmak, toplumun yararına olan kamu yayıncılığıdır, tartışılması bile komik (nokta).
Şehir merkezlerinin dışında sorumsuz hayvan sahiplerinin bıraktığı köpekler sürü halinde dolaşıyor. Yahu sağlıklı yaşam için şehir dışında bisiklet sürmek bile tehlikeli olmaya başladı. Yasa var ama uygulayan yok!

Atv’yi linç edenler genelde fanatik köpek severler. Aslında bunlar köpeksever değil, ‘Köpek Fanatikleri!’ Arada çok fark var! Örneğin bu yazı yüzünden linç edileceğim ama ben bir hayvan severim! Sorumsuz insanlar tarafından sokağa bırakılan köpekleri beslerim.
Onlar istiyor ki, pitbull gibi tehlikeli köpekler ağızlıksız, tasmasız, başıboş köpekler de sürü halinde serbestçe dolaşsın.
Ee köpekler tarafından yenilen Ruken, araç altında kalıp ölen Mahra ve bu tehlikeyle her gün karşı karşıya kalan çocuklar ne olacak? Dalga geçer gibi “Seversen bir şey yapmaz” diyorlar. Ölen çocuklarla dalga geçenler bile oldu. ‘Köpek Fanatikleri’ için köpeklerin çocukları öldürmesi bile önemsiz hadise! Mahra için “İyi olmuş gebersin” diye yazan bile oldu.
Örneğin Fox TV sunucusu Gülbin Tosun, Mahra’nın annesi için “Senin peşinden yarın geliyorum. Arsız sefil” diye tweet paylaştı iyi mi?

LİNÇ EDİYORLAR
Özetle; yeter ki köpeklere bir şey olmasın istiyorlar. Tamam, olmasın, en kötü barınaklarda günde üç öğün mama verilerek beslenecekler! Yok, buna da karşılar, başıboş köpekler Mahra ve Ruken gibi çocukları öldürmelerine rağmen sürü halinde dolaşsınlar istiyorlar.
Başıboş köpekler için bilimsel, denenmiş insani çözümler var. Bütün gelişmiş ülkelerde sokaklarda başıboş köpek dolaşmaz, barınaklara konurlar! Bunu söylediğinizde ‘Köpek Fanatikleri’ üç maymunu oynar!
Bazı belediyeler sorunu çözmeye, köpekleri barınaklara koymaya çalışıyorlar ama onlar da linç ediliyor! Sorunun temelinde yasaların uygulanmaması ve belediyelerin ‘Köpek Fanatikleri’ lobisinden korkup inisiyatif almaması yatıyor. Başıboş köpeklerden daha çok sosyal medyada duyar kasan ‘Köpek Fanatikleri’ var! Madem bu kadar çok seviyorsunuz başıboş köpekleri, alın evinizde besleyin! Yok, onu da istemiyorlar! Çünkü köpeklere bakamayıp sokağa atanlar da onlar! Akıl mantık yok bunlarda! Adı üstünde ‘Köpek Fanatikleri’ bunlar!

***

PITTBULL=KASITLA SİLAHLA YARALAMA
Ankara’da daha önce 4 kişiyi yaralayan pitbull cinsi köpeğin, kızını korumak isteyen bir anneyi de ağır şekilde yaralamasına ilişkin görüntüler ortaya çıktı.
Korku filmi gibi ama gerçek! Eşi ve iki çocuğuyla apartmandan çıkan anne E.Ç, köpeğin üzerlerine geldiğini fark ediyor. Biri 7, diğeri 11 yaşındaki çocuklarını korumaya çalışan kadın, köpeğin saldırısı üzerine yere düşüyor. Buna rağmen kızını pitbulldan korumayı başaran anne, dakikalarca köpeğin saldırısına maruz kalıyor.

Bir sürü güçlü adam bu tehlikeli köpeği bir türlü durduramıyor. Çocuklarıyla apartman girişine sığınan annenin peşini bırakmayan köpek, ikinci kez E.Ç’nin kolundan ısırıyor. Yine vatandaşların uzun uğraşı sonunda köpekten kaçan anne, bu sefer apartmanın içine girerek kurtulabiliyor.
TUTUKLANMIŞTI
Köpeğin sahibi Umut Batuhan Y, köpeğin tasmasını çıkarıp bahçeye bıraktığı gerekçesiyle “olası kasıtla silahla yaralama” suçundan tutuklanmıştı.
Ve ben de bu olayla ilgili emsal teşkil etmesi gereken bir karar diye yazı yazmıştım. Çünkü cinsi ve kilosuna göre değişmekle birlikte bir pitbullun çene basıncı: 106.59 kg. Ve ısırdı mı bırakmıyor. Böyle bir basınçtan vücudu kurtarmak çok zor. Anlatmama gerek yok aslında pitbull gibi tehlikeli ırkların yaptığı saldırıları her gün okuyorsunuz medyada.

Başta tehlikeli ırka giren köpekler olmak üzere köpek saldırıları yüzünden ölen yaralanan vatandaşlarımız var. Köpekten kaçarken araç altında kalıp hayatını kaybedenler oldu.
Batuhan Y. bir buçuk ay tutuklu kaldıktan sonra avukatının itirazı üzerine serbest bırakıldı. Batuhan Y. ifadesinde pitbull cinsi köpeğin saldırgan ve yasaklı bir ırk olduğunu bilmediğini iddia etmişti iyi mi? Aynı köpek daha önce de dört kişiyi yaralamıştı. Yani Batuhan Y. daha önceki saldırıdan ders çıkarmamış ve köpeğini tasmasız, ağızlıksız dışarı salmıştı.
E.Ç., kol, bacak, sırt ve yüz bölgesinden yaralandı. Peki, anne ya erken davranmayıp kendini bu vahşi köpeğin önüne atmasaydı ne olacaktı? Belki de çocuklardan biri hayatını kaybedecekti!
‘Köpek Fanatikleri’, pitbulların da serbest dolaşmasını istiyor. “Pitbullar aslında zararsız, sahipleri kötü yetiştiriyor” diyorlar. Evet, kötü yetiştirenler var ama ben nerden bileceğim köpeğini nasıl yetiştirdiğini! Ayrıca siz hiç Golden Retriever bir köpeğin insan öldürdüğünü duydunuz mu?
Pitbull köpekler için güya yasa çıktı ama ağızlıkla dolaştırılan pitbull görmüyorum hiç. Çocuk parkları ağızlıksız, tasmasız dolaşan pitbull köpekleriyle dolu. Yasa var uygulayan yok! Acilen önlem alınmalı ***
Altyazı
”Elbette seni inciteceğim. Elbette beni inciteceksin. Elbette birbirimizi inciteceğiz. Ama bu varoluşun mutlak koşuludur. Bahar olmak, kışın riskini kabul etmek demektir. Var olmak, var olmama riskini kabul etmektir.” (Küçük Prens)

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/gunaydin/sb-mevlut_tezel/2022/06/07/bunlar-kopek-sever-degil-fanatik?f=sm&utm_source=twitter.com

Kısırlaştırma bilimsel ve kanıtlamış bir yöntem değildir

Kısırlaştırma bilimsel ve kanıtlamış bir yöntem değildir. Türkiye’de kısa ve uzun vadede köpek saldırılarını önlemek için hiçbir uygulama bulunmamaktadır.  “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak” metodu sadece köpek popülasyonunu “kontrol altına alınmasını” söz veriyor, yani sokakta başıboş köpek olmasını savunuyor. “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak”, kısa adı YKB, hakkında çok fazla belirsizlik bulunmaktadır. Birincisi, başıboş köpek popülasyonunun ne kadar büyük olduğunu bilinmiyor. Yalnızca İzmir’de 2017 yılında 500.000 başıboş köpek olduğu tahmin ediliyordu (53).  İkincisi, başıboş köpek sayısının bilinmemesiyle beraber, hedef de belli değil – kaç tane köpek kısırlaştırılması gerektiğine dair hiçbir fikir yok, “kontrol altına almak” cümlesinde ifade edilenler yoruma açık.  Üstelik kedileri ve köpekleri kısırlaştırma oranları (“sokak hayvanları”) adıyla bilerek  birleştiriliyor, bu durum YKB metodunu daha da anlamsız bir hale getiriyor. Herkes verileri  isteği gibi manipüle edebiliyor. “Yakala‐kısırlaştır‐geri bırak” metodu gerçekten köpeklerin sayılarını azaltıyor mu, yoksa emek, zaman ve para kaybı mıdır? Bilim insanları matematiksel bir başıboş köpek popülasyonu modeli hazırladı (54). 30 yıl içinde başıboş köpek popülasyonunun ne kadar artacağını, kısırlaştırmanın etkisini ve her şeyi öne koydu. Diyelim ki, bir şehirde 35 bin başıboş köpek var.
Birinci senaryoda, her ayda en az 750 kısırlaştırma yapılacaktır, çoğu köpek (%95) kolay yakalanacaktır. Başıboş köpek sahiplendirme oranı çok düşük olduğu için, sahiplendirme popülasyonda her hangi bir değişim yaratmayacaktır. İkinci senaryoda, başıboş köpekler kendi haline bırakılacak, kısırlaştırma yapılmayacak. 10, 20 ve 30 sene sonra ne olacak bakalım: 15 sene sonra köpeklerin sayısı azalacak, fakat 30 senede tekrar artışa geçecek! İlginç bir şekilde, başıboş köpekleri kısırlaştırmazsak bile, sayılar astronomik seviyede olmayacaktır, çünkü köpekler sonsuz yaşamıyor, her yavru hayatta kalmıyor. Yani, köpek popülasyonu çizgi bozmadan düzenli olarak artacak. Birinci senaryoda, hem kısırlaştırma oranı yüksek, hem de yakalama oranı gerçek hayatın çok üstünde (mevcut yakalama oranı, popülasyon bazında en fazla %10‐20). Ona rağmen, köpek popülasyonu artacak. Eğer beslemeleri de resme katarsak, Türkiye’de başıboş köpek sayıları bu popülasyon modelinden çok daha yüksek olacağını öngörebiliriz. Sonuç olarak, maalesef ideal koşullarda bile, “Yakala‐Kısırlaştır‐Geri bırak” metodu hiç etkili değildir. Eğer Türkiye’de 10  milyon başıboş köpek olduğunu düşünürsek, 30 sene sonra sayı en az 20 milyona kadar ulaşabilir. Bu kadar emek, para ve zaman harcadığınızda alınan sonuca baktığımızda, hiçbir şey yapmamanın daha az kayıp anlamına geldiği görülmektedir. Her hangi durumda, sokaktabaşıboş köpek olduğu sürece, insanlar zarar görmeye devam edecekler. 


İNSANLIK KUTLU PEYGAMBERİN GETİRDİĞİ ŞEFKATE MUHTAÇ

Kutlu peygamberin doğumu vesilesiyle…
İnsanlığın muhtaç olduğu öncelikli hedefin; barış, kardeşlik, eşitlik ve özgürlük kavramlarının azami derecede paylaşılabildiği ve yaşanabildiği bir dünya kurmak olduğunu düşünürüz hep. Ancak tüm bu üstün değerlerin asırlar öncesinde kutlu insan Hz. Muhammed (AS) tarafından insanlık âlemine hediye edildiği ve yaşandığını da unutmuştur şu zamane insanlığı.
Hz. Peygamber’i bütün yönleriyle daha iyi tanımayı, anlayıp anlatmayı, güzel ahlakını hayatımıza taşımayı, toplumda peygamber sevgisini yaymayı, birlik, beraberlik, kardeşlik, sevgi, saygı ve yardımlaşma duygusunu güçlendirmek amacıyla 1989 yılından bu yana her yıl 1994 yılından itibaren de 20 Nisan gününde Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri yapılmaya başlanmıştır. Geçen seneki Kutlu Doğum Haftası konusu “Birlik ve Beraberlik, Kardeşlik ve Dostluk” gibi konulardı. Bu yıl da “Aile ve Çocuk” konusu üzerinde durulmaktadır.
Okurlarımızla paylaşacağım bu ilk yazımı bu konuya ayırmam benim için bir onur oldu. Bundan sonraki yazılarımızda Uluslararası insan hakları sorunları ve ülkemizde insan hakları konularıyla ilgili gelişmelere değinmeyi, toplumda hak ve özgürlükler konusunda bilinçlenmeye bir nebze de olsa katkıda bulunmayı, hak arama mücadelesine karınca kararınca katkıda bulunmaya çalışacağım. Düşüncelerimi sizlerle paylaşırken araştırdığım konuları sizlere aktarırken ben de belki yeni şeyler öğreneceğim.
İnsan Hakları Kavramı
İnsan Haklarını, kısaca ötekinin hakları olarak tanımlayabiliriz. Öteki dediğimiz bir başka insan, kardeşimiz, annemiz, babamız, komşumuz, mahallelimiz, hemşerimiz, vatandaşımız, yani tüm insanlar. Aslında bu saydıklarımız aynı zamanda biziz. İnsan hakları herkesin doğmakla kazandığı ve kimseye devredemeyeceği vazgeçemeyeceği anasının sütü gibi helal olan Yüce yaratıcımızın da bizlere bahsettiği, yani doğal olarak sahip olduğumuz hak ve özgürlüklerimizdir. Yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, kötü muamele görmeme, ayrımcılık yasağı, eğitim hakkı, vs. haklarımız vardır.
Ötekileştirme
Ötekileştirme aslında bencilliğin, egoizmin, kendini beğenmişliğin, vurdumduymazlığın diğer adıdır. Sokak çocukları, engelliler, kadınlar, yabancılar, mülteciler biz değilsek onları kendimizden başka ikinci sınıf olarak görüyorsak ötekileştiriyoruz demektir. Onların dertleriyle dertlenmiyorsak benin ötesinde ötekinin de durumunu anlamaya çalışmıyorsak insanları ötekileştiriyoruz demektir. Ötekileştirme ise insan hakları ihlalinin ilk basamağıdır. Zaten ben değil ötekidir diyerek yapılan ihlalleri içselleştirebiliyoruz. Öteki aslında biziz dolayısıyla hepimiz her an öteki olabiliriz. Hangi birimiz saniyelerle sınırlı bir zaman içinde özürlü kalmayacağımızı ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmayacağımızı garanti edebilir. Ama başımıza gelene kadar engellinin halinden anlamak gerçekten zor geliyor bize. Hatta onların bir insan olarak ne duygular yaşadığını hissetmiyoruz bile.
Kutlu peygamber Hz. Muhammed “Komşusu açken yatan bizden değildir” ve “Bir diğer kardeşini sevmeyen bizden değildir” diyerek “Müslüman Müslümancın aynasıdır” sözleriyle ötekinin aslında biz olmak zorunda olduğunu belirtir. Ezilenlerin, fakirlerin yanındadır hep. Mekkeli ileri gelenlerin “ya Muhammed tamam biz de sana inanalım ama şu yanındaki ikinci sınıf Afrikalı ve köleler de ne oluyor? Onları yanından uzaklaştır, biz de sana inanalım” diyenlere yüz vermiyor ve ayrımcılığa pirim vermiyordu. Bilal-i Habeşi, Selman-ı Farisi, Ebu Zer-i Gıfari onun en yakın arkadaşlarıydı. Hiçbir zaman seçkinci olmadı, haksızlık olduğunda kim olursa olsun zalimin karşısında oldu.

Hilful Fudul / Erdemliler Anlaşması
Hz. Peygamberin daha peygamberlik gelmeden önce El-Emin yani güvenilir insan sıfatına sahip olduğu günlerde haktan yana zalime karşı olan erdemli insanların bulunduğu bir cemiyete üye olması ise hiç şaşırtıcı gelmesin. O zamanki adı Hılful Fudul olan yani Erdemliler Cemiyeti/Anlaşması; fazilet sahiplerinin yemini, eşrafın yemini, ustun olanların sözleşmesi demektir. Bazı Kureyş ileri gelenlerinin, Mekke’de haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek amacıyla yaptıkları, Hz. Muhammed (SAS)’in de katıldığı antlaşma demektir. Hz. Peygamber’in daha peygamber olmadan önce içinde bulunduğu ve övdüğü bir yemindir. Daha sonra arkadaşları sorduğunda, kızıl tüylü deve sürüsünden bile daha kıymetli olduğunu ve çağırılması durumunda yine icabet edeceğini söyler.
Bugün 10 Aralık 1948’de BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edilmesinden bu yana 60 yıl geçmiş. Dünyada hala insan hakları ihlalleri yaşanıyor ve hala insanlar birbirine zulmediyor. Ortadoğu’da, Afrika’da ve pek çok yerde acımasız haksızlıklar oluyor. Ebu Gureyb’de, Guantanamo’da yaşananları insanlar film izler gibi seyretti eli kolu bağlı.
Ötekine yapılanları reva gördükçe sıra bizlere gelebileceğini geç anladık. Ne zaman bize bir haksızlığın ucu dokunsa “Nerede bu Devlet nerede bu millet?” diye feryat figan ettik. Yoksa sustuk ve ötekine yapılan zulme baktık durdu k. Ta ki bize ucu dokunana kadar.
Ama Kutlu Peygamber öyle yapmadı. Daha genç yaşında Erdemliler Cemiyetinde yeraldı. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı çıktı ve hakkı teslim etti. Ayrımcılık yapmadı, ezilenden, dışlanandan yana oldu.
Çağdaş Dünya! Peygamberin getirdiği şefkate daha fazla muhtaç değil misin bu gün?

Mehmet Altuntaş 20.04.2009

ankaranınsesi.com